Kıyametin vuku bulacağı, meydana geleceği hususunda Müslüman asla tereddüt, şüphe taşıyamaz.
Ne zaman vuku bulacağını sırdaşına bile bildirmedi Allah.
İyi ki bildirmedi.
Kıyametin vuku anını bilmekle, küçük kıyamet olan ölüm anını bilmek aynı şeydir çünkü.
Yarın şu saatte kıyamet kopacak demekle, yarın şu saatte öleceksin demek arasında “dehşet yönünden” ne fark var ki?
O zaman iş kalıyor onun vukuunun yakınlığına işareti olan alametlere.
“Se-ye’ti zamanun ‘alâ ümmetî/ümmetim öyle günler görecek ki, o günlerde…”
“Se-yekûnü…/olacak…”
‘An eşrati’s saa’e/kıyamet anının alametlerindendir…”
Geneli bu şekilde başlar kıyametin vuku ile ilgili hadis-i şerifler.
Bu Nebevî ihbarın ortak yanı Müslüman’a hitap etmesidir. Müslüman’ın dikkatini ona çekmek içindir.
Kıyamet alametlerini Müslümanların kendilerine çeki düzen vermesi için beyan buyurdu Hazret-i Resûl!
Kâfirlere yönelik değil bu ikaz ve irşatlar.
Ama ne hazindir ki, bu alametleri sıralayanlar, anlatıp duranlar, sanki bu alametler kendilerini hiç ilgilendirmiyor gibi konuşuyor.
Tekrar başa dönelim.
Kıyamet mutlaka vuku bulacaktır. Bunda asla şek ve şüphe yoktur.
Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurur:
“Ve kıyamet anı kesinlikle gelecektir, bunda kuşku yoktur, Allah mezarlardaki ölüleri diriltecektir” (Hacc, 22/7).
“Kıyamet saati mutlaka gelecektir. Bunda asla şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu inanmazlar” (Mümin, 40/59)
Kıyametin vukuu bilgisi sadece Allah’a aittir.
Kur’an’dan:
“Sana, ne zaman kopacak diye kıyamet vaktini soruyorlar. De ki; onun bilgisi yalnızca Rabbimin katındadır. Onu tam vaktinde koparacak olan O’ndan başkası değildir. Onun ağırlığına göklerde ve yerde dayanacak bir kimse yoktur. O size ansızın gelecektir. Sanki sen onu çok iyi biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki, onun bilgisi Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler” (A’râf, 7/187).
Ayette iki kere; “onun bilgisi Allah katındadır” buyrulmasına dikkat.
Dehşetine binaen ve Allah’ın başkasına bilgisini asla vermediğini vurgulamak için olsa gerektir şu ifade; “Sanki sen onu çok iyi biliyormuşsun gibi sana soruyorlar.”
“İnsanlar sana kıyametin vuku anını soruyorlar. De ki: “Onun ilmi ancak Allah’ın nezdindedir.” Ne bilirsin belki kıyamet yakında olur” (Ahzab, 33/63).
“Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü kendisine ait olan Allah yücedir! Kıyametin ilmi de O’nun yanındadır ve siz O’na döndürüleceksiniz” (Zuhruf, 43/45).
Kıyametin vuku yakındır ve sadece kafirler bu konuda şüphe içindedir.
“Gerçekten Kitab’ı ve ölçüyü indiren Allah’tır. Ne bilirsin, belki de kıyamet saati yakındır.
Kıyamete inanmayanlar, onun çabuk gelmesini isterler. İnananlar ise ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki kıyamet saati hakkında tartışanlar, uzak bir sapıklık içine düşmüşlerdir” (Şûrâ, 42/17-18).
“Fakat kafirlere gelince (onlara): Ayetlerim size okunurdu, fakat siz büyüklük tasladınız ve suçlu bir toplum oldunuz değil mi?
“Allah’ın vaadi gerçektir. Kıyamet gününün geleceğinden şüphe yoktur” dendiğinde: “Kıyamet nedir bilmiyoruz” demiştiniz ha?!
Yaptıklarının kötülükleri onlara göründü ve alay edip durdukları şey onları kuşattı.
Onlara denildi ki: “Siz bu günümüze kavuşacağınızı nasıl unutmuşsanız, biz de bugün sizi unuttuk. Yeriniz ateştir, yardımcılarınız da yoktur.”
Böyledir, çünkü siz Allah’ın ayetlerini eğlence yaptınız; dünya hayatı sizi aldattı” (Casiye, 54/31-35).
Peki, vuku bulacağı kesin, vuku anının bilgisi sadece ve sadece Allah’a ait olan ve Müslüman’ın vukuu konusunda şüphe taşımadığı, kafirin ise inkar ederek kurtulacağını sandığı bu dehşetli gün/an hakkında geride ne kalıyor?
El-cevap: alametleri.
Vukuuna, bir başka ifadeyle yakın olduğuna işaret eden alametler.
Kıyamet alametleri.
Alametlerinden de önce vukuuna şeksiz şüphesiz inanan, inanmak zorunda olan Müslüman’ın o gün/an için hazırlık içinde olması.
Mikro planda kıyamet olan ölüme nasıl hazırlıklı olmak zorundaysak, makro plan kıyamet için de aynı hazırlığı yapmak zorundayız.
Günümüz olaylarını ve gelişmelerini, hayatın seyrini ve seyrettiklerimizi göz önüne koyduğumuzda, Resûlüllah’ın, kıyamet alametleri başlığı ile on dört asır önce haber verilenlerinin ne kadar yerinde ve isabetli olduğunu kavramada zorluk çekmeyiz.
Kıyametin vukuunu inkar edenlerle, alametlerini kabul etmeyenlerin bir çok ortak paydası olduğunu da ifade edip şimdilik bitireyim.
Ne zaman vuku bulacağını sırdaşına bile bildirmedi Allah.
İyi ki bildirmedi.
Kıyametin vuku anını bilmekle, küçük kıyamet olan ölüm anını bilmek aynı şeydir çünkü.
Yarın şu saatte kıyamet kopacak demekle, yarın şu saatte öleceksin demek arasında “dehşet yönünden” ne fark var ki?
O zaman iş kalıyor onun vukuunun yakınlığına işareti olan alametlere.
“Se-ye’ti zamanun ‘alâ ümmetî/ümmetim öyle günler görecek ki, o günlerde…”
“Se-yekûnü…/olacak…”
‘An eşrati’s saa’e/kıyamet anının alametlerindendir…”
Geneli bu şekilde başlar kıyametin vuku ile ilgili hadis-i şerifler.
Bu Nebevî ihbarın ortak yanı Müslüman’a hitap etmesidir. Müslüman’ın dikkatini ona çekmek içindir.
Kıyamet alametlerini Müslümanların kendilerine çeki düzen vermesi için beyan buyurdu Hazret-i Resûl!
Kâfirlere yönelik değil bu ikaz ve irşatlar.
Ama ne hazindir ki, bu alametleri sıralayanlar, anlatıp duranlar, sanki bu alametler kendilerini hiç ilgilendirmiyor gibi konuşuyor.
Tekrar başa dönelim.
Kıyamet mutlaka vuku bulacaktır. Bunda asla şek ve şüphe yoktur.
Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurur:
“Ve kıyamet anı kesinlikle gelecektir, bunda kuşku yoktur, Allah mezarlardaki ölüleri diriltecektir” (Hacc, 22/7).
“Kıyamet saati mutlaka gelecektir. Bunda asla şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu inanmazlar” (Mümin, 40/59)
Kıyametin vukuu bilgisi sadece Allah’a aittir.
Kur’an’dan:
“Sana, ne zaman kopacak diye kıyamet vaktini soruyorlar. De ki; onun bilgisi yalnızca Rabbimin katındadır. Onu tam vaktinde koparacak olan O’ndan başkası değildir. Onun ağırlığına göklerde ve yerde dayanacak bir kimse yoktur. O size ansızın gelecektir. Sanki sen onu çok iyi biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki, onun bilgisi Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler” (A’râf, 7/187).
Ayette iki kere; “onun bilgisi Allah katındadır” buyrulmasına dikkat.
Dehşetine binaen ve Allah’ın başkasına bilgisini asla vermediğini vurgulamak için olsa gerektir şu ifade; “Sanki sen onu çok iyi biliyormuşsun gibi sana soruyorlar.”
“İnsanlar sana kıyametin vuku anını soruyorlar. De ki: “Onun ilmi ancak Allah’ın nezdindedir.” Ne bilirsin belki kıyamet yakında olur” (Ahzab, 33/63).
“Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü kendisine ait olan Allah yücedir! Kıyametin ilmi de O’nun yanındadır ve siz O’na döndürüleceksiniz” (Zuhruf, 43/45).
Kıyametin vuku yakındır ve sadece kafirler bu konuda şüphe içindedir.
“Gerçekten Kitab’ı ve ölçüyü indiren Allah’tır. Ne bilirsin, belki de kıyamet saati yakındır.
Kıyamete inanmayanlar, onun çabuk gelmesini isterler. İnananlar ise ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki kıyamet saati hakkında tartışanlar, uzak bir sapıklık içine düşmüşlerdir” (Şûrâ, 42/17-18).
“Fakat kafirlere gelince (onlara): Ayetlerim size okunurdu, fakat siz büyüklük tasladınız ve suçlu bir toplum oldunuz değil mi?
“Allah’ın vaadi gerçektir. Kıyamet gününün geleceğinden şüphe yoktur” dendiğinde: “Kıyamet nedir bilmiyoruz” demiştiniz ha?!
Yaptıklarının kötülükleri onlara göründü ve alay edip durdukları şey onları kuşattı.
Onlara denildi ki: “Siz bu günümüze kavuşacağınızı nasıl unutmuşsanız, biz de bugün sizi unuttuk. Yeriniz ateştir, yardımcılarınız da yoktur.”
Böyledir, çünkü siz Allah’ın ayetlerini eğlence yaptınız; dünya hayatı sizi aldattı” (Casiye, 54/31-35).
Peki, vuku bulacağı kesin, vuku anının bilgisi sadece ve sadece Allah’a ait olan ve Müslüman’ın vukuu konusunda şüphe taşımadığı, kafirin ise inkar ederek kurtulacağını sandığı bu dehşetli gün/an hakkında geride ne kalıyor?
El-cevap: alametleri.
Vukuuna, bir başka ifadeyle yakın olduğuna işaret eden alametler.
Kıyamet alametleri.
Alametlerinden de önce vukuuna şeksiz şüphesiz inanan, inanmak zorunda olan Müslüman’ın o gün/an için hazırlık içinde olması.
Mikro planda kıyamet olan ölüme nasıl hazırlıklı olmak zorundaysak, makro plan kıyamet için de aynı hazırlığı yapmak zorundayız.
Günümüz olaylarını ve gelişmelerini, hayatın seyrini ve seyrettiklerimizi göz önüne koyduğumuzda, Resûlüllah’ın, kıyamet alametleri başlığı ile on dört asır önce haber verilenlerinin ne kadar yerinde ve isabetli olduğunu kavramada zorluk çekmeyiz.
Kıyametin vukuunu inkar edenlerle, alametlerini kabul etmeyenlerin bir çok ortak paydası olduğunu da ifade edip şimdilik bitireyim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024