Yeni Mesaj'ın kıymetli yazarlarından Orhan Dede'nin, 26.11.2018 tarihli "6 soruda Türkiye gerçeği" başlıklı makalesinde sorduğu sorulardan üç tanesi şöyleydi:
- Dünyanın her ülkesinde satılan bir ürünümüz var mı?
- En değerli 500 marka içinde kaç markamız var?
- Beyin göçü alıyor muyuz?
Evet, Orhan Dede bu önemli makalesinde Türkiye'nin gerçeğini çok anlamlı sorular sorarak net bir şekilde gözler önüne seriyor.
Bir ülkeyi güçlü yapan önemli kriterleri belirleyen sorular bunlar… Birilerinin anlattığı destansı hikayeler, atılan sloganlar, büyük büyük laflar gerçeği değiştirmiyor. O gerçek de; Türkiye'nin bahsi geçen sahalarda karnesinin iyi olmadığı gerçeğidir.
Peki, neden bu noktadayız? Bu hep böyle miydi, hep böyle mi gidecek?
Gelin bu soruların cevaplarını bir tarih yolculuğuna çıkarak bulmaya çalışalım.
Tarih: 15 Mayıs 1925… Mustafa Kemal Atatürk, Türk Tayyare Cemiyeti'nin açılış töreni konuşmasında şöyle diyor: "İstikbal göklerdedir. Çünkü göklerini koruyamayan milletler yarınlarından asla emin olamazlar… Her işte olduğu gibi havacılıkta da en yüksek seviyede, gökte seni bekleyen yerini az zamanda dolduracaksın. Ey Türk genci! Kısa zamanda gökte seni bekleyen yerini alacaksın."
Gazi'nin o uçsuz bucaksız ufkunu gösteren önemli bir ifadedir bu. Bu ufuk, çetin bir savaştan çıkmış bir ülkeyi kısa sürede her sahada büyük işler yapan bir konuma getirecekti. Havacılık işte o sahalardan biriydi ve belki de en önemlisiydi. Öyle olmasa, "Göklerini koruyamayan milletler yarınlarından asla emin olamazlar" der miydi Gazi…
Slogan atmak, manipülasyon amaçlı söylemler üretmek, gerçekleri gizlemek için konuşmak başkadır; büyük hedefleri gerçekleştirmek başkadır. Büyük adamla, sıradan insanları ayırt eden özelliktir bu.
İşte Atatürk ne kadar büyük olduğunu havacılıkta yaptıklarıyla da göstermiştir.
Şimdi İsmail Yavuz'un 'Mustafa Kemal'in Uçakları' isimli kitabından bu büyük işlerin izini süreceğiz.
Kitabının önsözünde şöyle diyor Yavuz:
"Vecihi Hürkuş'un kitabını okuyordum; gözlerim yaşlı, kalbim kırıktı. 2007 yılıydı ve ben tam 25 yıllık havacıydım. Utanıyordum; çünkü Vecihi, 1924 yılında ilk Türk tipi uçağı yaptığını yazıyordu ve ben bunu yeni öğreniyordum. Kafam karışmıştı, kabul etmiyordu beynim, nasıl olurdu? İnanmıyordum fakat yapacak bir şeyim de yoktu. Vecihi, yaptığı uçağın çizimlerine kadar fotoğraflarını kitabının içine koymuştu. Üstelik tasarımı tamamen kendine aitti. Sadece motoru, terk edilen Yunan uçaklarından alınmıştı.
Gaziemir'de 28 Ocak 1925 tarihinde saat 15'00'de 15 dakikalık test uçuşu yaptığını yazıyordu. Gaziemir Hava Teknik Okulu mezun olduğum, havacılığa başladığım yer. Utanıyordum, çünkü başöğretmenlik yapmıştım ama Vecihi'yi, kendi tarihimizi bilmiyordum. Bu nasıl olurdu? Oysa Amerikalı Wright Kardeşler, Lockheed Kardeşler, Boeing, Douglas, Fransız Blelorit, İngiliz Bristol gibi kişiler ve uçakları bana öğrenciyken anlatılmıştı. Ne var ki Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ, Selahattin Alan, Ali Yıldız ve yaptıkları uçaklar, kırdıkları rekorlar bana anlatılmamıştı." (Mustafa Kemal'in Uçakları, İsmail Yavuz, İş Bankası Kültür Yayınları, 8.Baskı).
Havacı İsmail Yavuz, doğal olarak hayret etmektedir; nasıl olur da ağır savaştan çıkmış bir ülke birkaçı yıl içinde kendi uçağını yapar hale gelmiştir? Ve nasıl olur da bu bilgiler gözlerden kaçırılmıştır? Ve nasıl, bu muazzam atılımlar sanki hiç olmamışçasına bir manzara ülkemizin üzerine kabus gibi çökmüştür?
Araştırmalarına devam eder ve Yavuz bakar ki; 1923 yılından 1950 yılına kadar kurulan fabrikalarda 400'e yakın değişik tip ve modelde uçak imal etmiştir Türkiye. Müthiş değil mi?
Peki sonra?.. İşte orası ibretlik. Gelin yine Yavuz'un satırlarından takip edelim:
"Yıllar içerisinde edindiğim havacılık tarihi birikimim üzerine Vecihi Hürkuş'un kitaplarını okuduğumda, kendi tarihimizin gerçeklerini doğru ve yeterince bilmediğimi anladığımda kendimi bitmez tükenmez bir araştırma içinde buldum. Öncelikle Vecihi Hürkuş'un kızı Gönül Hanım ile yolumuz kesişti. Sonra Nuri Demirağ Uçak Fabrikalarını araştırırken Mehmet Kum'u, THK Uçak Fabrikaları üzerinde çalışırken ise Şükrü Er'i tanıdım. Cumhuriyet ile yaşıt Atatürk gençleri tarihimizin canlı şahitleri idiler. Cevap aradığım soru ise neden benim ülkemin uçak fabrikaları 1950 yılında kapatıldı idi.
Gönül Hürkuş babasını ve yaptığı uçakları anlatırken babasının kabiliyetinin görmezden gelindiğini ve desteklenmediğini söylüyordu.
Uçak yüksek mühendisi Mehmet Kum ile yaptığım görüşmelerde ise 1942 yılında Nuri Demirağ'ın fabrikalarının kapatılmadığını, devletin kurumu sipariş verdiği halde üretilen uçakları satın almadığını ve Nuri Demirağ'ın uçak fabrikaları dünya standartlarında uçak imal ettiği halde iflas ettirildiğini anlatıyordu.
Uçak yüksek mühendisi Şükrü Er de 1950 yılında kapatılan uçak fabrikaları için aynı şeyi söylemekteydi: Fabrikalar kapatılmadı, sipariş alamayan fabrika ne olur, iflas eder."
İnsanın havsalası almıyor değil mi? Atatürk'ün öncülüğünde kurulan fabrikalarla birlikte bir havacılık sanayii oluşuyor; kendi uçaklarımızı yapıyoruz hatta dışarıya ihraç ediyoruz fakat Gazi'nin ölümüyle bir anda her şey değişiyor ve havacılığımızın öncü insanları görmezden geliniyor ve uçak fabrikalarımız bizzat devlet eliyle iflasa zorlanıyor, yok olmaya terk ediliyor.
Şükrü Er, 1947 yılından sonra Türkiye'nin ihtiyacı olan uçak siparişlerinin, kendi uçak fabrikalarımız olduğu halde yabancı ülkelere verildiğini gözyaşlarıyla anlatmış.
Bu vahim tablo Türkiye'nin, Atatürk'ün ölümünden sonra bağımsız politikalardan vazgeçerek yön değiştirmesinin acı bir faturası aslında. Ve günümüz fotoğrafının da arka planını çok net göstermesi açısından da çok önemli.
İsmail Yavuz'un, havacılık sanayiimizin yürek burkan hikâyesiyle ilgili şu tespitleri çok önemli:
"1925 yılında Mustafa Kemal tarafından temeli atılan havacılık sanayiimizin TOMTAŞ, Kayseri ve Eskişehir Tayyare Fabrikaları ile kurulma devresin tamamlanmış, 1937 yılında yapılan planlama ve yine O'nun güdümü ile THK Etimesgut Uçak Fabrikası, THK Gazi Uçak Motor Fabrikası ile Ankara Rüzgar Tüneli bir kombine halinde kurularak gelişme dönemine girmiştir.
Ancak Atatürk'ü kaybetmemizden sonraki yıllarda O'nun kurduğu tam bağımsız politikalardan uzaklaşılmıştır. Neticesinde havacılık sanayiimiz çalışanların gayretiyle -ki birçoğu İstanbul Teknik Üniversitesi'nden yeni mezun olmuş gençler ve bir avuç teknisyenle- ancak 1950 yılına kadar dayanabilmiştir.
Yapılan bu hatalar 1950 yılında tüm havacılık sanayi fabrikalarımızın faaliyetlerinin durdurulması ile sonuçlanmıştır. 1950'den sonraki dönem ise ambargolar ile içler acısıdır."
Başa dönersek; neden dünyanın her ülkesinde satılan bir ürünümüz yok, neden en değerli 500 marka içinde markamız yok, neden beyin göçü almak yerine veriyoruz sorularının cevabını aldık sanırım.
Yorumlar
Bir TÜRK
Okurken birkaç duyguyu birden yaşadım. Atama minnet duydum, yaşananlara üzüldüm, yapılanlara isyan ettim. En önemlisi de ben bir Türk evladı olarak ne yapmalıyım diye sordum kendime. Sevgili yazar bey sizi bugün okumaya başladım. Geriye dönük yazılarınızı okuyorum. Herbiri için teşekkür ediyorum.
Okurken birkaç duyguyu birden yaşadım. Atama minnet duydum, yaşananlara üzüldüm, yapılanlara isyan ettim. En önemlisi de ben bir Türk evladı olarak ne yapmalıyım diye sordum kendime. Sevgili yazar bey sizi bugün okumaya başladım. Geriye dönük yazılarınızı okuyorum. Herbiri için teşekkür ediyorum.
Okan Egesel / diğer yazıları
- Hz. İnsan’a… / 20.04.2020
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018