logo
19 MART 2024

İşte bu bizim medeniyetimiz

15.12.2005 00:00:00


Aşağıda okuyacağınız yaşanmış olay, bizim diğerlerinden, ya da o meşhur ifadeyle ötekinden en belirgin, en büyük farkımızdır.Dinleyenler hatırlar, Prof. Dr. Haydar Baş hocam her fırsatta şunu söyler: "Medeniyet insan olmaktır. İnsanî değerlere sahip olmaktır. Medeniyet, ikramdır, iz'andır, izzet sahibi olmaktır, düşeninin elinden tutmaktır. Yardımsever olmaktır. Merhamet sahibi olmaktır."Sonra da şu cümleyle zihinleri kirleten bir anlayışı elinin tersiyle iter; "Teknolojik gelişmişlik bir medeniyet göstergesi değildir."Boyalı tenekeler bir milletin medeni olduğuna işaret değildir. Medeniyet insanî hasletlerle bezenmektir.Şu misali da hatırlamanız lazım. Gecenin bir vaktinde, Anadolu'nun bir köyüne varın. Kapıyı tıklatın. Ev sahibi hiçbir tereddüt taşımadan kapıyı açar, sizi buyur eder. Evde ne varsa sofraya kor. Hatta aç mısın, tok musun diye de sormaz. Ola ki utancından aç halini size arzetmez.Sabaha kadar açlıktan kıvranır.Anadolu'da misafire, aç mısınız, bir şeyler yemeyi düşünür müsünüz? diye sormak çok ayıp bir iştir.Sayın Saffet Solak beyin bizzat yaşadığı olayı siz hangi Avrupa ülkesinde yaşayabilirsiniz?Hiçbirinde.Hatta medeni(!) Avrupalı kendi öz oğlu için bile böylesi bir zahmete katlanmaz.Gelecek trende oğlum var, o gelmeden yatmam, diyecek bir Batılı bulamazsınız.Gitmenize, gidip görmenize gerek yok.Avrupa mühürlü filmlere bakın, anlarsınız.Adamlar bizim gibi değil ki, kendilerini küçük düşürecek filmler yapsın.Bizde Türkiye'yi aşağılayacak, ülkeye hakaret edecek filmlere bolca rastlanır.Hatta masraflarını da devletin bir kurumu öder.Misal mi?Avrupa'da derece alan filmlerin neredeyse tamamı.Neyse, uzun sözün kısası, siz hatırayı okuyun ve değerlendirmeyi siz yapın.Gerçi sayın Solak'ın hatırasından önce biz bunu defaatle anlatmıştık, bizzat yaşamış biri gibi.Tıp fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere, Konya'ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim. Gençtim, bekârdım. Küçük bir beldeydi gittiğim yer. İlk gece bir eve misafir olmuştum. Tren istasyonunun hemen yanında bir evdi.Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş, sohbetler edilmişti. Üzerimde yol yorgunluğu, geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı. Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu. Ev sahibine bir şey de diyemiyordum. Saatler epey ilerledi ama yine bir hareket yoktu. Evin büyüğü olan hacıanneye sıkılarak sordum: "Anneciğim, sizin buralarda kaçta yatılıyor?"Hacıanne: "Evladım treni bekliyoruz. Az sonra tren gelecek, onu bekliyoruz" dedi.Merak ettim, tekrar sordum:"Trenden sizin bir yakınınız mı inecek?"Haciannenin cevabı inanılacak gibi değildi:"Hayır evladım, beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok. Ancak burası uzak bir yer. Trenden buraların yabancısı birileri inebilir. Bu saatte, yakınlarda, ışığı yanan bir ev bulmazsa, sokakta kalır. Buraların yabancısı biri geldiğinde, ışığı yanan bir ev bulsun diye bekliyoruz."Ama siz Saffet beyin hatırasını okuduktan sonra bir de bu konuda muhterem Ali Gedik beyi dinleyin.Onun anlattıkları çok daha geniş, ilginç ve daha etkileyici.İşte Anadolu, işte medeniyet.Nasıl olur da bu anlayışı zıddına yama yapmaya çalışıyorlar.

İLGİNÇ

Atatürk'ün ölüm nedeni.Hafta sonu Ceyhan Mumcu'yu dinledim. Konu AB'nin Kemalizm'e bakışıydı. Konuşmasına Attila İlhan'ı anarak başladı. Onun aydınlanma etkinliklerine editörlük yaptığından söz etti. "Parola vatan, işareti namus" sözünü yeniden gündeme getirişini anlattı. Bu söz İzmir'de şehitlik anıtının tasında Arapça harflerle yazılmış biz sözdü. Attila İlhan o yazının tozlarını parmaklarıyla silmiş, yeniden gündeme taşımıştı.Konuşmasının sonunda sorular-yanıtlar bölümüne geçildi. Ceyhan Mumcu'ya Attila İlhan'ın bir dergide yayınlanan kendisiyle yapılan röportajda "Atatürk'ün nasıl öldüğü araştırılmalıdır" dediğini anımsattım. "Bu sözünü onun vasiyeti kabul etmek gerekir. Sizin bu konuda bir bilginiz var mı?" diye sordum. Aldığım yanıtı okurlarımla paylaşmak istiyorum: "Bir deniz tabip albayın bu konuda yaptığı doktora tezi vardır. Orada Atatürk'e yanlış tedavi uygulandığı anlatılmaktadır. Atatürk sanıldığı gibi siroz hastası değildi. Atatürk'e sıtma tedavisi yapılmış, aşırı "kinin" yüklenmiş ve karaciğeri bu yüzden iflas etmiş, siroza dönüşmüştü. Tedaviyi yapan doktor mason locası üstadı azamlarından doktor Mim Kemal'dir. Durumu iyice fenalaştıktan sonra Celâl Bayar'ın ısrarı ile dışarıdan bir doktor getirilir. Yanlış tedavi yapıldığını, karaciğerinin bu yüzden iflas ettiğini rapor eden bu yabancı doktordur. İstirahat için 2 ay kadar kaldığı Savarona'da nemli sıcaktan durumu daha da kötüleşmiş, son günlerinde Dolmabahçe Sarayı'na götürülmüştü. Peki, nasıl oldu da sirozdan öldüğü açıklandı ve bütün yazılı kaynaklara da böyle girdi?Büyük Millet Meclisi'nde ölüm raporu gündeme getirildi. Mason locaları 1935'de kapatılmasına rağmen Meclis'te hala mason milletvekilleri vardı. "Efendim, gençlerimize terbiye olur, onun alkol ve sigaradan öldüğünü duyuralım" denir ve kabul edilir. Arkasından Yeşilay icat edilir, tarih kitaplarına da böyle girer. Ceyhan Mumcu'dan bunları duyduktan sonra ne yapmam gerekir diye düşündüm. Mahiye Morgül
 
Müslim Karabacak / diğer yazıları
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
8 yılda ülkemizden çıkan yerli sermaye miktarı 600 milyar dolar
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' soruşturması sürüyor
Makas açılınca, Altınok için sahaya indi
Mansur Yavaş'ı hedef aldı
'Darende'ye hizmet için yola çıktık'
BTP'den Darende'de büyük miting
Ankara anketinden büyük fark çıktı
Mansur Yavaş kendiyle yarışıyor
"Gazze en büyük açık hava mezarlığına dönüştü"
AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell
İsrail'e 35 bin ton silah ve mühimmat taşındı
Büyük çoğunluğu ABD'den
Doğrusu 11 bin dolar
Sığınmacıların geliri Türklere sayılmış!
"Koltukta vakit geçirmeye değil çalışmaya talibiz"
BTP Aksu Adayı Bilal Şahin
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
8 yılda ülkemizden çıkan yerli sermaye miktarı 600 milyar dolar
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü ifade verdi
'Para sayma' soruşturması sürüyor
Makas açılınca, Altınok için sahaya indi
Mansur Yavaş'ı hedef aldı
'Darende'ye hizmet için yola çıktık'
BTP'den Darende'de büyük miting
Ankara anketinden büyük fark çıktı
Mansur Yavaş kendiyle yarışıyor
"Gazze en büyük açık hava mezarlığına dönüştü"
AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell
İsrail'e 35 bin ton silah ve mühimmat taşındı
Büyük çoğunluğu ABD'den
Doğrusu 11 bin dolar
Sığınmacıların geliri Türklere sayılmış!
"Koltukta vakit geçirmeye değil çalışmaya talibiz"
BTP Aksu Adayı Bilal Şahin
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.