logo
25 NİSAN 2024

Türk'çe düşün-ü-yorum

06.12.2016 00:00:00
Hadi bir çay veya kahve alalım kendimize! Biraz uzunca bir sohbete davetlimsiniz.
Günlük, -kimine göre uzun, kimine göre kısa- yazılarıma alışkın okuyucularımdan özürle bugün, aylardır, hatta yıllardır söylemeye niyetlenip fırsat bulamadığım hayati bir konuda fikrimi, detaylandırarak anlatmaya çalışacağım.
Kastım, -milliyetsiz milliyetçilerin cirit attığı- ülkem ve fikir dünyamda, canımı sıkanların canlarını sıkmaktır!
Lügat ve sözlüklere göre; "Mensûb olduğu milleti sevmek ve milletini her alanda geliştirerek yükseltmek, rahat ettirmek ülküsü" şeklinde tarif edilen milliyetçiliğe oldum-olası karşı çıkanlar var. Son yıllarda ise Türk Milliyetçiliğine karşı, özellikle Avrupa ve AB'ciler tarafından amansız bir saldırı var!
Bu konuyu önemsemek, gereken tedbiri almak, her Türk'ün olduğu gibi, kendisini Türk Vatandaşı sayan; "Ne mutlu Türk'ün diyene" diyen herkesin birinci ve aslî görevidir.
Canımızı çok acıtarak yaşadığımız ve son zamanlarda terk edilen "Açılım süreci"nde; tahrik edenle, tahrik edilene yer değiştirmek istediler!
Vatan bölünmesin, ezan dinmesin-bayrak inmesin, milli bütünlük zarar görmesin, devletimiz ilelebet sürsün diye bedel olarak verdiğimiz Şehit Mehmetçiklerin cenaze törenlerinde cemaat kalabalığından korkan gayr-ı milli siyasiler, bu gönüllü sessiz kalabalığı siyaseten istismar ederek o kalabalığa ve o cemaat üzerinden millete iftiralar ettiler!
Şehide görevini yapmak için toplanan kalabalığı ve o kalabalık üzerinden muhalefeti suçlayarak, Hükumeti ha-bire tehdit eden siyasallaşmış PKK'lılar ise küresel güç destekli şımarıklıklarına, tahriklerine devam ettiler!
Terörist leşlerini PKK paçavrasına sararak milli bütçeden maaş alan, milletvekili yeminine ihanet eden nankörlerin ve belediye başkanlarının katıldığı törenler yaptılar!
Emniyet güçleri; mesai ve silah arkadaşlarını, eşlerini, çocuklarını katledenlere yapılan törenleri; "Karışmayın!" emri ile içleri kan ağlayarak izlemek zorunda bırakıldılar!
Küresel sermayenin Türkiye ayağını temsilen sermayedar bir Kadın, ateşkesin sağlanması için ilk adımı atmayı PKK'dan rica edebildi!
Yetmedi!
"BOP Eş Başkanı olarak bizim de bölgede görevlerimiz var" diye kostaklanan Başbakanımıza rağmen; güpegündüz sokak ortasında askerlerimiz infaz edildi! Güpegündüz yol kesip kimlik kontrolü yapan PKK, askerlerimizi dağa kaldırabildi!
Başkent sokaklarında güpegündüz 75 metre kablo döşeyerek askerimize karşı bomba düzeneği kurabildi! Sınırlarımız içinde ikişerli-üçerli teröristlerle kocaman bir ordu uğraştırıldı!
Anadolu'nun göbeğinde Başbakanlık Korumalarının yolu kesilip şehit edilebildi!
Bölücülüğün her türlüsünün demokratik insan haklarından sayıldığı ülkemizde, Türk'ü, Atatürk'ü sevmeyi, Türk milliyetçiliği yapmayı, yalan-yanlış fetvalarla yasaklamaya çalıştılar!
Meslekleri Müslümanlık olan dinciler tarafından Emevi Baasçılığı, Ermeni-Kürt ırkçılığı, misyoner faaliyetler, demokratik insan haklarından sayıldı!
Ama Türk'ü, Atatürk'ü, Türkiye'yi sevmek, -ne hikmetse- hükumeti devirmek için yasal olmayan yollar diye tarif edildi! Feryad ü figanlar edildi!
Fıtraten Türk, fikren Türk Milletçisi bir Müslüman olarak Kur'an'ı, becerebildiğim kadarıyla defalarca taradım ve milliyetçiliği yasaklayan bir İlahi buyruk buyruk aradım, bulamadım. Çünkü yok!
Tespit edebildiğim, insanlığın farklı milletler olarak yaratıldığını söyleyen ayetleri sunacağım izninizle.  Bu işi asıl yapmaları gereken ulema geçinenlerden ise asla özür dilemeyeceğim!
Meselâ:
"...Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır dedik." (Bakara-36)
"Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için kiminizi kiminizden üstün kılan o'dur." (En'âm-165)
"Allah: Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme ve faydalanma vardır buyurdu." (A'raf-24)
"Dedi ki: Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan (cennetten) inin! Artık benden size hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz." (Tâ Hâ-123)
"O'nun en büyük delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler için dersler vardır." (Rûm-22)
"Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık." (Hucûrat-13)
"Rabbin dileseydi bütün insanları bir tek millet yapardı." (Hûd-118)
"Biz yalnız Nuh'un soyunu kalıcı kıldık." (Sâffât-77)
Bu ayetlerden insanlığın, farklı farklı yaratıldığını anlıyorsam, yanlış mı?
Milliyetçiliği, uyduruk dini söylemlerle haram kılmaya çalışan dincilere, "Allah katında makbul olan takvadır." diye milliyetçiliğe karşı çıkanlara; takvanın şahidi mi var, kim kimin takvasını ölçebilir? Diye niye sormayız?
Bu yetkiyi Hz. Peygamber(s.a.a.)'e bile vermeyen; "Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilakis Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir" (Kasas-56) uyarısını yapan Allah, takvada kimsenin şahitliğine izin verir mi? Bu uyduruk iddialar, Allah'a iftira değil midir?
Kur'an'da; ana-babaya, yakın akrabaya, komşuya, çevreye, ülkeye karşı sorumluluk yükleyen bir dînin, milleti sevmeyi yasaklaması mümkün müdür?
Şahsen, Miraç'ta Cebrail'in Peygamberimize (s.a.v.), "Allah'ın Süvarileri" diye tanıttığı, İslâma sancaktar yaratılmış milletimi sevmeye, milletimi dünyaya düzen verecek güce getirebilmek için mücâdeleye devâm edeceğim ve bu mücadelemde de Çalabım'dan yardım dileyeceğim.
Aklımızı aldılar!
Bir yanda, Genel Kurmay Başkanı, makamında yaveri tarafından tutsak ediliyor, diğer yanda; "Küresel gücüz!" diye böbürleniyoruz!
Bir yanda, Fırat Kalkanı adlı, sınır ötesi operasyonu; "Devlet terörü estiren zalim Esed'in hükümranlığına son vermek için biz oraya girdik..." diye tarif ediyoruz, öbür yanda iki Mehmetçiğimizin psikopat IŞİD tarafından esir edildiğini duyuyoruz!
"Küresel güç"lüğümüzün kapsamlı operasyon alanı, bu kadar mı? Yıllardır ABD ve AB'ye karşı Suriye'yi destekleyen Rusya, bu konuda ne der diye hiç düşünülmez mi?
"Anam bana kör dedi, gelene geçene vur dedi" çocuk oyunuyla devlet mi yönetilir?
Taşeron terör örgütü, sınırlarımız içinde ve her yerde kahpece saldırıyorken, ABD işgalindeki Irak'ın atanmış yönetimi PKK'lılara maaş bağlıyor!
Sınır-ötesinde PYD-PJD adını alan bölücülere maaş bağlayanın ABD olduğunu anlayamayan bir ferasetin; "Küresel gücüz!" söylemine kim inanır?
Bu kadar anarşiye-asayişsizliğe, bu kadar işsizliğe-aşsızlığa, bu kadar demokratik açılım-saçılıma rağmen hâlâ "Küresel gücüz!" diyebilen; İsrail'e; "One minute!", ABD ve AB'ye Birleşmiş Milletlerde; "Hayır!" diyebilen; One minute'den sonra, "Tavrım modoratöreydi!"; BM'deki hayırdan sonra, "ABD ile vizyon ortaklığımız var!" diyecek kadar da "Diklenmeden dik duran" demokrasi araçlı, diplomat bir Dünya Lideri'miz var! Üstüne bir de AKP Vuvuzelalarının dayanılmaz gürültüsü!...
Bugünün hainleri, dünün paralelleri, evvelsi günün yol arkadaşları Hizmet Grubunun Abant Platformu'nda verilen din dışı fetvalardan birinde; "Dindar asla devleti kutsallaştıramaz! Asla milliyetçilik yapamaz!"  demişlerdi!
Bu fetvanın etkisinde kalan nadanlar, nobranlar da dindarlık zannederek; "Ne mutlu insanım!" şeklindeki Haçlı üretimi bid'at bir sloganla; "Ne mutlu Türk'üm diyene" milli formülüne karşı çıkmışlardı güya!
Neyle, ne zaman uğraşacağını, mücadelede öncelik sıralamasını doğru yapamayan Türk Milliyetçileri de kader torbasında neyi yakalarsa onunla uğraşmaya devam ediyor!
Bu gün becerebildiğimce, "Dinde Milliyetçilik" kavramını sorgulamaya çalışacağım!
Yûnus Emre;
"Ete kemiğe büründüm
Yûnus diye göründüm" hükmünü vermeden;
"Sen kendini bilmezsin
Bu nice okumaktır?" diye sormuştu. Soru ve muhatabı bin yıldır değişmedi!
Yûnus döneminin kulaktan dolma sözlerle ahkâm kesenleri ile günümüz dinci ukalaları maalesef aynı!
"Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için kiminizi kiminizden üstün kılan o'dur" (En'âm-165) ayetini görüp insanlığın farklı yaratıldığını anlamayanlar aynı muhafazakârlar!
"Rabbin dileseydi bütün insanları bir tek millet yapardı" (Hûd-118) ayetinin bir hikmeti yok mudur Yahu?
Yusuf Has Hâcib; "İnsan değil, insanlık nâdirdir" demiş bin yıl önce!
"Ben, ilmin şehriyim Ali, kapısıdır" iltifâtlı Hz. İmam Ali (a.s.)'ın; "Aslını inkâr eden haramzadedir" hükmüne itirazın, akılla dolayısıyla İslâm'la bir alâkası olabilir mi?
"Ne mutlu insanım!" diyen zavallılara, insanlığın az bulunmasının da Allah'ın (c.c.) hikmetlerinden olduğunu hatırlatıp Firâvun, Ebu Cehîl, Yezîd, Hind, Vahşî, Ebu Süfyân, kendilerini tanrı ilan eden Roma imparatorları, Haçlı askerler-komutanlar, Kazıklı Voyvoda, Zalim Haccac v.b. de insandır, insandandır!
Dışkısını çare diye zavallılara yediren şeyhler, ensest ilişkileri entellik sayanlar, Irak'ı işgâl eden ve bir milyondan fazla Müslüman katliamından sonra yüz binlerce Müslüman kadına-kıza tecavüz eden, ABDullah Gül'ün alkışladığı, R. T. Erdoğan'ın dua ettiği ABD'nin demokrat askerleri de insandır, insandandır!
Kırk bin vatandaşın katili, bebek kurşunlayan, dağa çıkarttığı gencecik kızlardan hârem kuran Apo çukuru da insandır, insandandır ve "Ne mutlu insanım" diyenlerdendir!
Elbette yanlıştan örnek olmaz!
"Ne mutlu insanım" diye güya hümanizm yapanlar, maalesef bu insanlık yüz karalarına benzeterek kendilerine, insanlıklarına hakaret ediyorlar, farkında değiller!
Bizim benzemeye uğraştıklarımız ise insanlığın yüz aklarıdır.
İslâmiyet öncesi Kadim Atamız Oğuz Kağan, Kürşat, Bilge Kağan-Kültigin Kardaşlar, Alp Er Tunga v.b. yüz aklarımızdır. 
İki cihan serveri, Allah'ın tek "Habîb"i, güzel ahlâkı tamamlamakla görevli Hz. Peygamber(s.a.v.)'imiz, Hulefâ-i Râşidîn, Sultan Alp Arslan, Kılıç Arslan, Hace Ahmet Yesevî, Yunus Emre, Hünkâr Hacı Bektaş, Hacı Bayram Velî ve tamamı Allah(c.c.)'ın rızasına ermiş Müslüman ve Müslüman Türk Uluları bizim benzemeye uğraştıklarımızdır.
Elbette herkes fıtratına uyanı yapacak ve hesabını da Ulu Yaratan'a verecek...
Normalde yaratılışı gereği itin kurttan korkmasına şaşılmaz. Çünkü Allah iti, kurttan korkan karakterde yaratmıştır.
Hayvancılık yapanlar tarafından çok sevilen kurtçul itler de vardır! Bu itler, arkalarında çoban varsa üç-beş tanesi bir arada kurta saldırırlar! Bir kaçının bir arada kurt alt ettikleri de olur ve bu itlere özel bakılır!
Hayvanlar âleminden gereken dersi almak ferâset gereğidir, âlemi okumaktır! Kurttan korunmak için bazı it cinslerini karıştırıp kurda benzeyen, kurttan korkmayan it türleri elde etmek için yüzlerce yıldır uğraşılır ve bu kırma itlere de özel davranılır!
Hayvan genetiği ile yapılan bu oynamaları münevverler, dikkatle izler ve milletler tarihine bakarak, örnekleyerek düşünürler!
Tarihte insanlar, güçleri yetmeyen milletlerle başa çıkabilmek için çereler aramışlar. Bazen ortaya "Haçlı" denilen birliktelikler çıkmış! Ayrı milletlerden, ayrı dillerden, aynı dinin ayrı mezheplerinden milletler, ordularını birleştirip ve Müslümanlığı yok etmek için saldırmışlar!
Allah rızası için, İslâm'ı muhafaza ve mülkü müdafaa için bir Millet, defalarca bu Haçlı Birliği seferlerine karşı çıkmış!
Her seferinde bu derme-çatma Haçlı Birliği'ni târ ü mâr etmiş! Her seferinde geldikleri gibi gitmelerine rağmen, gelip perişan olmalarına rağmen Türk'ten korkan ama saldırmakta ısrarcı bu Türkçüllere Haçlı dünyâsı aşırı ihtirâm göstermiş!
Birlik olarak saldırmak 'Türkçüllüğü'nü dindarlık sayan Haçlıları, empati yaparak anlayabiliriz ama her gelişlerinde perişan olmalarına, târ ü mâr olmalarına rağmen yeni bir Haçlı Seferi'ne hazırlanmak için kaçarak geri çekilen Haçlıya yağ çeken, kapı köpekliğine hevesli zağarları anlamakta sıkıntı çekeriz!
Bu kırmalar, "İt korktuğu yere ürür!" gerçeğinden hareketle gelip geçene ürmekten başka bir şey beceremezler! Susmamacasına ürmeleriyle de ortalığı velveleye verir ve seslerine kurt çağırırlar!
Başarıyı maddî düşünen, maddî hesapladıkları ve kim fazla para verirse onun yanında olmayı akıllılık ve maharet sayan; dış destekli siyâsi oluşumlarda güç vehmeden ve av köpeği gibi hep eli tüfeklinin yanında duran bu ırkı kırıkların, soyları-nesepleri gibi fikirleri de renksizdir, belli değildir!
Aynı zamanda mahîr dolma kalemlerdir bunlar!
Hangi patron, ne renk mürekkep koyarsa o renk yazarlar!
Bu ara, yeşili seven patronlar fazla galiba!
Haznelerine yeşil mürekkep doldurulmuş ama daha önceki kırmızı mürekkep kalıntısı yıkanmadığı-yıkanamadığı için ne olduğu belli olmayan çürük bir renkle yazıyorlar!
Renkleri belli değil, dinleri belli değil, dilleri belli değil, üçer-beşer yıllık dönemlerle değişip geliştikleri için fikirleri de belli değil!
Daha dün; "Devlet için kurşun atan da, kurşun yiyen de şereflidir" diyenler bugün, "Bu öz-güven yoksunu dar milliyetçilik, Küçük Türkiye milliyetçiliği bilinçsiz öfkeleri, dar düşünceleri ve hesapsız eylemleri ile Sevres'le sınırlı daracık bir Türkiye'nin duvarlarını yükseltiyorlar" diyerek bir yerlere şirinlik taklaları atabiliyorlar!
Bazı dolma kalemler de; "Türkçeyi çok iyi kullanan Kürtçü(!)ler"den bahsediyorlar! Adam Kürtçü olarak ülke gelişmesine müthîş katkı sağlıyormuş ama dili Türkçeymiş!
Bu Türkçeyi iyi kullanan Kürtçüler(!); "Bağımsızlık karakterimdir" diyen bir Türk'ün, "Ya istiklâl, ya ölüm!" tercihi ile kurduğu devletini "halkçılık" adına bölüp-parçalamaya çalışıyorlar ama olsun, dilleri Türkçe'ymiş! Hay dillerini eşek arısı soksun!
Bakar mısınız Allah aşkına; adamlar Türkçe düşünüp, Türkçe konuşup, Türkçe yazıyor ve Türkiye'ye çok faydalı bir bölücülük yapıyorlarmış!
Bu iddiayı hiç utanmadan yapan, eli tüfeklinin yanında durmayı mahâret sayan yaratığın adının önünde Profesör diye de bir kariyer unvanı var! Hay unvanına tüküreyim!
Ayrıca ve çok önemli bir gerçek de; Kürtçe denilen hiçbir şive ve ağızda Kürt kelimesi yok, biliyor musunuz?
Kürt kelimesi ve adı, sadece Türkçede olan bir sıfat ve bunu söyleyen Türkçe konuşan hiçbir Kürtçü de yok! Kürtçü ama Kürt demiyor!
Allah rahmet eylesin Sakallı Celâl! "Bu kadar cehalet, ancak tahsîl ile mümkündür" diye öfkelendiğinde, senin de yakınlarında da kurtçul değil ama eli tüfekli avcının yanında duran, kuyruk dikip patisini kaldıran soyu kırıklardan mı vardı?
Boşa mı demişler; "İte vurma sinsidir, bu it te o itin cinsidir."
Dertli söyleğen, yükü ağır olan yüyrük olurmuş, bağışlayın...
Bu konuda günlerce konuşabilir, haftalarca yazabilirim ama yanlışlarını doğru taktiklerle pazarlayarak siyaseten kazananların hükümranlığında maalesef doğrularımızı yanlış taktiklerle perişan eden siyasilerle güya milliyetçilik yapılıyor!
Dünyanın gördüğü; Rus'un, Fransız'ın, Çinli'nin, Hindistanlı'nın, Güney Afrikalı'nın (BRICS Ülkelerinin) anladığı dinlediği, Milli Ekonomi Modeli'nin mucidi ve "Ben bu modeli milletim için yazdım" diyen yeri geldikçe de; "Türkoğlu Türk'üm" diye kükreyen Prof. Dr. Haydar Baş'ı görmezden-duymazdan-bilmezden gelen eyyamcı kurnazların arasındayız!
Olsun!
Biliyor ve inanıyoruz ki;
"TÜRK, TÜK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ" vesselâm...
Selam, sevgi, dua?
 
Mustafa Aslan / diğer yazıları
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
Kınalı kuzular dedelerinin yolunda yürüdü
"Dedeciğim ben geldim"
Atatürk'ün Anzak annelerine yazdığı mektup okundu
Anzak Koyu'nda Şafak Ayini
Polisin alkollü sürücü ile imtihanı
44. seferde üflemeyi başardı
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.