Son günlerde yoğun olarak tartışılan "Sosyal Güvenlik Yasası" bütün tepkilere rağmen AKP hükümeti tarafından süratle yasalaştırıldı. Hükümet sosyal güvenlik yasasıyla sosyal hakları gasp ederken sanki millet için bir faydası olacakmış gibi dezenformasyon yapmaktadır."Yeni Sosyal Güvenlik Yasaları Ne Getiriyor" kısaca bakmamızda fayda olacaktır.? Emeklik yaşı kademeli de olsa kadın ve erkeklerde 65'e çıkacak? Prim gün sayısı 2007'den itibaren her yıl 100'e artarak 9 bin olacak? Emeklilik maaş bağlama oranları önce yüzde 2.5, sonra yüzde 2'ye düşecek? Emeklilik maaşları yüzde 23-33 oranında azalacak? Aylık geliri 127 YTL olandan 64 YTL GSS primi kesilecek? Halen çalışan memurların aylıkları, GSS kesintileri nedeniyle bugünkünden yüzde 5 daha azalacak Maddelere bakıldığında iki husus dikkat çekmektedir. Birincisi vatandaştan daha çok prim almak; ikincisi vatandaşa daha az para vermek. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre Türkiye'de ortalama yaşam süresi 62,9 yıldır. Türk erkeklerinin ortalama ömrü 64 yıl. Türk kadınlarının ortalama ömrü ise 61,8 yıldır. Yeni yasaya göre emeklilik yaşı 65 olduğuna göre, emekliliğin ülkemiz koşullarında mezarda olacağı, bir başka ifade ile emeklilik hakkının iptal olacağı söylenebilir. Dünyanın birçok ülkesinde sosyal güvenlik sisteminden yararlananların haklarının ellerinden alınmasında Dünya Bankasının etkisi vardır. Bilindiği gibi Dünya Bankası 1990'lı yılların başından itibaren, sosyal güvenlik sistemlerine ilişkin "yeniden yapılandırma" politikaları tavsiye etmektedir. Burada uygulanan serbest piyasa ekonomisinin büyük katkısı vardır. Üretim merkezli sosyalist ekonomik model çökmüş; liberal model ise ekonomide isteneni verememiştir. Asya, Amerika, Avrupa da yaşanan krizler serbest piyasa ekonomisinin de çöktüğünü göstermektedir. Bu krizlerin temelinde yatan sebeplerden birisi de tüketicinin ihmal edilmesi ve tüketim kabiliyetinin kalmamasıdır. Üretilen mamuller tüketiciye satılmış; bu yetmemiş verilen kredilerle değişik kalem mallar satılarak tüketicinin gelecek senelerdeki gelirlerini de harcaması sağlanmıştır. Gelirinden fazla harcayan tüketici faiz batağına batmış ve borçlarını ödeyemez hale gelmiştir. Bir tarafta müşteri bekleyen ürünler, diğer tarafta tüketim kabiliyeti kalmamış insanlar. İşte bu nokta krizlerin kilit noktası olmuştur. Bu nokta aynı zamanda üretim eksenli ekonomik modellerin de iflası olmuştur. Serbest piyasa ekonomisinde üretmeyen insan, sistem için bir yük olarak kabul edilmektedir. Yaşlı insan ekonominin kamburu olarak kabul edilmektedir. Parma Üniversitesinden Prof. Dr. Francesco Daveri Avrupa da şu anda mevcut Sosyal Devlet sisteminin ve bu alanda oluşturulan kurumların, yetersiz olduğunu, yeniden ele alınması gerektiğini bilimsel olarak ortaya koymaktadır. Üretim kabiliyeti azalan yaşlı nüfus emekli olduğunda üretim sektöründen hepten çekilecektir. Eğer koruyacak kollayacak bir devlet gücü, bir kontrol gücü olmazsa; bu durum çok ciddi sosyal sorunlara ve patlamalara da yol açacaktır. Dünyanın bu sorunu, günden güne daha da büyümektedir. Ülkemizde yaşanan sorun da bunun bir versiyonudur. Prof. Daveri, aradıkları yegâne çözümün Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ndeki Sosyal Devlet ve Sosyal Güvenlik projelerinde olduğunu ifade ederek, özellikle Milli Ekonomi Modelinin, ileri yaşlardaki ekonomik performanslar için hayati veriler ve çözümler sunduğunu ifade ederek şu açıklamayı da yapmaktadır. "Milli Ekonomi Modeli, insanın çevresine kurduğu bir koruma sistemiyle ve insanın tüketim kabiliyetiyle bir değer olduğu görüşüyle, bu sorun için bir çözüm üretiyor. Diğer taraftan da, çok ciddi bir devlet gücü, ciddi ve güçlü bir devlet imkânları olan bir devlet ön görüyor. Dahası, Milli Ekonomi Modeli'nin Sosyal Güvenlik sistemi, devletin bir başka temel yatırımdan kaynak keserek sosyal güvenlik ve hakların sağlanmasına kaynak ve bütçe oluşturmuyor; bilakis sistem kendi kaynağını kendi içinden oluşturuyor. Böylece devletin diğer temel görevlerini ve yatırımlarını icra etmesini de aksatmıyor. Dahası, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli, insana tüketici olarak değer verdiği için, yaşlansa da, bu model açısından insanların değeri azalmıyor. İnsanlar, belli bir yaşa vardığında artık sizin bu sistemde yeriniz yok, çıkın gidin, diye kimseye yol gösterilmiyor. Bu sistemin açtığı ufuklarla örneğin şunu diyebiliriz; insanlara, Avrupa da dâhil olmak üzere dünyanın pek çok yerinde yaşlandıklarında kapıyı göstermek yerine, onları yeniden ekonominin vazgeçilmez bir değeri kılmak, hatta şayet çalışmak istiyorlarsa devlet tarafından ellerine çok ciddi imkânlar vermek mümkündür. Milli Ekonomi Modeli böyle bir Sosyal Devlet sistemi geliştirmiştir. Gerek ülkemizde gerekse diğer devletlerde çöken sosyal güvenlik sisteminin yegâne çözümü Prof. Dr. Haydar Baş beye ait olan Sosyal Devlet/Milli Devlet projesiyle mümkün olacaktır.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Haydar Baş ve Türkiye'nin dönüşüm yolculuğu / 20.04.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024