Sabah'tan Mehmet Barlas, Erdoğan'ın Selanik'te Atatürk'ün Evi'ndeki 'Özel Defter'e iliştirilen AKP'yi eleştiren notu koparmasını irdeliyor Anıtkabir "Özel Defterleri "nden sonra, Selanik'teki Atatürk'ün Evi'nde de "Özel Defter" bulunduğunu, Başbakan Erdoğan'ın bu deftere iliştirilen Atatürk'e hitaben yazılmış bir notu kopartması ile öğrendik.Yazıya başlamadan bu konudaki düşüncemizi söyleyelim hemen: -Başbakan Erdoğan'ın bu notu kopartıp, tepki göstermesi yanlıştır. Tıpkı kendisi hakkında yapılan karikatürlere dava açması, kendisine tepki gösterenlerin yargıya sevk edilmesi gibi yanlıştır bu davranış. Bu şekilde hem hoşgörü öğesi yok edilmekte, hem de öfkenin hedefi olan her karikatür, eleştiri ve tepki eylemi, bir anda kamuoyunun gündemine girmektedir. Özel Defterler'de "Atatürk'e arzuhal yazmak" meselesine gelince bu da artık "Başörtüsü" gibi toplumsal geleneklerimiz arasına girdi. Geçen yıllardan birinde bizim Kavacık'taki ilkokulda, minik öğrencilere "Atatürk'e mektup yazın" diye bir ödev verilmişti. Bu mektupları yazan miniklerden bazıları, bunları zarflara koymuşlar ve pul da yapıştırmışlardı. Bir zarfın üzerinde adres olarak, "Sayın Mustafa Kemal Atatürk-Anıtkabir-Ankara" yazılıydı. Şikayet mektuplarıAnıt kabir Özel Defteri'ne yazılanları, Ali Poyrazoğlu tiyatrolaştırdı. Örneğin bunların arasında bir mankenlik ajansı sahibinin "Atam... Mankenlerimiz açtığın yolda ilerliyorlar. Sen ölmedin aramıza dağıldın" şeklindeki yazısı da vardı.Cavit Kavak anlatmıştı1960'ların solcu gençlik örgütü Fikir Kulüpleri Federasyonu, o zaman iktidardaki Demirel'in Adalet Partisi'ni ve Amerikan yanlısı politikaları protesto etmek için Samsun'dan başlattığı "Atatürk'e Şikayet" yürüyüşünü, 19 Mayıs'ta Anıtkabir'de bitirir. FKF Başkanı Özel Defter'e yazarken, Toplum Polisi de yürüyüşe katılanları gözaltına almak için harekete geçer. Gençler direnince coplar çalışmaya başlar. FKF Başkanı da bu arada can havliyle deftere "Atam, senin polisin bizi dövüyor" diye yazmaya çalışır.Atatürk'e yazılan arzuhallerin etkisine gelince... Atatürk'ün hayata göz yumduğu 1938'den beri Türkiye'de de dünyada da o kadar çok şey değişti ki. Bu konuya bir kez daha değindiğimizde şu soruları seslendirmiştik: Atatürk NATO'ya girer miydi?/ Atatürk paradan altı sıfırın atılmasına ne derdi?/ Atatürk IMF ile stand-by yapar mıydı?/ Atatürk Özal'ı mı, Demirel'i mi tutardı?/ Atatürk Kenan Evren'i mi, Ahmet Necdet Sezer'i mi kendisine daha yakın bulurdu?/ Atatürk, Anıt Kabir Defteri'ne yazılanları okusaydı şaşırır mıydı?/ Atatürk 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat askeri müdahalelerinden hangisinin kendisine daha çok hitap ettiğini düşünürdü? Bir fıkra vardır.Ve bir fikraBir mezarlık ziyaretinde, Japon ziyaretçi babasının kabrine bir kase pirinç, Hıristiyan da bir demet gül bırakır. Sonra Hıristiyan ziyaretçi Japon'a dönüp, "Senin baban acaba bu pirinçleri ne zaman yiyecek" diyerek takılır. Japon gülerek cevap verir: -Senin baban bıraktığın gülleri koklarken, benim babam da pirinçleri yer.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.