Ülfet, sevgi ve muhabbete teşvik
İmam Ali (a.s): "Küçüğünüz, büyüğünüze uysun; büyüğünüz de küçüğünüze merhamet etsin. Allah hakkında düşünmeyen, dinde kavrayış sahibi olmayan cahiliye zalimleri gibi olmayın
10.06.2025 00:13:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Ali (a.s): "Küçüğünüz, büyüğünüze uysun; büyüğünüz de küçüğünüze merhamet etsin. Allah hakkında düşünmeyen, dinde kavrayış sahibi olmayan cahiliye zalimleri gibi olmayın.
Onlar kırılması günah ve (kırılmadığı takdirde ise) içinden şer (devekuşu yavrusu yerine yılan yavrusu) çıkan yuvalarındaki engerek yılanı yumurtaları gibidir. (Yani zahirler! İman, batınları ise cahiliye döneminin kokusunu taşımaktadır.)
...Onlar birbirleriyle ülfet ettikten sonra dağıldılar; asıllarından ayrıldılar. Onlardan bazıları bir dala yapıştı; o nereye eğilse, onlar da onunla beraber eğildiler.
Yüce Allah onları, Ümeyyeoğulları için sonbahar bulutlarını topladığı gibi kötü bir günde toplayacaktır! Allah onların aralarını bulacak, sonra onları bulut kümeleri gibi bir araya getirecek, sonra da onlar için kapılar açacak, toplandıkları yerden iki bahçeye gelen seli gibi akıp gidecekler.
O selden bir toprak parçası bile, bir tepecik bile kurtulamayacak, bir tümsek, bir yükselti bile engel olamayacak. Allah onları vadilerine dağıtacak, daha sonra çeşmeler gibi yeryüzünde akıtacak, onları gücüyle bir kavmin hakkını başka bir kavimden alacak ve bir kavmi başka bir kavmin yurduna yerleştirecektir.
Allah'a yemin olsun, yükselip yüklerini sağlamlaştırdıktan sonra, kuyrukyağının ateşte erimesi gibi eriyeceklerdir.
Ey İnsanlar, hakka yardımda ayrılığa düşmeseydiniz, batılı gidermede gevşek davranmasaydınız, sizin emsaliniz olmayanlar sizi yenmeye tamahlanmazlar, hiçbir güçlü size galip gelemezdi.
Fakat siz, İsrail oğulları gibi şaşkınlığa düştünüz. Ömrüme yemin olsun, hakkı ardınıza attığınız, yakında bulunanlardan ilginizi kesip uzağa sarıldığınız için, benden sonra da bu şaşkınlığınız kat kat artacaktır.
Bilin ki çağırana uysaydınız, sizi Resulün yolundan götürür, boyunlarınızdaki ağırlığı atar ve sizi yanlış yollarda gezme zahmetinden kurtarırdı."
H. 35 yılında, hilafetinden sonraki ilk konuşmasıdır.
"Münezzeh olan Allah, hayrı ve şerri açıklayan, doğru yolu gösteren kitabı indirdi. Hidayete ermek için hayır yolunu tutun ve adil olmak için de şer cihetinden yüz çevirin. Farzlara, farzlara dikkat edin! Onları Allah için eda edin ki sizi (neticede) cennete götürürler. Allah bilinmez olmayan şeyleri haram, aybı olmayan şeyleri de helal kılmıştır.
Müslüman'ın hürmetini (dokunulmazlığını) bütün hürmetlerden üstün kıldı. Müslümanların haklarını yerinde, ihlâs ve tevhit ile güçlendirdi. "Müslüman, haklı olması müstesna, Müslümanların elinden ve dilinden selamette olduğu kişidir." Gerekmedikçe bir Müslüman'a eza etmek helal olmaz.
Hepinize teker teker gelip çatacak olan genel ölüme koşunuz. İnsanlar (veya korku) önünüzde, kıyamet ise ardınızdan sizi sürüp durmaktadır. Yükünüzü hafifletin de kervana katılın; çünkü ilk gideniniz, son geleni beklemektedir.
Kullan ve beldeleri hakkında Allah'tan korkun. Çünkü yerlerden ve hayvanlardan bile sorumlusunuz. Allah'a itaat edin, O'na isyan etmeyin, hayrı gördüğünüz zaman onu alın, şerri gördüğünüzde onu terk edin."
Halife olarak kendisine biat edildikten sonra, arkadaşlarından bazıları kendisine: "Osman'ı öldürenleri keşke cezalandırsaydın?... "dediler. Bunun üzerine şu konuşmayı yaptı:
"Kardeşler! Bildiklerinizden habersiz değilim. Fakat benim ne kuvvetim var ki! Bu işte eli olanlar son derece güçlü; bize hükmediyorlar, biz onlara hükmedemiyoruz! İşte bu toplum coştu, köleleriniz de onlarla beraber coştular. Bedevileriniz de onlara katıldı. Onlar aranıza karıştı. Size, diledikleri eziyeti ediyorlar.
Dilediğinizi yapma gücünü kendinizde görüyor musunuz? Bu iş cahiliye işlerindendir. Bu toplumun yar ve yardımcıları var. İnsanlar bu iş için harekete geçirildiğinde ayrılığa düşüyorlar; bir bölük sizin gördüğünüzü, öbürü sizin görmediğinizi, diğerleri ise ne bunu ne de öbürünü görüyor.
O halde halk sakinleşinceye, gönüller yatışıncaya, haklar kolaylıkla alınıncaya kadar sabredin. Sakin olun, size vereceğim emrimi bekleyin. Kuvveti zayıflatacak, kudreti giderecek, gevşekliğe ve zillete düşürecek işlere kalkışmayın. Mümkün olduğu kadar bu işi iyilikle halletmeye çalışacağım. Eğer başka çare bulamazsam, son çare yarayı dağlamaktır, (savaşmaktır.)" Nehc'ul Belaga 166-168 Hutbe
Onlar kırılması günah ve (kırılmadığı takdirde ise) içinden şer (devekuşu yavrusu yerine yılan yavrusu) çıkan yuvalarındaki engerek yılanı yumurtaları gibidir. (Yani zahirler! İman, batınları ise cahiliye döneminin kokusunu taşımaktadır.)
...Onlar birbirleriyle ülfet ettikten sonra dağıldılar; asıllarından ayrıldılar. Onlardan bazıları bir dala yapıştı; o nereye eğilse, onlar da onunla beraber eğildiler.
Yüce Allah onları, Ümeyyeoğulları için sonbahar bulutlarını topladığı gibi kötü bir günde toplayacaktır! Allah onların aralarını bulacak, sonra onları bulut kümeleri gibi bir araya getirecek, sonra da onlar için kapılar açacak, toplandıkları yerden iki bahçeye gelen seli gibi akıp gidecekler.
O selden bir toprak parçası bile, bir tepecik bile kurtulamayacak, bir tümsek, bir yükselti bile engel olamayacak. Allah onları vadilerine dağıtacak, daha sonra çeşmeler gibi yeryüzünde akıtacak, onları gücüyle bir kavmin hakkını başka bir kavimden alacak ve bir kavmi başka bir kavmin yurduna yerleştirecektir.
Allah'a yemin olsun, yükselip yüklerini sağlamlaştırdıktan sonra, kuyrukyağının ateşte erimesi gibi eriyeceklerdir.
Ey İnsanlar, hakka yardımda ayrılığa düşmeseydiniz, batılı gidermede gevşek davranmasaydınız, sizin emsaliniz olmayanlar sizi yenmeye tamahlanmazlar, hiçbir güçlü size galip gelemezdi.
Fakat siz, İsrail oğulları gibi şaşkınlığa düştünüz. Ömrüme yemin olsun, hakkı ardınıza attığınız, yakında bulunanlardan ilginizi kesip uzağa sarıldığınız için, benden sonra da bu şaşkınlığınız kat kat artacaktır.
Bilin ki çağırana uysaydınız, sizi Resulün yolundan götürür, boyunlarınızdaki ağırlığı atar ve sizi yanlış yollarda gezme zahmetinden kurtarırdı."
H. 35 yılında, hilafetinden sonraki ilk konuşmasıdır.
"Münezzeh olan Allah, hayrı ve şerri açıklayan, doğru yolu gösteren kitabı indirdi. Hidayete ermek için hayır yolunu tutun ve adil olmak için de şer cihetinden yüz çevirin. Farzlara, farzlara dikkat edin! Onları Allah için eda edin ki sizi (neticede) cennete götürürler. Allah bilinmez olmayan şeyleri haram, aybı olmayan şeyleri de helal kılmıştır.
Müslüman'ın hürmetini (dokunulmazlığını) bütün hürmetlerden üstün kıldı. Müslümanların haklarını yerinde, ihlâs ve tevhit ile güçlendirdi. "Müslüman, haklı olması müstesna, Müslümanların elinden ve dilinden selamette olduğu kişidir." Gerekmedikçe bir Müslüman'a eza etmek helal olmaz.
Hepinize teker teker gelip çatacak olan genel ölüme koşunuz. İnsanlar (veya korku) önünüzde, kıyamet ise ardınızdan sizi sürüp durmaktadır. Yükünüzü hafifletin de kervana katılın; çünkü ilk gideniniz, son geleni beklemektedir.
Kullan ve beldeleri hakkında Allah'tan korkun. Çünkü yerlerden ve hayvanlardan bile sorumlusunuz. Allah'a itaat edin, O'na isyan etmeyin, hayrı gördüğünüz zaman onu alın, şerri gördüğünüzde onu terk edin."
Halife olarak kendisine biat edildikten sonra, arkadaşlarından bazıları kendisine: "Osman'ı öldürenleri keşke cezalandırsaydın?... "dediler. Bunun üzerine şu konuşmayı yaptı:
"Kardeşler! Bildiklerinizden habersiz değilim. Fakat benim ne kuvvetim var ki! Bu işte eli olanlar son derece güçlü; bize hükmediyorlar, biz onlara hükmedemiyoruz! İşte bu toplum coştu, köleleriniz de onlarla beraber coştular. Bedevileriniz de onlara katıldı. Onlar aranıza karıştı. Size, diledikleri eziyeti ediyorlar.
Dilediğinizi yapma gücünü kendinizde görüyor musunuz? Bu iş cahiliye işlerindendir. Bu toplumun yar ve yardımcıları var. İnsanlar bu iş için harekete geçirildiğinde ayrılığa düşüyorlar; bir bölük sizin gördüğünüzü, öbürü sizin görmediğinizi, diğerleri ise ne bunu ne de öbürünü görüyor.
O halde halk sakinleşinceye, gönüller yatışıncaya, haklar kolaylıkla alınıncaya kadar sabredin. Sakin olun, size vereceğim emrimi bekleyin. Kuvveti zayıflatacak, kudreti giderecek, gevşekliğe ve zillete düşürecek işlere kalkışmayın. Mümkün olduğu kadar bu işi iyilikle halletmeye çalışacağım. Eğer başka çare bulamazsam, son çare yarayı dağlamaktır, (savaşmaktır.)" Nehc'ul Belaga 166-168 Hutbe
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.