Lozan Antlaşması'na göre, Türkiye'de Etnik Azınlık olarak sadece Gayrimüslimleri kabul etmişti. Ayrıca, Türkiye'de yaşayan bütün Müslümanları da Türk olarak kabul etmiştir. Ama Atatürk bir deha idi. O'nun uzun vadeli geniş bilgisi ve planlamaları ile vatanperverliği, milliyetçiliği ve değişmez inancı, şu ana kadar gelip geçen hiçbir başka hükümet ve devlet adamında henüz görülmemiştir. Rahmetli Atamız Türkiye'nin temellerini o kadar sağlam şekilde kurmuştur ki etrafında tüm devletler patır patır dökülmelerine rağmen, Türkiyemiz hala dimdik ayakta durmaktadır. Üstelik hem içerden bazı uzantılar, hem de dışarıdan neredeyse bütün Hıristiyan dünyası yıkmak için, onyıllarca çaba göstermelerine rağmen Türkiyemiz yine de dayanabilmektedir.
Dini bayramların özellikleri
Milletleri millet yapan din - dil - gelenek - görenek - yaşam tarzları, davranış özellikleri - kültürleri, manevi ve maddi birliktelikleri ve yetenekleridir. Bütün bunlar adeta zincirin halkaları olarak, birbirine bağlılık göstermektedirler. Bu zincirin herhangi bir halkasını kopardığınız zaman, zincirin bütünlüğü yok olur ve öteki halkaların da işlevleri bozulmaktadır.
Yediğimiz gıdalar ve katkı maddeleri
Türkiye'de yediğimiz gıdaların içerikleri her zaman tam bir açıklıkla belli olmamaktadır. Gıdalarımızda çoğu zaman değişik katkı maddeleri ve çeşitli renklendirmeler ile son zamanlarda çıkan "Light" kavramlarına uygun değişimler izlenmektedir. Bunun dışında özellikle yemeklerde büyük çapta spekülasyonlar söz konusu olmaktadır.
Et ve et mamüllerindeki oyunlar
Etlerde daha ucuz maliyetleri sağlamak için, çok kontrolsüz ve sağlığımızı tehdit eden maddelerin katkıları söz konusu olmaktadır. Bu karışımlarda, bilhassa büyük şehirlerde, çok seviyesiz ve tehlikeli unsurlar söz konusu olmaktadır. Bu karışlık etler arasında:
1 - At etleri,
2 - Eşek etleri
3 - Domuz et ve yağları bile gizlice millete yedirilmektedir.
At ve eşek etlerini bir tarafa bırakalım. Özellikle durmak istediğim konu, İslam'da yasak olan ve fakat, milletimize gizli olarak yedirilen domuz eti ve yağlarının üzerinde hassasiyetle durmamız gerekmektedir.
Biliyorsunuz geçenlerde bir hastalık söz konusu oldu da bizim doktorlarımız bu hastalığın teşhisini bile tam olarak koyamadılar. Teşhis İtalya'da konularak hastalığın, "Trichinosis" olduğu ancak anlaşılmış oldu.
Türkiye'nin en gelişmiş bölgesinde, İzmir civarında çiğ köfte yiyen insanlarımızda bu hastalık oluşmuştu. Normal olarak, çiğ köfte dana etinden yapılmaktadır. Fakat yenilen köftelerden sadece domuzlardan geçen bir hastalık oluşmuştu. Demek ki etlere "Domuz Eti" karıştırılmıştı.
Pek ala, Türkiye'de domuz eti nereden bulunmuştu. Kimsenin aklına dahi gelmeyen bu gıda karışımı nasıl yapılmıştı?
Türkiye'deki domuz çiftlikleri
Türkiye'de günümüzde 80'in üzerinde "domuz çiftliği" olduğu iddia edilmektedir. Bu domuz çiftliklerinde yaklaşık olarak yılda 1 milyon kadar domuz yetiştirilmekte ve piyasalara sürülmektedir. Bu domuz etleri ve domuz yağları acaba kimlere yedirilmektedir?
Domuz çiftliği sahiplerine bu durumlar sorulduğunda, satışların daha fazla "lüks lokantalara ve otellere yapıldığını" bildirmektedirler. Bununla beraber bilindiği gibi satışların herhalde, daha ucuz olduğu için, "Her isteyene" yapıldığını söylemek daha doğru olacaktır. Çünkü 1 milyon domuz sadece lüks lokantalara yapılan satışlarla kesinlikle tükenmez. Çünkü bir domuz yaklaşık olarak, ortalama 100 kilonun üzerindedir. Demek ki yılda yaklaşık olarak 100 milyon kilogram, domuz eti ve yağı piyasaya sürülmektedir. Müslüman Türkiye için bu korkunç bir rakamdır.
Bunun böyle olduğunun en büyük ispatı ise, İzmir'deki çiğ köfte skandalıdır! Çünkü orada, çiğ köfte satan İzmir'deki seyyar satıcılar dahil, geniş gıda tüketim yerlerinden yemek yiyen tüm Müslüman vatandaşlarımız da "Trişinozis Hastalığı" patlak vermiştir.
Dini bayramların özellikleri
Milletleri millet yapan din - dil - gelenek - görenek - yaşam tarzları, davranış özellikleri - kültürleri, manevi ve maddi birliktelikleri ve yetenekleridir. Bütün bunlar adeta zincirin halkaları olarak, birbirine bağlılık göstermektedirler. Bu zincirin herhangi bir halkasını kopardığınız zaman, zincirin bütünlüğü yok olur ve öteki halkaların da işlevleri bozulmaktadır.
Yediğimiz gıdalar ve katkı maddeleri
Türkiye'de yediğimiz gıdaların içerikleri her zaman tam bir açıklıkla belli olmamaktadır. Gıdalarımızda çoğu zaman değişik katkı maddeleri ve çeşitli renklendirmeler ile son zamanlarda çıkan "Light" kavramlarına uygun değişimler izlenmektedir. Bunun dışında özellikle yemeklerde büyük çapta spekülasyonlar söz konusu olmaktadır.
Et ve et mamüllerindeki oyunlar
Etlerde daha ucuz maliyetleri sağlamak için, çok kontrolsüz ve sağlığımızı tehdit eden maddelerin katkıları söz konusu olmaktadır. Bu karışımlarda, bilhassa büyük şehirlerde, çok seviyesiz ve tehlikeli unsurlar söz konusu olmaktadır. Bu karışlık etler arasında:
1 - At etleri,
2 - Eşek etleri
3 - Domuz et ve yağları bile gizlice millete yedirilmektedir.
At ve eşek etlerini bir tarafa bırakalım. Özellikle durmak istediğim konu, İslam'da yasak olan ve fakat, milletimize gizli olarak yedirilen domuz eti ve yağlarının üzerinde hassasiyetle durmamız gerekmektedir.
Biliyorsunuz geçenlerde bir hastalık söz konusu oldu da bizim doktorlarımız bu hastalığın teşhisini bile tam olarak koyamadılar. Teşhis İtalya'da konularak hastalığın, "Trichinosis" olduğu ancak anlaşılmış oldu.
Türkiye'nin en gelişmiş bölgesinde, İzmir civarında çiğ köfte yiyen insanlarımızda bu hastalık oluşmuştu. Normal olarak, çiğ köfte dana etinden yapılmaktadır. Fakat yenilen köftelerden sadece domuzlardan geçen bir hastalık oluşmuştu. Demek ki etlere "Domuz Eti" karıştırılmıştı.
Pek ala, Türkiye'de domuz eti nereden bulunmuştu. Kimsenin aklına dahi gelmeyen bu gıda karışımı nasıl yapılmıştı?
Türkiye'deki domuz çiftlikleri
Türkiye'de günümüzde 80'in üzerinde "domuz çiftliği" olduğu iddia edilmektedir. Bu domuz çiftliklerinde yaklaşık olarak yılda 1 milyon kadar domuz yetiştirilmekte ve piyasalara sürülmektedir. Bu domuz etleri ve domuz yağları acaba kimlere yedirilmektedir?
Domuz çiftliği sahiplerine bu durumlar sorulduğunda, satışların daha fazla "lüks lokantalara ve otellere yapıldığını" bildirmektedirler. Bununla beraber bilindiği gibi satışların herhalde, daha ucuz olduğu için, "Her isteyene" yapıldığını söylemek daha doğru olacaktır. Çünkü 1 milyon domuz sadece lüks lokantalara yapılan satışlarla kesinlikle tükenmez. Çünkü bir domuz yaklaşık olarak, ortalama 100 kilonun üzerindedir. Demek ki yılda yaklaşık olarak 100 milyon kilogram, domuz eti ve yağı piyasaya sürülmektedir. Müslüman Türkiye için bu korkunç bir rakamdır.
Bunun böyle olduğunun en büyük ispatı ise, İzmir'deki çiğ köfte skandalıdır! Çünkü orada, çiğ köfte satan İzmir'deki seyyar satıcılar dahil, geniş gıda tüketim yerlerinden yemek yiyen tüm Müslüman vatandaşlarımız da "Trişinozis Hastalığı" patlak vermiştir.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006