Siloam Yazıtı ve Tarihin Sahipliği Meselesi
İsrail’in Türkiye’den yıllardır talep ettiği Siloam Yazıtı, yalnızca bir arkeolojik eser değil; geçmişe dair hak iddialarının, kültürel mirasın ve siyasi sembollerin iç içe geçtiği bir mücadeleyi temsil ediyor
09.10.2025 00:30:00
Ahmet Turan Yiğit
Ahmet Turan Yiğit





İsrail'in Türkiye'den yıllardır talep ettiği Siloam Yazıtı, yalnızca bir arkeolojik eser değil; geçmişe dair hak iddialarının, kültürel mirasın ve siyasi sembollerin iç içe geçtiği bir mücadeleyi temsil ediyor. 2700 yıl önce Kudüs'teki bir su tünelinde oyulmuş olan bu yazıt, Yahudi tarihinin en eski belgelerinden biri olarak kabul ediliyor. Ancak yazıt, 19. yüzyılda Osmanlı yetkilileri tarafından İstanbul'a getirilmiş ve o günden bu yana Türkiye'nin koruması altında.
İsrail, yazıtı "modern Yahudi devletinin tarihsel meşruiyetini" destekleyen bir unsur olarak görüyor. Bu nedenle, yazıtın iadesi için zaman zaman diplomatik girişimlerde bulunuyor. Ancak Türkiye, bu talepleri kültürel mirasın korunması ilkesiyle reddediyor. Yazıtın bulunduğu dönemde Osmanlı toprağı olan Kudüs'te keşfedildiği, dolayısıyla eserin Türkiye'ye ait olduğu vurgulanıyor.
Bu taş parçası, aslında çok daha büyük bir tartışmanın simgesi: Tarih kimin elinde şekillenir? Bir yazıt, bir milletin geçmişini sahiplenme hakkı verir mi? Türkiye'nin kararlı tutumu, yalnızca bir eserin korunması değil; tarihsel anlatıların tek taraflı biçimde yeniden yazılmasına karşı bir duruş olarak da okunabilir. Siloam Yazıtı, geçmişin sessiz tanığı olarak müzede sergilenmeye devam ederken, onun etrafında dönen tartışmalar geleceğin diplomatik rotasını da şekillendirmeye aday.
İsrail, yazıtı "modern Yahudi devletinin tarihsel meşruiyetini" destekleyen bir unsur olarak görüyor. Bu nedenle, yazıtın iadesi için zaman zaman diplomatik girişimlerde bulunuyor. Ancak Türkiye, bu talepleri kültürel mirasın korunması ilkesiyle reddediyor. Yazıtın bulunduğu dönemde Osmanlı toprağı olan Kudüs'te keşfedildiği, dolayısıyla eserin Türkiye'ye ait olduğu vurgulanıyor.
Bu taş parçası, aslında çok daha büyük bir tartışmanın simgesi: Tarih kimin elinde şekillenir? Bir yazıt, bir milletin geçmişini sahiplenme hakkı verir mi? Türkiye'nin kararlı tutumu, yalnızca bir eserin korunması değil; tarihsel anlatıların tek taraflı biçimde yeniden yazılmasına karşı bir duruş olarak da okunabilir. Siloam Yazıtı, geçmişin sessiz tanığı olarak müzede sergilenmeye devam ederken, onun etrafında dönen tartışmalar geleceğin diplomatik rotasını da şekillendirmeye aday.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.