Sayın Başbakan düne kadar Suriye politikası konusunda “Esat gitsin” diyor ve aynı cümleleri tekrar edip duruyordu. Yalnız gitsin demedi, bunun için ne pahasına olursa olsun gerekeni de yaptı.
Esad gitmeye yüz tutunca da PKK/PYD’nin Suriye’nin kuzeyine hâkim olmasının ardından “bizim bu işe müsamahayla bakmamız, bunu seyretmemiz mümkün değil” demeye başladı. Bu açıklamayı yaparken kritik bir de tanımlama yaptı, ‘Kuzey Suriye’ ifadesini kullandı. Bu ifade sıradan bir tanımlama değil, planlanan bir sürecin adımını gösteriyor. ‘Kuzey Irak’ der gibi…
Kuzey Irak ne anlama geliyor?
Bölgesel Kürt yönetimi anlamına geliyor.
Daha ne anlama geliyor?
Kürdistan anlamına geliyor.
Daha daha ne anlama geliyor?
Güney Kürdistan anlamına geliyor.
Peki, bu güney Kürdistan’ın kuzeyi, batısı ve doğusu yok mu?
Elbette var.
İşte Kürdistan’ın batısı, Kuzey Suriye demek oluyor. Yani varan bir. Sırada üçüncü ve dördüncü parçalar var. Yani İran ve Türkiye parçaları…
Suriye ile aramızda 900 km’lik bir sınır var ve buradaki mayınlı arazi 44 yıllığına mayınların temizlenmesi karşılığında apar topar İsrail’e peşkeş çekilecekti. Kamuoyunun yoğun muhalefeti karşısında, hükümet geri adım atmak zorunda kalmıştı. Bu hamle tutmayınca bu defa farklı bir hamle ile bugünkü sonuca ulaşıldı.
Peki, bütün bu yaşananlar sürpriz mi? Elbette değil.
Hedef, büyük İsrail devletinin kurulması. İsrail kendisine vaat edildiğine inandığı Arz-ı Mevud topraklarına adım adım yaklaşıyor. Doğrudan bu toprakları ele geçirmek istese, İslam ülkeleri buna müsaade etmeyecekti. Bir ara adım gerekiyordu. İşte bu ara adım Kürdistan devletidir. Hiç aklınız alıyor mu, ABD maddi bir menfaati olmadan kalkacak okyanus ötesinden Kürtlerin kara kaşı, kara gözü için Ortadoğu’ya gelecek.
Bu süreçte, AKP’nin olmazsa olmaz kabilinden ciddi destekleri olmuştur. Devlet imkânları devreye konmasa idi ne Irak’ta ne Suriye’de ABD’nin bu sonuca ulaşması asla mümkün olmayacaktı.
Peki, AKP niçin bu fonksiyonu yerine getiriyor?
Bu sorunun cevabını vermek için AKP’nin kurulma ve iktidara taşınma yıllarına dönelim. O yıllarda basına yansıyan ABD ile yapılan 2 sayfa, 9 maddelik gizli anlaşmaya bakalım. 10 yıllık iktidarları döneminde AKP’nin bütün maddeleri gerçekleştirdiğini veya gerçekleştirme yolunda olduğunu görüyoruz. Hatırlanacağı gibi bu maddelerden birisi ABD’nin İran ve Ortadoğu harekâtlarına aktif destek ve katılım sağlanması, bir diğeri ise Irak’ın kuzeyinde kurulan devletin Türkiye tarafından resmen tanınacak olmasıydı. İşte Arap Baharı sürecinde AKP hükümetinin verdiği destek bu maddelerin icra edilişiydi.
Şimdi bir mantık denemesi yapalım.
1. Erdoğan ve başında olduğu hükümet Suriye’deki gelişmeleri okuyamadı ise, haçlıya destek veren politikaları ile ciddi bir gaflet örneği vermiştir. Acilen hükümetten istifa etmelidir.
2. Erdoğan sonucunu bile bile bu politikaları uyguladıysa, halkımızın demokratik haklarını kullanarak Erdoğan ve AKP hükümetini alaşağı etmelidir.
Yaşananlar hadisi şeriflerde haber verilen Deccal ve kıyamet savaşı ile ilgili gelişmelerdir. Ancak şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir. Deccal varsa Mehdi de tecelli edecektir. İşaretler ise Mehdi hazretlerinin Filistin’den zuhur edeceği yönündedir.
Çalma kapımı çalarlar kapını darbı meseli unutulmamalıdır.
Esad gitmeye yüz tutunca da PKK/PYD’nin Suriye’nin kuzeyine hâkim olmasının ardından “bizim bu işe müsamahayla bakmamız, bunu seyretmemiz mümkün değil” demeye başladı. Bu açıklamayı yaparken kritik bir de tanımlama yaptı, ‘Kuzey Suriye’ ifadesini kullandı. Bu ifade sıradan bir tanımlama değil, planlanan bir sürecin adımını gösteriyor. ‘Kuzey Irak’ der gibi…
Kuzey Irak ne anlama geliyor?
Bölgesel Kürt yönetimi anlamına geliyor.
Daha ne anlama geliyor?
Kürdistan anlamına geliyor.
Daha daha ne anlama geliyor?
Güney Kürdistan anlamına geliyor.
Peki, bu güney Kürdistan’ın kuzeyi, batısı ve doğusu yok mu?
Elbette var.
İşte Kürdistan’ın batısı, Kuzey Suriye demek oluyor. Yani varan bir. Sırada üçüncü ve dördüncü parçalar var. Yani İran ve Türkiye parçaları…
Suriye ile aramızda 900 km’lik bir sınır var ve buradaki mayınlı arazi 44 yıllığına mayınların temizlenmesi karşılığında apar topar İsrail’e peşkeş çekilecekti. Kamuoyunun yoğun muhalefeti karşısında, hükümet geri adım atmak zorunda kalmıştı. Bu hamle tutmayınca bu defa farklı bir hamle ile bugünkü sonuca ulaşıldı.
Peki, bütün bu yaşananlar sürpriz mi? Elbette değil.
Hedef, büyük İsrail devletinin kurulması. İsrail kendisine vaat edildiğine inandığı Arz-ı Mevud topraklarına adım adım yaklaşıyor. Doğrudan bu toprakları ele geçirmek istese, İslam ülkeleri buna müsaade etmeyecekti. Bir ara adım gerekiyordu. İşte bu ara adım Kürdistan devletidir. Hiç aklınız alıyor mu, ABD maddi bir menfaati olmadan kalkacak okyanus ötesinden Kürtlerin kara kaşı, kara gözü için Ortadoğu’ya gelecek.
Bu süreçte, AKP’nin olmazsa olmaz kabilinden ciddi destekleri olmuştur. Devlet imkânları devreye konmasa idi ne Irak’ta ne Suriye’de ABD’nin bu sonuca ulaşması asla mümkün olmayacaktı.
Peki, AKP niçin bu fonksiyonu yerine getiriyor?
Bu sorunun cevabını vermek için AKP’nin kurulma ve iktidara taşınma yıllarına dönelim. O yıllarda basına yansıyan ABD ile yapılan 2 sayfa, 9 maddelik gizli anlaşmaya bakalım. 10 yıllık iktidarları döneminde AKP’nin bütün maddeleri gerçekleştirdiğini veya gerçekleştirme yolunda olduğunu görüyoruz. Hatırlanacağı gibi bu maddelerden birisi ABD’nin İran ve Ortadoğu harekâtlarına aktif destek ve katılım sağlanması, bir diğeri ise Irak’ın kuzeyinde kurulan devletin Türkiye tarafından resmen tanınacak olmasıydı. İşte Arap Baharı sürecinde AKP hükümetinin verdiği destek bu maddelerin icra edilişiydi.
Şimdi bir mantık denemesi yapalım.
1. Erdoğan ve başında olduğu hükümet Suriye’deki gelişmeleri okuyamadı ise, haçlıya destek veren politikaları ile ciddi bir gaflet örneği vermiştir. Acilen hükümetten istifa etmelidir.
2. Erdoğan sonucunu bile bile bu politikaları uyguladıysa, halkımızın demokratik haklarını kullanarak Erdoğan ve AKP hükümetini alaşağı etmelidir.
Yaşananlar hadisi şeriflerde haber verilen Deccal ve kıyamet savaşı ile ilgili gelişmelerdir. Ancak şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir. Deccal varsa Mehdi de tecelli edecektir. İşaretler ise Mehdi hazretlerinin Filistin’den zuhur edeceği yönündedir.
Çalma kapımı çalarlar kapını darbı meseli unutulmamalıdır.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Geçmişten geleceğe 23 Nisan: Millî bayramlar ve kimlik inşası / 24.04.2024
- Haydar Baş ve Türkiye'nin dönüşüm yolculuğu / 20.04.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Haydar Baş ve Türkiye'nin dönüşüm yolculuğu / 20.04.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024