“Bir ülkede yasama organı yürütmenin güdümündeyse, o zaman siz orada denetim yapamazsınız. Hangi bakan haklarında açılan bir gensorudan sonuç alınıp bakan düşmüştür? Rakamları çok az. İçimden düşürmek istesem bile parti disiplini devreye girer”.
Yukarıdaki sözler TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı AKP’li Burhan Kuzu’ya ait. Muhalefet sözcüsü gibi konuşmuş. Bu konuşmayı Meclis’de ya da AKP grup toplantısında, partisinin kamplarında yapamazdı. Nedeni, kendisinin de itiraf ettiği gibi “... parti disiplini devreye girer”.
Peki, bu konuşma nerede yapılmış? İstanbul Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Doktora Salonu’nda. O salon ki, nice bilim savaşlarının yapıldığı, nice birbirinden değerli tezlerin savunulduğu, müstesna alimlerin, jüri üyeliği yaptığı bir ilim mabedidir. Öyle bir mekan ki, bir tarafında ünlü şairimiz Yahya Kemal Beyatlı’ya “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiirini yazdırtan Süleymaniye Camii, diğer tarafında Beyazıt Camii. Bu mekanlardaki havayı yıllarca teneffüs eden ve de tarifsiz hazz yaşayan biri olarak diyorum ki, Burhan Kuzu da, bu ortamda, bu kutsal mekanların ihtişamı içinde vecde gelerek, parti disiplininden azade, bilim namusunun gerektirdiği şekilde gerçekleri dile getirmiştir.
Demokrasimizin çıkmaz sokaklarda kalışının nedeni sadece partilerdeki “tek adam” sorunsalı mı? Başka nedenleri de yoklayabiliriz ama asıl sorun, seçim süreçlerinde demokratik temsil yetersizliğidir. Bunun da değişik sebepleri üzerinde durulabilir;
Öncelikle, Milletvekili Seçim Yasası gereğince illerin çıkaracağı milletvekili sayılarının belirlenmesinde uygulanan sistem, nüfusu yüksek iller ile düşük iller arasında, nüfusu az olan iller lehine temsil eşitsizliklerine neden olabilecek şekilde düzenlenmiştir. Yani, bir ilde 40 bin seçmene bir milletvekili düşerken, diğerinde çok daha fazla seçmene bir milletvekili düşmüştür.
temsil yetersizliği açısından bir başka neden, %10 ülke barajıdır. Barajın dışında kalanların temsili mümkün olamamaktadır ki bu, çoğulcu demokratik düzeni engellemektedir.
Ülke barajının makul seviyelere çekilmesi, demokrasi ve parlamenter denetim açısından yararlı olacaktır.
Barajın bugünkü seviyesi seçme ve seçilme hakkını oldukça sınırlamakta, halkımızın parlametoda temsil açığı kapatılamamaktadır.
demokrasi, bir bakıma yüzleşmenin adıdır. Müzakere ortamı olmadan yüzleşemezsiniz yerleşik ve güncel sorunlarla. Parlamentoda temsil yetersizliği nedenile müzakereci ortam sağlanamamış, çoğunluğu elinde bulunduranların dediği olmuştur ve de bolmaktadır.
Temsil edilemeyenlerin hukuksuzluğu karşı mücadelelerinde ise varacakları son adres yargıdır. Yargı da yürütmenin güdümünde ise, bağımsızlığı ve tarafsızlığı ktartışılır hale gelmişse, paranız varsa eğer, devletinizi dava edeceksiniz uluslararası mahkemede.
Paranız yoksa, adalete erişim yolunda çalışan sivil toplum kuruluşlarına da ulaşamamamışsanız, vay halinize. Yurttaşlarını bu hallere düşüren devlete ne demeli? İleri demokrasi masalını bırak, gerçek demokrasi için rantından birazcık fedakarlıkta bulun, demeli.
Demeli de, anlayana...
Hal hazin, söz hapsedilmiş, savunma tutuklu, hukukla dalga geçen bir bakış.