Doğrular ve yanlışlar

Doğruluk herkesin idealidir görünürde. Herkes yaptığı işin ne kadar doğru olduğunu ispat etmeye çalışır.Herkes barıştan da yanadır tabii ki. Barış kelimesi ağızların sakızıdır. Herkes ondan yanadır. Onun için şarkılar yazılır, festivaller düzenlenir. Hatta adına ödüller bile dağıtılır. Ve herkes herkesin iyiliğini ister. Sorun, cinayet işleyen bile kötü niyetli değildir. Birilerinin iyiliği için yapmıştır.Kısaca, eline kalemi alan bunları yazar, kendini bir koltukta bulan bu nutukları çeker; barış, hoşgörü, iyilik, doğruluk?İyi de bunca lafa, yazıya, nutka, ödüle rağmen;İyilikler neden rafa kaldırılmıştır,Barış hayallerdedir,Doğru ve doğrular ise bulutların ardındadır? Neden?Bu sorunun cevabını dünyanın mayasında bulmak mümkün bence. O maya da fanilik gerçeğidir. Dünyada her şey fanidir, geçicidir, biticidir, sonludur. Gün gelir, vade dolar, biter ve yiter gider. Ne alakası var, demeyin.Bakın sözü nereye getireceğimYazacaklarım bizi bu fanilik gerçeğine götürecek en sonunda.Dünyada güç dengeleri var. Yalnız, ben burada ABD'den, AB'den, Rusya'dan falan bahsetmeyeceğim. Onlar işin teferruatı.Bahsettiğim dengeyi ben; 'doğruların ve yanlışların yaptıkları neticesinde oluşan denge' olarak tanımlıyorum. Basit gibi gözükebilir ama işin temelidir.Doğrular, faniliğin farkında olarak, dünyayı bir tarla misali görür ve ona göre davranırlar. Dünya nimetlerinin herkese faydalı olması için gayret gösterirler ve bu anlayıştan hareketle kurumlar oluştururlar. Yani doğruların kurumları hizmet amaçlıdır. Tarihimize baktığımızda bunu çok net olarak görebiliriz 'Fetih' bilinci ve idealiyle yeryüzünde hareket eden ceddimiz, doğrunun mümessili olarak attığı her adımda 'hizmet'i esas almıştır. Fethedilen topraklarda, inim inleyen milletler, topluluklar rahata ermiş, kargaşa ve kaos ortadan kalkmış, huzur ve sükun ortamı oluşturulmuştur. O topraklarda bir medeniyet projesi çerçevesinde yapılan bütün çalışmalarda herkes yerini almış ve ortaya uzun zaman bozulmadan ayakta kalacak bir sosyal yapı, bir kültür ve medeniyet çıkmıştır.Gelelim yanlışlara?İsimleri üstünde, yanlıştan başka ne yapabilirler ki?Peki neden yanlıştadırlar?Çünkü dünyaya fanilik penceresinden bakmazlar. Dünya onlar için her şeydir; ufuktur, amaçtır, idealdir. Bu onları hırslı yapar, saldırgan yapar. Anlayacağınız dünya onların olsun isterler. Ve bu amaca ulaşmak için yapmayacakları yoktur. Sözün burasında, Hıristiyan Batı toplumlarının tarihini hatırlatmak isterim. Sadece haçlı seferleri örneği bile meramımızı anlatmak için yeterlidir sanırım.Yanlışların dünya hedefinden bahsettik. İyi de bu o kadar kolay değildir. Yanlışların önemli bir problemi vardır: Doğrular.Bu büyük bir problemdir ve ortadan kaldırılması gerekir, her ne pahasına olursa olsun.Şimdi dünyada bu dengeler varken kalıcı barıştan, iyilikten, doğruluktan nasıl bahsedersiniz?Laftan öteye geçmez.Ne yapacağız o zaman?Çok açık. Geçmişte doğrunun mümessili olan ceddimizin torunları olarak, doğru olmanın gereğini yapacağız. Fani olana değil, Baki olana kul olacağız.Ve bizi yanlışların safına itenlere asla müsaade etmeyeceğiz.Madem kalıcı barış yok, o zaman yanlışlara dikkat!