Son çeyrek asırdan beri Türkiye'nin tüm dikkati, 30 bin canına ve 100 milyarlarca dolarına mal olan PKK terörüne odaklandı. PKK işinin, üç-beş çapulcu işi olmadığını dünya biliyordu. Nitekim 1992'de Süleyman Demirel, Çekiç Güç'ün altından yılan çıktı, diyordu. Bugün "PKK terörü" tüm hararetiyle sürerken, aynen eski günler gibi şehitlerimizin cenazeleri omuzlarımızda yükselirken "sorun Kürt sorunudur" yaklaşımını sergileyen AKP'li aymazları ayıktırmaya çalışırcasına, önceki gün Elazığ Valisi açıkça "PKK'nin arkasında ABD var" diye haykırdı. Bu gerçek, yıllardan beri Ankara'dakiler tarafından bilinmesine rağmen; siyasi irade, PKK'ya karşı top çevirmekle yetindi. Bu süreçte askerimiz, polisimiz ve sivil vatan evlatları şehit düşmeye devam etti. Teröristbaşının, AB'ye uyum bahanesiyle çokyıldızlı İmralı ikametgahına konuşlandırılmasıyla, binlerce şehidin kanı yerde kaldı... Yürekleri dağlanan, yetim, öksüz ve dul kalan anaların, yavruların ve çiçeği burnunda duvaklı gelinlerin yaraları kanamaya devam ediyor.Ankara ise, yıllardan beri şehit aileleri karşısında sadece elini-avucunu ovuşturuyor; o ailelerin mahallesinden uzaklaşır uzaklaşmaz, dıştan gelme akıllarla aflar çıkartıyor. PKK'nin siyasallaşmasının önü açıldı, açılıyor.Terör durdu mu? Durmadı. Çünkü arkasındaki güç durmadı.Bölge, PKK'nın arkasındaki güçlerin işgali altında... Bölge, Türk askerini hedef alan ve dünyanın gözünde askerimizi madara etme manevrası yapan güçlerin denetiminde. PKK'yi besleyenler ve onlara lojistik destek sağlayanlar ile Ankara'nın stratejik ortaklığı sürdükçe, daha çok şehit vereceğiz, daha çok yuvalar yıkılacak demektir.Dikkatlerimiz ister istemez o noktaya yoğunlaştı ama Türkiye'deki terör sancısı sadece PKK değil ki...Vatan sathında, terörün birçok versiyonu yaygınlaştı.Hepsi can alıyor, hepsi vatandaşa korku salıyor, hepsi insanımızı yıldırıyor.Kapkaç, terörün bir versiyonu halinde... Hırsızlık, soygun, gasp, teröre dönüşmüş vaziyette... Ahlaksızlık ve fuhuş, terörü aratmıyor. Organ mafyası, çoluk-çocuk demeden adam kaçırıyor. Tinerci ve baliciler, her köşe başını kesmiş ağzı açık birer dev gibi duruyor. Trafik bir başka âlem...Taşradan, mezradan bahsetmiyorum; terör versiyonları metropolleri kuşatmış, başkentleri kıskıvrak sarmış.Ankara'nın siyasi zafiyeti sebebiyle ABD-AB destekli PKK terörü yine dörtköşe olmuş vaziyette; lakin Ankara'nın idari, kültürel, ekonomik, medyatik zaafiyetleri sebebiyle büyükşehirler başta olmak üzere her taraf terörün çeşitli versiyonlarıyla boğuşuyor.Büyükşehirlerin en müstesna mahallerindeki apartmanlar, terörün çeşitli versiyonları ve PKK terörünün hedefi haline gelmiş vaziyettedir. Güneydoğuda olduğu gibi düğmenin veya suyun başındaki birileri düğmeye basar ise Türkiye'nin başı çok ağırır beyler. Aklımızı başımıza devşirelim... Bu işlerin önü, sadece belediye otobüslerine birer tane polis yerleştirmekle alınmaz; her apartmana da mı polis yerleştireceksiniz... Görmüyor musunuz vahşetlere davetiye çıkartan yozlaşmaları, bileğlenmeleri, hınçlanmaları, seviyesizliği, kültürsüzlüğü..? Adalet mekanizmasındaki boşluklar, yargıya yönelik oluşan güvensizlikler, millete sırtını dayayacak dağ bırakmıyor beyler.Terör ve versiyonlarının elemanlarını cüretkâr kılıyor; Apo'yu sahpadan indirip çokyıldızlı İmralı'ya konuşlandıranların PKK ve yandaşlarını cüretkar kıldığı gibi... 30 bin canın karşılığında bile Apo'yu sehpadan indirenler, Türkiye'ye çok ağır bir maliyet yüklediler; bu AB'ci kafanın millete yüklediği Apo'yu affın faturasını henüz yeni ödemeye başladık... Aklımızı başımıza devşirelim.Milletimiz, yaşanan ekonomik darboğaza mı yansın; yoksa her köşe başına yerleşmiş çeşitli terör ve tedhiş elemanlarının can alan ve yürek yakan saldırılarına mı? Can, mal, namus ve akıl emniyeti kimin teminatı altında? Vatandaş, can, mal, namus ve akıl emniyetini doya doya ve gönül huzuruyla yaşayabiliyor mu? Evet, diyebilen biri varsa beri gelsin.Terör ve terör versiyonları geniş spektrumlu tedavi gerektiriyor... Ekonomideki iyileşmelerden polisiye tedbirlere, devletin iradeli tavrından yaygın ve örgün enformasyona kadar... AKP'nin madem ki böyle geniş çaplı bir hazırlığı yok; yapması gereken iş, bütün bu sahalarda projeleri ve modeli olan parti liderlerinin, sivil ve askeri erkanın aklından, ilminden, irfanından istifade ederek "milli bir akıl" oluşturmaktır.AB, IMF ve ABD'den alma akıllarla bu işler çözülmez.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019