Prof. Dr. Haydar Baş, “Batı aslında vazifesini yapıyor” ve “AB bu haliyle inancının mücadelesini veriyor” başlıklı yazıları ile Türkiye’yi yönetenler, bu topraklarda yaşayan ve yeryüzünün her noktasında nefes alan Müslümanlar için ebedî hakikatin altını çizme ihtiyacı duydu.
Muhakkak ki Hocamız derin endişeler içersinde.
Şu kritik dönemde Ehl–i Beyt Külliyatı’nı İslâm âleminin dikkatine sunması da zaten bu endişeden kaynaklanıyor… Evet, Haçlı hep haçlıdır. Hedeflerinde Kur’an, hedeflerinde Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed Mustafa Aleyhi’s selam ve hedeflerinde Müslümanların toprağı, serveti ve hatta canı vardır.
Bu dün de böyleydi, bugün de böyledir…
Sakın ola ki, Haçlı Seferleri bin yıl geride kaldı, bugün öyle bir şey olur mu demeyin? Daha dün Bosna’da şimdi AB üyesi yapılmak üzere olan Sırplar Müslümanları tavuk boğazlar gibi boğazlamadılar mı? Daha da beteri, şimdi AB üyesi olan ülkelerden zenginler hafta tatillerinde moral depolamak ve öldürme dürtülerini canlı tutmak uğruna Sırp mevzilerine yatıp Müslüman öldürmek için insan safarisine çıkmadılar mı?
Bu benim iddiam değil, İsveçli bir gazetecinin gözleri ile gördükleridir. Nitekim Uluslar arası Sürekli Halk Mahkemesi Birliği’nin İtalya’nın Toronto kentinde o günlerde toplanan bir sempozyumda aynen şu cümlelerle bildiklerini anlatmadı mı:
“–Kuzey Avrupa ülkeleri, insanların sadizm dürtüsünü tatmin etmek için Bosna–Hersek’e turlar düzenledi. Avrupalı kadın ve erkekler her şey dâhil 1000 dolar karşılığında bugüne kadar 1000’in üzerinde Bosnalı Müslüman kadın ve çocuğu öldürdü…”
Bu ne vahşettir?
Bunlarla “Dinler arası diyalog” olur mu? Bunlarla “Büyük Ortadoğu Projesi’nde Eş Başkanlığa” soyunulur mu?
Bu cinayeti bütün Avrupa seyretti.
Vatikan seyretti…
Şimdi size Güneri Civaoğlu’nun 13 Temmuz 2010 tarihli yazısından bir alıntı yapmak istiyorum. Okuyun ve görün, bu vahşet yalnızca bizim iddiamız mı?
“–Bosna’da yaşanan insanlık dramı tam bir rezalettir. Bosna kuşatma altındayken Sırpların ‘keskin nişancıları’ kadın, erkek, genç ve çocuk ayrımı yapmadan uzaktan tek kurşunla onları öldürürdü. Hatta başka ülkelerden –hangileri olduğunu yazmıyorum– varlıklı ve insan avına meraklı sadist Slavlar Sırp kuşatmasına gelir, 1000 dolar karşılığı pazardaki, sokaklardaki günahsız Boşnakları tek kurşunla öldürürlerdi.
Yani… 1000 dolara 1 Boşnak… Dinlediğimde kanım donmuştu.. Sonra Sırpların Boşnaklara Srebrenista’da olduğu gibi toplu kıyımlarını da anlatmışlardı…”
İsterseniz o gün Srebrenista’da olanları kısaca hatırlayalım.
Güya Müslüman Boşnakların can güvenlikleri BM askerlerinin garantisi altındaydı. BM askerleri ise Hollandalı idi. Sırplar Srebrenista’yı kuşattı. Hollandalı BM Barış Gücü Boşnaklardan “Silahlarınızı teslim edin, canınızı biz koruyacağız” garantisi verdi. Boşnaklar silahları teslim edince Hollandalı askerlerden oluşan BM Barış gücü kenara çekildi, Sırplara yol verdi. Ve bütün Boşnaklar katledildi.
Daha da iğrenç olanı, Hollanda hükümeti ve Kraliçe Beatriks daha sonra bu askerlere onur madalyası verdi…
Yani, “İyi yaptınız, orada ben olsaydım ben de öyle yapardım” demek istedi…
Ne diyelim?
Hocam Türkiye’yi yönetenleri, İslâm âlemini ve insanlığı, titretip kendine döndürmek için, feryat edip duruyor.
İnşallah kalpler mühürlü değildir de, bir iki ayıkan çıkar.
Muhakkak ki Hocamız derin endişeler içersinde.
Şu kritik dönemde Ehl–i Beyt Külliyatı’nı İslâm âleminin dikkatine sunması da zaten bu endişeden kaynaklanıyor… Evet, Haçlı hep haçlıdır. Hedeflerinde Kur’an, hedeflerinde Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed Mustafa Aleyhi’s selam ve hedeflerinde Müslümanların toprağı, serveti ve hatta canı vardır.
Bu dün de böyleydi, bugün de böyledir…
Sakın ola ki, Haçlı Seferleri bin yıl geride kaldı, bugün öyle bir şey olur mu demeyin? Daha dün Bosna’da şimdi AB üyesi yapılmak üzere olan Sırplar Müslümanları tavuk boğazlar gibi boğazlamadılar mı? Daha da beteri, şimdi AB üyesi olan ülkelerden zenginler hafta tatillerinde moral depolamak ve öldürme dürtülerini canlı tutmak uğruna Sırp mevzilerine yatıp Müslüman öldürmek için insan safarisine çıkmadılar mı?
Bu benim iddiam değil, İsveçli bir gazetecinin gözleri ile gördükleridir. Nitekim Uluslar arası Sürekli Halk Mahkemesi Birliği’nin İtalya’nın Toronto kentinde o günlerde toplanan bir sempozyumda aynen şu cümlelerle bildiklerini anlatmadı mı:
“–Kuzey Avrupa ülkeleri, insanların sadizm dürtüsünü tatmin etmek için Bosna–Hersek’e turlar düzenledi. Avrupalı kadın ve erkekler her şey dâhil 1000 dolar karşılığında bugüne kadar 1000’in üzerinde Bosnalı Müslüman kadın ve çocuğu öldürdü…”
Bu ne vahşettir?
Bunlarla “Dinler arası diyalog” olur mu? Bunlarla “Büyük Ortadoğu Projesi’nde Eş Başkanlığa” soyunulur mu?
Bu cinayeti bütün Avrupa seyretti.
Vatikan seyretti…
Şimdi size Güneri Civaoğlu’nun 13 Temmuz 2010 tarihli yazısından bir alıntı yapmak istiyorum. Okuyun ve görün, bu vahşet yalnızca bizim iddiamız mı?
“–Bosna’da yaşanan insanlık dramı tam bir rezalettir. Bosna kuşatma altındayken Sırpların ‘keskin nişancıları’ kadın, erkek, genç ve çocuk ayrımı yapmadan uzaktan tek kurşunla onları öldürürdü. Hatta başka ülkelerden –hangileri olduğunu yazmıyorum– varlıklı ve insan avına meraklı sadist Slavlar Sırp kuşatmasına gelir, 1000 dolar karşılığı pazardaki, sokaklardaki günahsız Boşnakları tek kurşunla öldürürlerdi.
Yani… 1000 dolara 1 Boşnak… Dinlediğimde kanım donmuştu.. Sonra Sırpların Boşnaklara Srebrenista’da olduğu gibi toplu kıyımlarını da anlatmışlardı…”
İsterseniz o gün Srebrenista’da olanları kısaca hatırlayalım.
Güya Müslüman Boşnakların can güvenlikleri BM askerlerinin garantisi altındaydı. BM askerleri ise Hollandalı idi. Sırplar Srebrenista’yı kuşattı. Hollandalı BM Barış Gücü Boşnaklardan “Silahlarınızı teslim edin, canınızı biz koruyacağız” garantisi verdi. Boşnaklar silahları teslim edince Hollandalı askerlerden oluşan BM Barış gücü kenara çekildi, Sırplara yol verdi. Ve bütün Boşnaklar katledildi.
Daha da iğrenç olanı, Hollanda hükümeti ve Kraliçe Beatriks daha sonra bu askerlere onur madalyası verdi…
Yani, “İyi yaptınız, orada ben olsaydım ben de öyle yapardım” demek istedi…
Ne diyelim?
Hocam Türkiye’yi yönetenleri, İslâm âlemini ve insanlığı, titretip kendine döndürmek için, feryat edip duruyor.
İnşallah kalpler mühürlü değildir de, bir iki ayıkan çıkar.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015