“Türkiye ne yaparsa kendine yapıyor” tezleri yine ispatlandı. Bildiğiniz gibi Türkiye ABD’nin dümen suyunda iş gördüğü için Tunus, Mısır ve Libya’da yaşananlara ortak oldu.
Bugün kızdığımız Fransa’nın İçişleri Bakanı “Bu bir Haçlı Savaşıdır” demesine rağmen Türkiye, batılı ülkelerle bu ortaklığı sürdürmeye devam etti.
Sıra Suriye’ye gelmişti.
Türkiye hükümet olarak bu konuda da hiç tereddüt yaşamdı.
Hemen ipleri koparttı Suriye’yle.
“Dostum, kardeşim Esad” ifadeleri bir anda yerini “zalim Beşar”a bıraktı.
Ama Suriye Libya değildi.
Libya’daki kaosun etkilerini o kadar fazla hissetmeyen Türkiye Suriye’ye karşı attığı Batı yanlısı adımların faturasını hemen ödemeye başladı.
Suriye sınır ticaretini durdurdu.
Sınır kapıları kapanınca başka güzergâhlar bulacaklarından emin olan AKP hükümeti yetkilileri ‘gerekirse denizden bile yol buluruz’ diyorlardı.
Kendilerini Sultan Mehmet sanıyor olmalıydılar.
Çok geçmeden gerçeği kabullendiler ve Irak’ın kapısını çaldılar. Öyle ya ABD’nin bir dediğini iki etmeyen Irak, ABD’nin her türlü işine koşan Türkiye’ye yardım edebilmek için elinden geleni yapardı.
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı Irak’ın AKP hükümetine cevabı ‘hayır’dı…
Hükümet, beklemediği bu cevap karşısında daha da afalladı.
ABD’nin kapısı çalındı.
Obama ipe un sermekle meşguldü.
AB’nin tarafına dönüldü, Fransa’yı alkışlamakla meşguldüler.
Beklemekten başka bir çare kalmamıştı.
Suriye’ye kaşı takındığı düşmanca tavır yüzünden bu ülke üzerinden yaptığı ticaret engellendiği için milyarlarca dolar ticari kayba uğrayan Türkiye’ye Barzani’den bir yardım teklifi geldi.
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Lideri Mesut Barzani, Irak yönetiminin veto ettiği iki yeni sınır kapısının, Türkiye ve Kuzey Irak yönetimi arasında yapılacak bir anlaşmayla açılmasını önerdi. Barzani “Bağdat yönetiminin devre dışı bırakılabileceğini de” söylemiş.
Ankara teklifi kabul ederse, Türkiye Irak sınırında iki yeni kapı açarken Bağdat yönetimini devre dışı bırakacak.
Irak merkezi yönetiminin uzun bir süredir Türkiye’ye yönelik sert açıklamalarının sebebinin de Türkiye’yi Barzani’nin kucağına oturtmak olduğu böylelikle anlaşıldı.
Ne demişler?
Kendim ettim kendim buldum…
Bugün kızdığımız Fransa’nın İçişleri Bakanı “Bu bir Haçlı Savaşıdır” demesine rağmen Türkiye, batılı ülkelerle bu ortaklığı sürdürmeye devam etti.
Sıra Suriye’ye gelmişti.
Türkiye hükümet olarak bu konuda da hiç tereddüt yaşamdı.
Hemen ipleri koparttı Suriye’yle.
“Dostum, kardeşim Esad” ifadeleri bir anda yerini “zalim Beşar”a bıraktı.
Ama Suriye Libya değildi.
Libya’daki kaosun etkilerini o kadar fazla hissetmeyen Türkiye Suriye’ye karşı attığı Batı yanlısı adımların faturasını hemen ödemeye başladı.
Suriye sınır ticaretini durdurdu.
Sınır kapıları kapanınca başka güzergâhlar bulacaklarından emin olan AKP hükümeti yetkilileri ‘gerekirse denizden bile yol buluruz’ diyorlardı.
Kendilerini Sultan Mehmet sanıyor olmalıydılar.
Çok geçmeden gerçeği kabullendiler ve Irak’ın kapısını çaldılar. Öyle ya ABD’nin bir dediğini iki etmeyen Irak, ABD’nin her türlü işine koşan Türkiye’ye yardım edebilmek için elinden geleni yapardı.
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı Irak’ın AKP hükümetine cevabı ‘hayır’dı…
Hükümet, beklemediği bu cevap karşısında daha da afalladı.
ABD’nin kapısı çalındı.
Obama ipe un sermekle meşguldü.
AB’nin tarafına dönüldü, Fransa’yı alkışlamakla meşguldüler.
Beklemekten başka bir çare kalmamıştı.
Suriye’ye kaşı takındığı düşmanca tavır yüzünden bu ülke üzerinden yaptığı ticaret engellendiği için milyarlarca dolar ticari kayba uğrayan Türkiye’ye Barzani’den bir yardım teklifi geldi.
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Lideri Mesut Barzani, Irak yönetiminin veto ettiği iki yeni sınır kapısının, Türkiye ve Kuzey Irak yönetimi arasında yapılacak bir anlaşmayla açılmasını önerdi. Barzani “Bağdat yönetiminin devre dışı bırakılabileceğini de” söylemiş.
Ankara teklifi kabul ederse, Türkiye Irak sınırında iki yeni kapı açarken Bağdat yönetimini devre dışı bırakacak.
Irak merkezi yönetiminin uzun bir süredir Türkiye’ye yönelik sert açıklamalarının sebebinin de Türkiye’yi Barzani’nin kucağına oturtmak olduğu böylelikle anlaşıldı.
Ne demişler?
Kendim ettim kendim buldum…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024