Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci tur oylamasının Anayasa Mahkemesi tarafından iptali neticesinde ortaya çıkan durumdan sonra "mağdur" edebiyatına başlandı. Bildiğiniz gibi bizim milletimizin; sosyal dokusunda var olan merhamet duygusunun istismarı sayesinde aldatılması kolay olmaktadır. Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Mesela şimdi mağdur rollerine bürünen AKP'nin iktidar oluşu da suni bir mağduriyet sayesinde olmuştu. Hani bir söz vardır, "biz bu filmi seyretmiştik"Millet AKP'den desteğini çektiKim ne derse desin, kim ne düşünürse düşünsün eğer ortada bir mağduriyet varsa; "mağdur olan millettir" yaklaşık beş senedir umutla bekleyip, hiçbir yönde umduğunu bulamayan, işini aşını kaybeden, geleceği karartılan millete rağmen şimdi birileri mağdur rollerine bürünüp, millet nazarında kaybettikleri itibarlarını tekrar kazanmaya kalkışmasın! Zaten bir fayda da göremezler. Aksine karşılaşacakları manzara hayal bile edemeyecekleri kadar vahim bir manzara olacaktır. Millet AKP'ye verdiği gerek oy gerekse de vicdani desteğini çekmiştir. Meclisin aldığı kararları sadece bir defa veto etme yetkisi olan Cumhurbaşkanının veto ambargosunu defalarca delerek, istedikleri kanunları bir harfini bile değiştirmeden meclisten geçirmekte mahir olan iktidar, çıkarmak istemediği kanunları da millete, "yaptırmadılar" mantığı sergileyerek mağdurları oynamıştır. Şimdi de bütün olumsuzluklarını ve beceriksizliklerini Cumhurbaşkanı olamamanın arkasına saklayıp, "yaptırmadılar" edebiyatı yapmaya çalışılmaktadır. Milletimiz artık ayıkmıştır. Meclisin işleyişini, yetkilerini, cumhurbaşkanının yetkilerini, gayet yakından öğrenmiş ve takip edebilmektedir. Yalana dolana, yalancıktan mağduriyet senaryolarına milletimizin karnımız tok..!Son yaşanan anayasa mahkemesi kararlarında "yaptırmadılar" sözü lafı güzaftır, gerçeği saptırmaktır. Yaklaşık iki aydır anayasa hukukçuları böyle bir işin olabileceğini söyleyip durdular. İktidar mensupları uzlaşma sağlamak yerine kriz çıkarmayı tercih eden yaklaşımlar sergiledikleri için muhalefetin anayasa mahkemesine gitmesinin yolunu kendileri açmıştır. Bundan önceki seçimlerde anayasanın bu maddesinin uygulanmaması ya da mahkemeye gidilmemesinin sebebi uzlaşmaydı. Uzlaşma sağlanamadığı için gidilen anayasa mahkemesinin kararına herkes saygı duymak zorundadır. Zaten yapılan açıklamalar bu yöndedir. Kanunlara saygılı gibi görünüp millete gidince de "karakolda doğru söyler mahkemede şaşar" misali; "ey milletim bakın yaptırmadılar" demek, ya da "bu karar demokrasiye sıkılmış bir kurşundur" sözüyle hem gerginliğin artmasına hem de anayasaya saygılı gibi durup saygısızlık anlamına gelecektir. İktidarın mağdur rolü artık tutmayacaktır. Milletimiz olayları günübirlik değerlendirmeyecektir. Çıkarılan hemen hiçbir kanunda millete gidilmeyip, nasılsa ben milletten vekâlet aldım. "İstediğim kanunu çıkarırım, istediğim uygulamayı yaparım" edasıyla AB ve ABD çıkarlarına uygun, küresel güçlerin istekleri doğrultusunda uygulamalarla vaziyet; adeta azınlığın çoğunluk üzerinde tahakkümü şekline dönüşmüştür. Bu ifadenin son anayasa mahkemesi açıklamasından sonra Sayın Başbakan tarafından meclisteki grup toplantısında; "Meydana gelen durum azınlığın çoğunluğa tahakkümüdür" İfadesini kullanmasına şaşmamak elde değil.Sayın Başbakanın azınlığın çoğunluğa tahakkümü tespitini kendi fikirlerinin ve niyetlerinin yerine gelmemesinden sonra açıklaması da ayrıca düşünülmesi gereken konudur. Sayın Başbakan; Nüfus cüzdanlarından dini İslam ifadesini kaldırırken, imar yasasından mescit kavramını kaldırıp, ibadethane kavramını koymak suretiyle bir tane bile Hıristiyan olmayan sokaklarda kilise evleri açarken, toprakları, kar eden kurumları, madenleri, satarken çoğunluk olan vatandaşa sormadan azınlığın arzularını yerine getirirken acaba azınlığın çoğunluğa tahakkümü olarak neden değerlendirmedi de şimdi azınlığın çoğunluğa tahakkümünden dem vurarak mağdur rollerine bürünmeye çalışmaktadır. Bu yapılmaya çalışılan olsa olsa; "durumdan vaziyet çıkarmaktır"Milletimiz seyrettiği filmlerden, oynanan tiyatrolardan bıkmış ve gözü açılmıştır. Önlerine konacak sandıkları heyecanla beklemektedir. O zaman "el mi yaman, bey mi yaman" herkes görecektir. Karar yüce milletimizindir. Gelinen süreç mutlak milletimizin yararına olacaktır. Allah (cc) devlete ve millete zeval vermesin?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- ‘Geleceği Savunmak’ için Sivas’tayız -6- / 26.10.2025
- ‘Geleceği Savunmak’ için Sivas’tayız -5- / 25.10.2025
- ‘Geleceği Savunmak’ için Sivas’tayız -4- / 24.10.2025
- ‘Geleceği savunmak’ için Sivas’tayız -3- / 23.10.2025
- ‘Geleceği Savunmak’ için Sivas’tayız -2- / 22.10.2025
- 'Geleceği Savunmak' için Sivas’tayız -1- / 21.10.2025
- Huzursuzluk çağında yaşıyoruz / 20.10.2025
- Şiir söyleşisi ve imza etkinliği -3- / 19.10.2025
- Şiir söyleşisi ve imza etkinliği -2- / 18.10.2025
- Şiir söyleşisi ve imza etkinliği -1- / 17.10.2025
- ‘Geleceği Savunmak’ için Sivas’tayız -5- / 25.10.2025
- ‘Geleceği Savunmak’ için Sivas’tayız -4- / 24.10.2025
- ‘Geleceği savunmak’ için Sivas’tayız -3- / 23.10.2025
- ‘Geleceği Savunmak’ için Sivas’tayız -2- / 22.10.2025
- 'Geleceği Savunmak' için Sivas’tayız -1- / 21.10.2025
- Huzursuzluk çağında yaşıyoruz / 20.10.2025
- Şiir söyleşisi ve imza etkinliği -3- / 19.10.2025
- Şiir söyleşisi ve imza etkinliği -2- / 18.10.2025
- Şiir söyleşisi ve imza etkinliği -1- / 17.10.2025













































































