Kandil ve Mevlit

Önceki akşam mübarek Berat Kandilini idrak ettik.

Herkese mübarek olsun.

Dün tebrik etmişti herkes kandilinizi; ben, bile bile bu güne bıraktım.

Farklılık olsun.

Kandiller, adı üstünde bizi aydınlatan farklı gecelerdir.

Senenin içine serpiştirilmiş olan bu müstesna geceler, çeşitli ibadetlerle yadedilir müminler tarafından.

Dün de öyle oldu.

Ben de oldukça kalabalık bir dost meclisinde ihya ettim Berat kandilini.

Allah kabul etsin.

Her işimize etki eden teknoloji kandillerimizde de etkisini gösterdi.

Cep telefonuma dakika başı "kandil kutlama" mesajları yağdı.

Bazıları çok ilmi, bazıları şiirsel, bazıları ise dua formatındaydı.

İşleriniz hareketli,

Paranız bereketli,

Geceniz ibadetli,

Haneniz muhabbetli,

Kandiliniz mübarekli olsun.

Şu üslûba bakarmısınız lütfen.

Biz şair ruhlu, duygulu bir milletiz vesselam.

Bu duygulu hal da gönülden, yani imanımızdandır.

Bu duygu yüklülüğümüz her işimize yansır hayat boyu.

Önceki akşam camilerimizde okunan "mevlid" de bu duygunun eseri.

Kürsüden vaaz veren bir hocanın kullandığı cümleleri Süleyman Çelebi, bir şiir şeklinde ifade etti mevlitte.

Bir vaizin;

"Ey iman edenler!

Allah'ı zikretmek üzerimize vaciptir/görevdir.

Allah'ı bolca zikredelim,

Yüce Allah; beni zikredin, ben de sizi zikredeyim buyuruyor." şeklindeki konuşması ne ise,

Süleyman Çelebi'nin;

"Allah adın zikredelim evvela

Vacip oldur cümle işte her kula.

Allah adın olsa her işin önü,

Herkes ebter olmaya anın sonu."

Sözleri de aynıdır.

Bir ezan gibi,

Bir sala gibi,

Bu millet bu mevlidi, hiç bıkmadan, usanmadan dinliyor asırlardır.

Okunması farz değil,

Vacip değil,

Sünnet değil,

Ama ele aldığı ve şiir şeklinde ifade ettiği şeyler farz olan, vacip olan, sünnet olan şeyler.

Seni ve beni; farzı, vacibi, sünneti işlemeye teşvik ediyor.

Siz hiç, vaaz vermek, nasihat etmek, millete İslamî hakikatleri anlatmak, ne farzdır, ne vaciptir, ne sünnettir diyebilir misiniz?

Allah'ı zikretmeliyiz,

Resulüne salatü selam okumalıyız.

Namazı mutlaka kılmalıyız,

"Her kaçan/kes bu namazı kılalar

Cümle gök ehli sevabın bulalar.

Çünkü her türlü ibadet bundadır,

Hakk'a kurbiyyetle vuslat bundadır."

Şu ifadelerdeki güzelliğe bir bakın Allah aşkına.

Ve mevlidin son "bahri/denizi";

Dua.

"Ya ilahi ol Muhammed hakkıyçun,

Ol şefaat ganı Ahmet hakkıyçun,

Ol gece söyleşilen söz hakkıyçun,

Ol gece Hakk'ı gören göz hakkıyçun..."

"Biz günahkar asi mücrim kulları

Yarlığayup kıl günahlardan beri.."

Şimdi bunlar bidat.(!)

İslam'ı ve Müslümanları ifsat etmek için yazılan "eserleri" okumak bidat değil.

Karşısına aldığı, hayatında bir kez olsun alnını Allah'a secde için yere koymamış birine Müslümanları gammazlamak da bidat değil.

Dün savunduğunuz değerlerden bugün vazgeçmeniz de bidat değil.

Ama asıl dertleri bunlar değil, asıl dertleri

Süleyman Çelebi'nin uğruna mevlit yazdığı Hz. Muhammed (as)'ı bu dinden ihraç etmek.

Mevlit ve milat diye bir yazı yazdığımızı hatırlıyorum.

Milat, Hıristiyanların Hz. İsa'nın doğumunu kalıcı kılmak uğruna uydurdukları gerçeği yansıtmayan yıl başlangıcı.

Gerçeği yansıtmayan, çünkü biç bir delil Hz. İsa (as)'ın 2001 yıl önce doğduğunu doğrulamıyor.

Doğrulamasın ne gam.

Mevlid ise, Hz. Muhammed (as)'ın doğumunu anlatan kavram, ya da eser.

Şimdi "milat" için tek laf etmeyenler, "mevlit" için allame kesiliyor.

Son olarak, Batı dünyası veya diğer milletler inançlarından esinlenerek ortaya koydukları sembollerden zerre taviz vermezken, biz, inancımızdan neşet eden sembollere karşı acayip bir savaş açmış durumdayız.

Bu herşeyi, İslam'ı hurafelerden kurtarma iddiası, başlı başına bir yalan.

Ülke hudutlarımız içinde bulunan Ağrı dağının, Ermenistan bayrağında sembol olarak kullanıldığını ben henüz öğrendim, ya siz?

Yoksa bidat diye kafa yormuyor musunuz?

Aman yormayın, sonra yorulursunuz.