Onların himmeti mazluma ulaşır
İmam Muhammed Takî (a.s) kerametiyle bir sevenini zindandan kurtarmıştı. Ali b. Halid, bu olayı gördükten sonra, kendi mezhebinden (Zeydilikten) el çekti ve İmam Muhammed Takî (a.s)’ın takipçilerinden oldu
17.08.2021 11:04:00





Zeydiye mezhebinden olan Ali b. Halid şöyle diyor:
Ben Samirra şehrinde idim. Bu şehirde, Şam bölgesinde peygamberlik iddiasında bulunup devlet eliyle yakalanarak zindana atılan bir şahsın olduğunu duydum. Onun durumunun neden ibaret olduğunu öğrenmek için onu görmeye gittim. Onu anlayışlı ve akıllı bir kimse olarak gördüm. Ona şöyle dedim: "Ey adam! Maceran nedir, neden zindana atılmışsın?"
Cevabımda şöyle dedi: "Ben Şam halkındanım, İmam Hüseyin (a.s)'ın kesik başının bırakılmış olduğu yerde, sürekli ibadetle meşguldüm. Bir gece aniden bir şahıs karşıma çıkarak şöyle buyurdu: 'Kalk birlikte gidelim!' Ben de elimde olmaksızın kalkarak onunla yola koyuldum. Biraz yürüdükten sonra Kûfe Camii'nde olduğumu gördüm.
Buyurdu ki: 'Bu camiyi tanıyor musun?' Cevabında, "Evet, Kûfe Camii'dir' dedim. O namaz kıldı, ben de namaz kıldım. Yine birlikte hareket ettik. Çok geçmeden kendimi Medine Camii'nde gördüm. Yine namaz kıldık, Resûlullah'a selam gönderdi, O'nu ziyaret etti. Daha sonra oradan çıktık. Az sonra Mekke'de olduğumu gördüm ve tüm merasimleri ve Allah'ın evinin ziyaretini o şahısla yaptım. Daha sonra yine yola koyulduk. Biraz yürüdükten sonra aniden Şam'da eski yerimde olduğumu gördüm ve o şahıs da gözümden kayboldu.
Bu olayın üzerinden bir yıl geçti, ben yine orada ibadetle meşgul idim. Hac mevsimi ulaştı, aynı şahıs yine gelerek beni kendisiyle birlikte o kutsal yerlere götürdü. Önceki gibi o kutsal yerleri yine ziyaret ettik, geçen yılın amellerini tekrar yaptık. Nihayet beni Şam'a geri çevirdi. Benden ayrılmak istediğinde şöyle dedim: 'Sana böyle bir güç veren Allah aşkına söyle; sen kimsin?' Biraz başını aşağı eğdikten sonra bana bakarak şöyle buyurdu: 'Ben Muhammed b. Ali. Musa b. Ca'fer'im. (Muhammed Takî).'
Ben bu olayı yakın dostlarımdan birkaç kişiye söyledim. Bu haber, (Mutesim'in veziri olan) Muhammed b. Abdulmelik-i Zeyyat'a yetişti. O benim tutuklanmamı emretti ve bana, 'bu adam peygamberlik iddiasında bulunuyor' diye iftirada bulundu. Şu anda gördüğün gibi (o iftiradan dolayı) zindandayım."
Ona şöyle bir öneride bulundum: "Başından geçen bu olayı Muhammed b. Abdulmelik'e yazman iyi olur. Bu mektup zindandan kurtuluşuna sebep olabilir." O da benim bu önerim üzerine başından geçen olayı ona yazdı.
Muhammed b. Abdulmelik, gönderilen mektubun altına şöyle yazmıştı: "Seni bir gecede Şam'dan Kûfe'ye, oradan da Medine'ye ve Medine'den de Mekke'ye götüren ve daha sonra Şam'a geri çeviren kims-eye de ki bu zindandan da seni kurtarsın."
Abdulmelik'in cevabını okuduğumda çok rahatsız oldum ve bu şahsın haline acıdım. Ona dedim ki: "Sabret ve işin sonucunun ne olacağına bak."
Sonra zindandan dışarı çıktım. Sabahleyin onun halini sormak için zindana gittim. Oraya vardığımda, pek çok bekçi, memur ve halkın, zindanın etrafında dolaştıklarını gördüm. "Ne olmuş?" diye sordum.
Dediler ki: "Peygamberlik iddiasında bulunan mahpus, bütün kapılar kapalı olmasına rağmen zindandan yok olmuş; yere mi girmiş, kuş olup göğe mi yükselmiş, bilemiyoruz!"
Evet, İmam Muhammed Taki (a.s) onu böylece zindandan kurtarmıştı. Ali b. Halid, bu olayı gördükten sonra, kendi mezhebinden (Zeydi'likten) el çekti ve İmam Muhammed Takî (a.s)'ın takipçilerinden oldu.
(Bihar, c.50, s.38).
Ben Samirra şehrinde idim. Bu şehirde, Şam bölgesinde peygamberlik iddiasında bulunup devlet eliyle yakalanarak zindana atılan bir şahsın olduğunu duydum. Onun durumunun neden ibaret olduğunu öğrenmek için onu görmeye gittim. Onu anlayışlı ve akıllı bir kimse olarak gördüm. Ona şöyle dedim: "Ey adam! Maceran nedir, neden zindana atılmışsın?"
Cevabımda şöyle dedi: "Ben Şam halkındanım, İmam Hüseyin (a.s)'ın kesik başının bırakılmış olduğu yerde, sürekli ibadetle meşguldüm. Bir gece aniden bir şahıs karşıma çıkarak şöyle buyurdu: 'Kalk birlikte gidelim!' Ben de elimde olmaksızın kalkarak onunla yola koyuldum. Biraz yürüdükten sonra Kûfe Camii'nde olduğumu gördüm.
Buyurdu ki: 'Bu camiyi tanıyor musun?' Cevabında, "Evet, Kûfe Camii'dir' dedim. O namaz kıldı, ben de namaz kıldım. Yine birlikte hareket ettik. Çok geçmeden kendimi Medine Camii'nde gördüm. Yine namaz kıldık, Resûlullah'a selam gönderdi, O'nu ziyaret etti. Daha sonra oradan çıktık. Az sonra Mekke'de olduğumu gördüm ve tüm merasimleri ve Allah'ın evinin ziyaretini o şahısla yaptım. Daha sonra yine yola koyulduk. Biraz yürüdükten sonra aniden Şam'da eski yerimde olduğumu gördüm ve o şahıs da gözümden kayboldu.
Bu olayın üzerinden bir yıl geçti, ben yine orada ibadetle meşgul idim. Hac mevsimi ulaştı, aynı şahıs yine gelerek beni kendisiyle birlikte o kutsal yerlere götürdü. Önceki gibi o kutsal yerleri yine ziyaret ettik, geçen yılın amellerini tekrar yaptık. Nihayet beni Şam'a geri çevirdi. Benden ayrılmak istediğinde şöyle dedim: 'Sana böyle bir güç veren Allah aşkına söyle; sen kimsin?' Biraz başını aşağı eğdikten sonra bana bakarak şöyle buyurdu: 'Ben Muhammed b. Ali. Musa b. Ca'fer'im. (Muhammed Takî).'
Ben bu olayı yakın dostlarımdan birkaç kişiye söyledim. Bu haber, (Mutesim'in veziri olan) Muhammed b. Abdulmelik-i Zeyyat'a yetişti. O benim tutuklanmamı emretti ve bana, 'bu adam peygamberlik iddiasında bulunuyor' diye iftirada bulundu. Şu anda gördüğün gibi (o iftiradan dolayı) zindandayım."
Ona şöyle bir öneride bulundum: "Başından geçen bu olayı Muhammed b. Abdulmelik'e yazman iyi olur. Bu mektup zindandan kurtuluşuna sebep olabilir." O da benim bu önerim üzerine başından geçen olayı ona yazdı.
Muhammed b. Abdulmelik, gönderilen mektubun altına şöyle yazmıştı: "Seni bir gecede Şam'dan Kûfe'ye, oradan da Medine'ye ve Medine'den de Mekke'ye götüren ve daha sonra Şam'a geri çeviren kims-eye de ki bu zindandan da seni kurtarsın."
Abdulmelik'in cevabını okuduğumda çok rahatsız oldum ve bu şahsın haline acıdım. Ona dedim ki: "Sabret ve işin sonucunun ne olacağına bak."
Sonra zindandan dışarı çıktım. Sabahleyin onun halini sormak için zindana gittim. Oraya vardığımda, pek çok bekçi, memur ve halkın, zindanın etrafında dolaştıklarını gördüm. "Ne olmuş?" diye sordum.
Dediler ki: "Peygamberlik iddiasında bulunan mahpus, bütün kapılar kapalı olmasına rağmen zindandan yok olmuş; yere mi girmiş, kuş olup göğe mi yükselmiş, bilemiyoruz!"
Evet, İmam Muhammed Taki (a.s) onu böylece zindandan kurtarmıştı. Ali b. Halid, bu olayı gördükten sonra, kendi mezhebinden (Zeydi'likten) el çekti ve İmam Muhammed Takî (a.s)'ın takipçilerinden oldu.
(Bihar, c.50, s.38).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.