Hükümetin "Terörsüz Türkiye" adını verdiği yeni açılım sürecini değerlendirirken, sürecin iki tarafı olduğu için her iki tarafın açıklamalarıyla değerlendirmek gerekiyor.
Acaba hükümetin topluma anlattığı Terörsüz Türkiye ile diğer tarafın yani İmralı'nın, Kandil'in anlattığı, kastettiği süreç aynı şeyler mi?
Hükümet yetkililerinin ve sürecin fitilini ateşleyen MHP lideri Bahçeli'nin açıklamalarına göre, bu tarihi bir başarı, PKK'nın silah bıraktığı, terör tehdidinin ortadan kalktığı, yıllarca on binlerce insanımızın kanını döken bir terör belasının başımızdan defolması gibi bir anlamı var.
Hatta öyle ki, iktidarın bu sürece yönelik eleştirilere bile tahammülü yok. Sayın Bahçeli işi bir ileri noktaya taşıyarak, grup toplantısında, "Terörsüz Türkiye artık bir devlet politikası haline gelmiştir. Devletin başı Terörsüz Türkiye'yi gerçekleştirmekle mükelleftir. O sebepten dolayı Sayın Cumhurbaşkanımızın her daim yanında ve arkasında olacağız. Onu yalnız bırakmayacağız" ifadelerini kullandı.
Hükümetin bir politikasını "devlet politikasıdır" diye tanımlarsanız, bu politikada birçok yanlışlar olmasına rağmen eleştirilmesine de tüm kapıları kapatmış olursunuz.
Devlet politikaları bu şekilde bir ya da iki siyasi partinin anlayışıyla belirlenmez, toplumsal mutabakatla oluşturulur. Hükümetin Terörsüz Türkiye sürecini eleştirenler asla ve asla Türkiye'de terörün bitmesine karşı değil, İmralı ile Kandil ile yürütülen müzakere sürecine karşı. Bu noktada eğer bir şey devlet politikası olacaksa, o da "terörle müzakere etmemek" olmalıdır.
Peki, sürece İmralı nasıl bakıyor? Öyle ya, Terörsüz Türkiye diyorsak, bundan terör örgütü PKK ve elebaşı Öcalan oldukça rahatsız olması lazım.
Ama İmralı'dan gelen açıklamalara bakılırsa maalesef durum hiç de öyle değil.
Malum, medya basın organlarında teröristbaşı Öcalan'ın 19 Haziran tarihli bir video mesajı yayınlandı ve bu ilk kez oluyor. 7 dakikalık video mesajda teröristbaşı özetle şu dikkat çekici cümleleri söylüyor:
* "27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nı savunmaya devam etmekteyim."
* "Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır. Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım."
* "Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir."
* "TBMM'de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir."
* "Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir."
* "Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır."
* "Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir."
Videoda daha birçok husus var ama bu kadarı maksadı anlamak için bence yeterlidir.
Öcalan'ın video mesajında;
Terör örgütünün bir mağlubiyet değil, zafer ilanı var,
"Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir" ifadesiyle bir amaca ulaşma iddiası var,
Yürütülen sürece "tarihi bir dönüm noktası" şeklinde değerlendirme var,
PKK ile başlatılan sürecin demokratik yollarla daha ileriye götürüleceği vurgusu var,
"Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım" tespiti var…
O halde nasıl bir Terörsüz Türkiye süreci ki, teröristbaşı zafer ilan ediyor, buna kazanım diyor? Bir de İmralı'dan ve sürecin arabuluculuğunu yapan DEM Parti'den gelen talepler ve bu talepleri söyleme şekli de dikkat çekici.
Öcalan, TBMM'de bir komisyon kurulmasında ısrarcı. Hükümet bu konuda çalışmalar yürütüyor. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise yaptığı açıklamada, somut adımların atılması gerektiğini bu konuda parlamento kararlarının alınması gerektiğini vurguluyor.
Sanki silah bırakan bir terör örgütü değil de, savaşmış ve savaşı kazanmış bir terör örgütünün mütareke talepleri gibi talepler sıralanıyor.
Terör örgütü bir takım tavizler istiyor, bunun için de hukuki garantiler ve süreci takip edecek TBMM'de bir komisyon istiyor, yani Meclis garantisi talep ediyor.
Bütün bu gelişmelere rağmen, Terörsüz Türkiye bir devlet politikasıdır, eleştirilemez diyorlar, bırakın eleştirmeyi, bu sürecin neresinden tutacaksınız?
Devlet politikaları, devletin ve milletin yarınını tehlikeye atmaz!
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025