Fatih Terim, Ancelotti ve içimizdeki Liverpool'lular

Milan ile Juventus arasındaki nefesleri kesen Şampiyonlar Ligi final mücadelesinin oynandığı çarşamba günü tüm ulusal gazeteler dev finalin haberlerini sadece spor sayfalarına değil birinci sayfalarına da taşıdılar. Bu çok doğaldı çünkü; 3 milyar futbolseverin izleyeceği final maçı İstanbul Olimpiyat Stadı'nda oynanacaktı. Bu, ülkemiz ve İstanbul için tanıtım fırsatı olduğu kadar aynı zamanda büyük bir sınavdı.Maç günü gazete sayfalarını, "İstanbul'da tarihi gece", "Bir İstanbul Masalı", "Olimpiyat'ta dev final" gibi bildik manşetler süsledi. Ancak Sabah gazetesinin, birinci sayfasından sürmanşet olarak duyurduğu haberin başlığı ve içeriği en ilginciydi;  "ASLAN LİVERPOOL, KANARYA MİLAN"Başlıktan da anlaşıldığı üzere haberde özetle şu yazıyordu: "Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılabilmesi için kupayı Milan'ın kazanması gerekiyor. Kupayı Liverpool alırsa sarı lacivertli takım  ön eleme maçı oynayacak. Bu nedenle Olimpiyat Stadı'ndaki karşılaşmada Fenerbahçeliler Milan'ı, bunun doğal yansıması olarak da Galatasaraylılar Liverpool'u tutacak."Haberi yadırgadığımı söyleyemem. Hatta çok da doğru bir tespit yapılmıştı. Çünkü Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki ezeli rekabet öyle boyutlara ulaştı ki; iki takım taraftarları da ezeli rakibinin yabancı bir takım karşısında bile olsa başarılı olmasını istemez duruma geldi. Shevchenko'nun kaçırdığı penaltı sonrası çevremdeki bazı evlerden yükselen Liverpool (!) taraftarlarının çığlıkları, doğruluğundan en ufak şüphe duymadığım düşüncelerimi ispatlıyordu.İşin taraftar boyutu böyleydi. Gelelim maça ve Fatih Terim meselesine. Milan fırtına gibi başladığı maçın ilk 45 dakikasında Liverpool filelerini 3 kez havalandırırken Fatih Terim'in mutsuzluğu Milan'ın attığı her gol sonrası o kadar bariz anlaşılıyordu ki; Milan'ın başındayken koltuğunu kaptırdığı Ancelotti'ye karşı olan duyguları ve iyi bir Galatasaraylı olarak Fenerbahçe'nin işine yarayacak bu sonuç nedeniyle Fatih Hoca Liverpool'u hem eleştirdi, hem de psikolojik olarak rahatlamak için taktik verdi. Fatih Terim tüm bunları heyecanlı bir final olmasını istediği için (! ) söylediğini sık sık hatırlatmak zorunluluğu da hissetti. İkinci yarıda Liverpool'un peş peşe gelen golleriyle keyiflenen Fatih Terim ne hikmetse, "Fenerbahçe'nin işine yarayacak sonucun çıkıp çıkmayacağı konusuna hiç değinmedi. Maçı anlatan spiker de Terim'in isteyerek veya istemeyerek ama açıkça belli ettiği bu tablo karşısında sessiz kaldı ve "Fenerbahçe'nin lehine olacak bir sonuç bizi daha çok memnun eder" şeklinde bir cümle dahi kuramadı. Yani Terim kafasını çoktan kuma gömmüştü. Yukarıda da belirttiğim gibi bir Galatasaraylının (Aynı şeyler Fenerbahçe taraftarı için de geçerli) Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne direkt olarak katılmasını istememesini bu şartlar altında doğal karşılıyorum. Fatih Terim de Galatasaraylı olduğu için o da aynı duyguları paylaşabilir. Ancak her fırsatta Türk futbolu şöyle olmalı, Türk seyircisi böyle olmalı şeklinde beyanatlar veren, milli takımın başında görev yapmış ve en önemlisi örnek olması gereken bir kişinin yalandan da olsa, "Milan kazansa da Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'nde ülkemizi  temsil etse' demesini beklemedim değil. Sonuçta kupayı alan taraf İngiliz temsilcisi Liverpool oldu. İngiltere Futbol federasyonu da gelecek sezon Everton yerine Liverpool'un Şampiyonlar Ligi'ne katılması için girişimlerine hemen başladı. Top artık UEFA'da. UEFA'nın önümüzdeki günlerde vereceği karar sonrası Fenerbahçe'nin ön eleme oynayıp oynamayacağı belli olacak.Tarafsız! bir yazı yazmanın verdiği gönül rahatlığıyla satırlarıma son verirken Fenerbahçe'ye ve bir kazaya uğramazsa Trabzonspor'a Şampiyonlar Ligi'nde, Beşiktaş ve özellikle de Galatasaray'a UEFA Kupası'nda şimdiden başarılar diliyorum.