Dün bu köşede Diyarbakır'da Mehmet Uzun'la görüşmemi, "Kuzey Irak'a Bölgeden Bakınca" başlığıyla özetlemiştim. Bugün de Kuzey Irak'a, Washington'un bakışını özetleyeceğim.Bu kez görüş sahipleri ABD dış politikasında derin izi olan 2 isim:Eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger...Ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrooke...Bilderberg için geldiler. Bu vesileyle değişik çevrelerle buluşup nabız yokladılar. Nabzı tutmadan önce rahatsızlığın tomografisini çekelim:1- ABD, Irak'ta battı. "En geç 3 yıl içinde çekilecek." Sonrası için formüller arıyor.2- Ankara'da ve Washington'da seçim var. Yeni yönetimlerin, eskiler kadar çatışmaması için altyapı çalışması yapılıyor.3- Kuzey Irak konusunda sınırda yükselen tansiyon düşürülmeye çalışılıyor.Operasyona karşılarGelelim intibalara:Washington, Irak'ta zaten başı dertteyken bir de "Irak'ın yegâne istikrarlı bölgesi" olan kuzeyde bela istemiyor. Dolayısıyla askeri operasyona kesinkes karşı duruyor.Bunun, "Bağdat'taki canlı bombaların, yarın Erbil'de, Kerkük'te de patlamaya başlaması"na yol açabileceğinden kaygılanıyor.Ancak Türkiye'nin sabrının taşmaya başladığının da farkında... Bölgeden her gün şehit haberleri gelirken "Biz Barzani'yi uyaralım, o PKK'nın kulağını çeksin" yöntemiyle bunun süremeyeceğini görüyor.Kürtleri kaybetmeden, Türkleri yatıştırabilecek bir çare arıyor. Tam "Kissinger diplomasisi" gerektiren çok bilinmeyenli bir denklem...Rodeo yapmak gibiAynı zamanda da çok problemli..."Kıbrıs bitmeden soykırım işi patlıyor; ardından Kuzey Irak çıkıyor. Muhatap, hükümetken birden asker devreye giriyor."Washington da şaşırıyor:Örneğin e-muhtırada, önce "nötrüz" açıklaması yapıp 4 gün sonra düzeltmek zorunda kalıyor.Anti-Bushizm mi?Bilderberg konferansı, Soğuk Savaş'ın başında Avrupa'da yükselen ABD karşıtlığına önlem almak için kurulmuştu. Aradan geçen yarım asırda yanıtı aranan soru hala aynı:"Türkiye, neden 'Amerika'dan nefret eden ülkeler'in başında geliyor? Bu öfkenin hedefi Batı mı, ABD mi, Bush mu?"Amerikalılar çoğu görüşmede benzer yanıtlar aldılar:"Clinton geldiğinde sempatiyle karşılanmıştı. Şimdi nefretin kökeninde Bush dahil Batılı hükümetlerin hatalarını aramak lazım."Örnekler o kadar çok ki:Çuval geçirme olayı... Ebu Gıreyb cezaevi... Kıbrıs baskısı... Ermeni lobisi... Kuzey Irak'ta PKK'nın kollanması vs...Her biri "ABD karşıtı" hissiyatı biraz daha büyütüyor.Eleştirilere hak vererek savunmaya geçiyorlar:"ABD, bağımsız bir Kürt devletini desteklemiyor."Ancak orada ordusuyla, yönetimiyle "yarı bağımsız bir Kürdistan" oluştuğunu görüyor. "Tayvan örneği"ne benzetiyor: Orada da deklare edilirse harp çıkarabilecek bir devlet oluşumu var."İstanbul zirvesi"nde buluşacak Irak'a komşu ülkeler, kendi aralarında sınır ihlali olmayacağına dair bir anlaşma imzalayabilir mi?"Zor, ama denenecek."O zamana kadar taraflardan tansiyonu düşürücü jestler bekleniyor. Mülteci kamplarındaki yaşlılara köylerine dönüş izni verilmesi, oradaki bazı teröristlerin iadesi gibi..."Bu arada Kuzey Irak'taki yatırımların, ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi... Türkiye'nin bölge Kürtlerini kazanmaya çalışması..."Amerika'nın tavsiyesi bu...Son mektupBugün ünlü Johnson mektubunun yollanışının yıldönümü...43 yıl önce bugün ABD Başkanı Johnson'un Başbakan İnönü'ye yolladığı bir mektupla Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesi engellenmişti. Bugün yakınılan Amerikan karşıtlığı o günden sonra çığ gibi büyüdü. Türkiye, o mektubu hiç unutmadı.Dileriz Amerika, Türkiye'nin sabrını doğru okur; yeni bir müdahale girişimine ve yeni bir mektuba yol açmayacak bir çare bulunur.Yoksa, -dün Tunceli'den gelen haber de gösterdi ki- iş gerçekten kötüye gidiyor.Can Dündar
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.