İngilizler, Türklerden bazı satılmış aileler bularak misyonerleri küçüklükten itibaren onların yanında bir Türk çocuğu gibi yetiştirmişler ve bunlardan bazıları cami imamlığı, medrese müderrisliği yapmışlar ve hatta Hariciye Nazırlığına kadar yükselebilmişlerdir. Bunlar arasında Bektaşi tarikatına girip post sahibi olanlar bulunmaktadır.Yarın: Fener Rum Patrikhanesinin misyonerlik çalışmaları
Fransız Elçisi Angelhard'ın aradaki dini engeli kaldırarak İslam toplumunu Hıristiyan toplumuna yaklaştırmak diye anladığı Tanzimat Fermanı ile bir takım misyonerler, Islahat Fermanı'nın verdiği izinden faydalanarak gayretlerini arttırmış, sokakta ve vapurlarda ve Müslümanlık aleyhine olan yazıları ve İncilleri Müslümanlara dağıtmaya başlamışlar ve birkaç Müslüman'ın Protestan olmalarını başarmışlardır. Bunlar İstanbul hanlarında vaaz ederek Müslümanlar aleyhinde açıklamalarda bulunup küfür ve saldırıda bulunacak derecede cüretlerini ileri götürmüşlerdir (Güngör,1999). Tanzimat Dönemi sadrazamı Mustafa Reşit Paşa, papa ile görüşmüş ve kendisinin Hıristiyan olduğu iddiaları öne sürülmüştür. Bilinen bir şey var ki onun döneminde misyonerlik faaliyetleri artmış misyonerler, İstanbul'da Fincancı Yokuşunda bir kilise kurmuşlardır. Bu kilisede çok sayıda insan Protestanlaştırılarak İslam dininden uzaklaştırılmıştır (Baş, 1996). 1710 yılında İngiliz Sömürgeler Bakanlığı, İstanbul'a ajan olarak gönderdiği casus Humpher'e bir kitap vermiş ve bu kitapta misyonerlerin ne yapması gerektiği şöyle anlatılmıştır (Baş, 1996):1- Sünni ve Şii Müslümanlar arasında birbirine karşı kötümserlik ve kuşku uyandırınız.2- Müslümanların cehaletini koruyun ve bilgi edinmelerini önleyin.3- Tembelliği teşvik edin ve çalışmalarını engelleyin. Cenneti rengarenk göstererek dünya için çalışmalarını, çaba sarf etmelerine mani olun. 4- İçki, kumar, fesat ve fuhşu yayın. Domuz eti kullanmayı teşvik edin. 5- Din bilginleri ile halk arasında karşılıklı saygı ve sevgiyi bozun. Bunu hiçbir İngiliz memuru unutmamalıdır. Bu yolda iki iş yapılmalı a) Din bilginlerine iftira etmek,b) Din bilginleri arasında sömürgeler bakanlığının memurlarını din alimi kisvesi altında yerleştirin. 6- Baba oğul arasına nifak sokarak, birbirleriyle çatışmalarını sağlayın. 7- Müslüman kadınların edepli giyinmelerine engel olun. Ajanlarımız gençleri gayri meşru ilişkilere teşvik etsin, Hıristiyan kadınlar çıplak giyinerek gezsinler ve böylece Müslüman kadınlar onları taklit edeceklerdir.8- Müslümanların elinde bulunan Kuran hakkında şüphe uyandırın. İçinde eksik veya fazla bulunan kuranlar basın. Kur'an'daki bazı ayetlerin değiştiğini ve Kur'an'ın eksik olduğunu iddia edin. Ne yazık ki bu inanç, misyonerlerce Anadolu Alevilerinin bazılarına benimsetilmiştir9-İslam ülkelerinde çok sayıda kilise açınız.10- İçki, kumar ve fuhşu öyle yaymalıyız ki genç nesil dinden tamamen uzaklaşsın. Devlet adamları, esnaf ve güçlü kişilerin peşine güzel Hıristiyan kadınlarını takmalıyız. Bu güzel yüzlü dilberleri onların toplantılarına sokmalı böylece siyasi ve dini güçlerini kaybetsinler, halk onlara kötü gözle baksın, haklarında kötü düşünsün, İslam dinine duydukları inanç azalsın.11- İslam ülkelerinin tarımlarını ve diğer gelir kaynaklarını ortadan kaldırmalıyız, 12- Halk arasında esrar ve diğer uyuşturucu madde alışkanlığını arttırmalıyız.13-Müslümanlarda ırkçı ve aşırı milliyetçi duyguları kamçılayın. Onların kendi dil ve kültürlerine sıkı sıkıya bağlı olmalarını engelleyin. Nitekim Almanların Türkiye'deki bazı Türkçü derneklerle Almanya'da faaliyet gösteren Kaplancı gibi dinsel grupları destekledikleri bilinmektedir. Yine Türkiye'de bazı tabelaların İngilizce yazıldığını biliyoruz. Bu da bir çeşit kültür misyonerliği olsa gerektir.Yabancı Okulların Misyonerlikle İlişkisiOsmanlı Devletinde Tanzimat döneminde 108'i Abdülhamit döneminde olmak üzere 392 yabancı okul açılmış ve bunlar yabancı dilde eğitim yapmışlardır (Akyüz, 1997).1914'te Osmanlı Devletinde 600'den fazla Fransız, 500 ABD ve İngiliz okulu, 200 İtalyan, 60 Rus, 25 Alman okulu vardı. Fransızların dinsel ve laik okulları bütün Anadolu'yu sarmış durumdaydı. O dönemde Müslüman ailelerin çocukları bu misyoner okullarından yetişti. Bunlar arasında Hıristiyanlığa dönenler oldu. Halk İzmir'e "Gavur İzmir" demeye başladı (Altındal,1994). Çünkü Osmanlıların son döneminde bugün olduğu gibi yabancılara bina ve toprak satışı serbest olduğu için İzmir'de Hıristiyan sayısı Müslüman sayısını geçmişti.Batılı devletler, Osmanlı ülkesinde açtıkları misyoner okulları vasıtasıyla Greyoryan mezhebinden olan Ermenileri Protestan mezhebine döndürmek için çalışmalar yapmışlardır. Bu konuda Osmanlı Ermenilerini eğiterek Hınçak ve Taşnak Örgütlerinin kurulmasını ve Osmanlı İmparatorluğu'na karşı isyan, baskın ve suikast yapmaları için maddi ve manevi olarak desteklemişlerdir (Özbay,2005). Şimdiki Ermeni sorununu yaratan bunlardır. Bugün hala bunun sıkıntısını çekiyoruz. Bu okullarda okuyan bazı öğrenciler Hıristiyan olmuşlardır. Bunun üzerine 1924 yılında 40'a yakın İtalyan ve Fransız okulu kapatılmıştır. Yine Bursa Amerikan Kız Koleji, Hıristiyanlık propagandası yapıldığı gerekçesi ile 1928 yılında bizzat Atatürk tarafından kapatılmıştır (Sezer,1994).Osmanlılar Yeniçeri Ocağına Hıristiyan çocuklarını alıyor, bunları eğitip Müslüman yaptıktan sonra tekrar Batı'ya atalarına karşı savaştırıyorlardı. İşte Batılılar da Misyonerlik faaliyetleri ile bağlantılı olan yabancı okullarla bu misyonu yerine getirmeye çalışmışlardır. Nitekim Ermeni taraftarı toplantının Boğaziçi Üniversitesi gibi yabancı dille eğitim yapan bir devlet kurumunda yapılmak istenmesi tesadüfi olmasa gerektir. Ayrıca bu toplantıya katılanların neredeyse tamamına yakını yabancı dille eğitim yapan misyoner okullarından yetişmişlerdir. Ayrıca Türkiye'nin Batılar tarafından 2000 ve 2001 yıllarında ekonomik krize sokulmasının öncesindeki 3 başbakanın (Yılmaz, Çiller, Ecevit) da yabancı okul (Alman Lisesi ve Robert Kolej) mezunu olması acaba rastlantısal mıdır? bilmiyorum. Ben kişisel olarak bu başbakanların kötü niyetli olabileceklerini düşünmüyorum fakat aldıkları yabancı eğitim ve kültür dolayısıyla en azından kafalarının karışık ve Türkiye'nin gerçeklerinden habersiz olabilecekleri aklıma geliyor.
Yarın: Fener Rum Patrikhanesinin misyonerlik çalışmaları
Prof.Dr.İbrahim Arslanoğlu
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.