Haziran ayında BTP Balıkesir İl Başkanlığı tarafından organize edilen panele katılmış, "Balıkesir Kuvay-ı Milliye Müzesi"ni gezmiştim.
Kuvay-ı Milliye hareketinin ilk başladığı yer olan Balıkesir'e bu müze çok yakıştı. Kurtuluş Savaşı'nın başladığı o yıllar, yapılan toplantılarda bakın neler konuşmuş ecdat.
İlk levha, aynı zamanda ilk vuruş.
"Bin yıllık Türk vatanını parçalama başlangıcı sayılan Mondros Müdarekesi'nin imzalanmasından (30 Ekim 1918) birkaç gün sonra Vilayet-i Şarkıye Müdafa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri Kars'ta toplandılar. (5 Kasım 1918)" Yanı başında da şu ifadeler var; "Türk Kurtuluş Savaşı, eşine rastlanmamış bir toplum hareketidir. Bu hareket, her türlü yokluğa mahkum edilmiş bir milletin, farklı bölgelerde aynı milli şuurla ve aynı zamanda başlattığı bir büyük destandır.
15 Mayıs 1919'da Yunan Ordusu'nun İzmir'e çıkışından birkaç saat sonra Ödemiş Kasabası ayaklanmıştır. 16 Mayıs sabahı Denizli'de, aynı gün Kastamonu'da halk, İzmir'in işgalini protesto mitingleri düzenlemiştir.
Aynı gün Mustafa Kemal Paşa'yı Samsun'a götürecek Bandırma Vapuru İstanbul'dan demir almış ve aynı gün Balıkesir'deki Halit Bey Konağı'nda (Bugün müze olan yer) düşman on üç ay boyunca engellenerek milli ordularımıza altın değerinde zaman kazandıracak olan Kuvay-ı Milliye doğmuştur".
Az ileride de şunlar yazılı;
"... Amerikan mandası,
İngiliz mandası,
Fransız mandası ne demek?
Susurluk çayırında manda çok... isteyen gidip alsın!
Mandayla protesto ile düşman geri gitmez!
Düşmanı durduracak kuvvet namlunun ucundadır". (Kuşdilli Leblebici Raşit (Yağcıoğlu) 16 Mayıs 1919 Balıkesir Okuma Yurdu)
Bir başka panoda;
"Yapılanlar yapılması şart olan vatan borcuydu. Kurtuluşa niçin Balıkesir'in rehber olduğu sualinin cevabı şudur: "Bünyesinin icabıdır". (Mehmet Vehbi)
Bir başkasında; "Ben son nefesime kalıncaya kadar dövüşeceğim. Fakat maksat şahsi şeref değil, ortak ve mukaddes bir gayedir". (Miralay Kazım (Özalp) Bey) Ve bir başkası; "Hiçbirimiz tefahure/övünmeye vesile aramadık, sadece vazifemizi yapmaya çalıştık". (Hasan Basri Çantay)
"Şu an bize Allah da bakıyor, Peygamber de. Dünyaya geldiğimiz gibi gideceğiz... Peygamberler bile ölmüştür, bizler de öleceğiz. Allah'ın huzuruna açık alınla, temiz yürekle çıkabilmek iyi niyetli ve cesur olmamız lazımdır.
Düşman bizi esaretine almak istiyor. Onun topu tüfeği varsa bizim de Allah'ımız var. Ben buraya sizinle birlikte can vermeye geldim. Haydi silahlarınız alın, gelin hep beraber, dinimizi, imanımızı, Müslümanlığımızı kurtaralım.
Yatağında karısını düşmana teslim etmek isteyen varsa kalsın... Türklüğünü, benliğini, namusunu-şerefini korumak isteyen benimle gelsin. Ben yalnız da kalsam düşman cenazemin üstünden geçmedikçe Bergama'ya giremeyecektir". (Yüzbaşı Kemal Bey, 10.06.1919 Bergama)
Her biri altın harflerle yazılmaya değer bu sözlerin yazılı olduğu levhalar müzenin duvarlarını süsleyerek sürer gider.
1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi'ni, siz birde, AB'ye girme uğruna istenen ve AB karasevdalıları tarafından harfiyyen yerine getirilen ön şartları bir mukayese edin.
Kurtuluş Savaşı yıllarının tıpatıp aynısını yaşan ülkemizin halini düşünün.
En modern silahlarıyla Çanakkale'yi geçemeyenlerin torunlarının, çantalarına koydukları bir milyar dolarlık çekle, Çanakkale'yi geçilmez yapanların torunlarıyla nasıl eğlendiklerini düşünün.
İşte ben bu satırları yazarken Prof. Dr. Ömer Aksu aynen şunu söylüyordu tekrar tekrar:
"Türkiye 1918 yıllarını yaşıyor."
Yanında olsam şunu sorardım;
İyi de bunu Muharrem Bayraktar'ın sunduğu Diyalog programına konuşmacı olarak katıldığınız zaman mı hatırlıyorsunuz?
Başka zamanlarda ne yapıyorsunuz?
Bu kavgayı her ortamda veren BTP ve onun Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin yanında olmanız gerekmez mi?
Yoksa birilerine sadece konuşma görevi mi verildi?
Hani reklamın kötüsü olmaz misali.
Kuvay-ı Milliye hareketinin ilk başladığı yer olan Balıkesir'e bu müze çok yakıştı. Kurtuluş Savaşı'nın başladığı o yıllar, yapılan toplantılarda bakın neler konuşmuş ecdat.
İlk levha, aynı zamanda ilk vuruş.
"Bin yıllık Türk vatanını parçalama başlangıcı sayılan Mondros Müdarekesi'nin imzalanmasından (30 Ekim 1918) birkaç gün sonra Vilayet-i Şarkıye Müdafa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri Kars'ta toplandılar. (5 Kasım 1918)" Yanı başında da şu ifadeler var; "Türk Kurtuluş Savaşı, eşine rastlanmamış bir toplum hareketidir. Bu hareket, her türlü yokluğa mahkum edilmiş bir milletin, farklı bölgelerde aynı milli şuurla ve aynı zamanda başlattığı bir büyük destandır.
15 Mayıs 1919'da Yunan Ordusu'nun İzmir'e çıkışından birkaç saat sonra Ödemiş Kasabası ayaklanmıştır. 16 Mayıs sabahı Denizli'de, aynı gün Kastamonu'da halk, İzmir'in işgalini protesto mitingleri düzenlemiştir.
Aynı gün Mustafa Kemal Paşa'yı Samsun'a götürecek Bandırma Vapuru İstanbul'dan demir almış ve aynı gün Balıkesir'deki Halit Bey Konağı'nda (Bugün müze olan yer) düşman on üç ay boyunca engellenerek milli ordularımıza altın değerinde zaman kazandıracak olan Kuvay-ı Milliye doğmuştur".
Az ileride de şunlar yazılı;
"... Amerikan mandası,
İngiliz mandası,
Fransız mandası ne demek?
Susurluk çayırında manda çok... isteyen gidip alsın!
Mandayla protesto ile düşman geri gitmez!
Düşmanı durduracak kuvvet namlunun ucundadır". (Kuşdilli Leblebici Raşit (Yağcıoğlu) 16 Mayıs 1919 Balıkesir Okuma Yurdu)
Bir başka panoda;
"Yapılanlar yapılması şart olan vatan borcuydu. Kurtuluşa niçin Balıkesir'in rehber olduğu sualinin cevabı şudur: "Bünyesinin icabıdır". (Mehmet Vehbi)
Bir başkasında; "Ben son nefesime kalıncaya kadar dövüşeceğim. Fakat maksat şahsi şeref değil, ortak ve mukaddes bir gayedir". (Miralay Kazım (Özalp) Bey) Ve bir başkası; "Hiçbirimiz tefahure/övünmeye vesile aramadık, sadece vazifemizi yapmaya çalıştık". (Hasan Basri Çantay)
"Şu an bize Allah da bakıyor, Peygamber de. Dünyaya geldiğimiz gibi gideceğiz... Peygamberler bile ölmüştür, bizler de öleceğiz. Allah'ın huzuruna açık alınla, temiz yürekle çıkabilmek iyi niyetli ve cesur olmamız lazımdır.
Düşman bizi esaretine almak istiyor. Onun topu tüfeği varsa bizim de Allah'ımız var. Ben buraya sizinle birlikte can vermeye geldim. Haydi silahlarınız alın, gelin hep beraber, dinimizi, imanımızı, Müslümanlığımızı kurtaralım.
Yatağında karısını düşmana teslim etmek isteyen varsa kalsın... Türklüğünü, benliğini, namusunu-şerefini korumak isteyen benimle gelsin. Ben yalnız da kalsam düşman cenazemin üstünden geçmedikçe Bergama'ya giremeyecektir". (Yüzbaşı Kemal Bey, 10.06.1919 Bergama)
Her biri altın harflerle yazılmaya değer bu sözlerin yazılı olduğu levhalar müzenin duvarlarını süsleyerek sürer gider.
1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi'ni, siz birde, AB'ye girme uğruna istenen ve AB karasevdalıları tarafından harfiyyen yerine getirilen ön şartları bir mukayese edin.
Kurtuluş Savaşı yıllarının tıpatıp aynısını yaşan ülkemizin halini düşünün.
En modern silahlarıyla Çanakkale'yi geçemeyenlerin torunlarının, çantalarına koydukları bir milyar dolarlık çekle, Çanakkale'yi geçilmez yapanların torunlarıyla nasıl eğlendiklerini düşünün.
İşte ben bu satırları yazarken Prof. Dr. Ömer Aksu aynen şunu söylüyordu tekrar tekrar:
"Türkiye 1918 yıllarını yaşıyor."
Yanında olsam şunu sorardım;
İyi de bunu Muharrem Bayraktar'ın sunduğu Diyalog programına konuşmacı olarak katıldığınız zaman mı hatırlıyorsunuz?
Başka zamanlarda ne yapıyorsunuz?
Bu kavgayı her ortamda veren BTP ve onun Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin yanında olmanız gerekmez mi?
Yoksa birilerine sadece konuşma görevi mi verildi?
Hani reklamın kötüsü olmaz misali.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024