Önce, geçmiş Ramazan Bayramınız mübarek olsun.
Rabbim, ulusça nice dini ve milli bayramlara kavuştursun.
Süleymaniye'de Bayram sabahını çokça dinledik de, Mekke'de Bayram sabahı pek kalem diline gelmedi.
En azından ben okumadım.
Bu biraz da sondan başlamak olacak ama olsun.
Allah nasip etti, başta muhterem Hocam Prof Dr. Haydar Baş ve diğer arkadaşlar, bu sene Kadir Gecesi'ni Medine'de idrak ettik, Bayram namazını da Mekke'de.
Tekrarının nasip olması dileğimle, milyonların iştirakiyle kılınan bayram namazına değinmek isterim.
Önce şunun altını çizelim, birkaç yıldır Ramazanın başlangıcı ve bayram ile ilgili kafa karıştırıcı şuuyat yok artık.
Tamamına yakın İslam alemi aynı günlerde idrak ediyor bu günleri.
Suud'da da Bayram Pazar günü idi, tıpkı ülkemizde olduğu gibi.
Gerek iklim olarak ve gerekse de işi ciddiye almak açısından o bölge hilali gözetlemek için daha müsait.
En azından Din İşleri Başkanı, kilise açmak, papazlarla iftar etme gibi bir meşgalesi yok.
Vahhabiliği yaymak hariç.
Yani bu konudaki bilgi, istenirse Arabistan'da daha sağlıklı elde edilebilir.
Bir hafta için neredeyse hilalin her anını gözetlemenin mümkün olduğu bir hava durumu vardı orada.
Bulutsuz ve berrak.
Bayrama dönersek.
Sabah namazını Harem-i Şerif'te kılmak için erken hareket etmediğiniz vakit, bayram namazını nerede kılacağınız hiç belli olmaz.
Harem-i Şerif'in kaç kilo metre uzağında yani.
Ne kadar erken hareket etseniz de, Kabe'ye yakın bir yerde sabah namazını kılmanız mümkün değil, hele de bayram namazını kılmanız hiç mümkün değil.
Yatsıdan sonra Harem-i Şerif'in içinde gecelemek hariç.
Yani yerler ta yatsı namazında rezerve edildi.
Çünkü milyonlarca insan Kabe'ye en yakın bir yerde bayram namazını kılmak için yarış halinde.
Sabaha yakın bir saatte hazır olun komutu geldi muhterem hocamdan.
Muhterem hocamdaki o bitmez tükenmez enerjiyi görünce bizim gibi yaşı biraz daha genç ama görüntü olarak 56 şavroleye dönmüşlere utanmak düşüyor.
Abdest alıp yollara düştüğümüz vakit hayli erken olmakla beraber bilenler bilir, ancak Hz. Peygamber (as)'ın evinin önünde yer bulabildik.
Hatta biraz da uzağına düştük.
Biz gelene kadar çoktan dolmuştu Harem'in dış avlusu.
Sabah namazını cemaatle kıldık.
İş bayram namazının ne zaman kılınacağını öğrenmeye geldi.
-"Affen ya ahı. Meta salatul iid/af edersiniz kardeşim, bayram namazı ne zaman?"
-"Sağe sabiğ, illa rubğ/yediye çeyrek kala."
Saat 6:45 oldu, bir hareket yok.
Aynı soru, cevap biraz farklı; saat 07:00'de.
Etrafa bakıyoruz, henüz aydınlanmamış.
İşrak vakti girmeden bayram namazı olur mu diye soruyoruz bir birimize.
Olmaması lazım.
İşrak vakti de nereden baksanız 07:00'ı geçiyor.
Mübarek namaz senede iki kere, olur bu tip aksaklıklar.
Saat 07:15 ve bayram namazı için start verildi.
Peki sabah namazından bayram namazına kadar ne yaptınız, ya da ne yapıyor cemaat?
Hiiiiiiç.
Biz "Yasin-i Şerif" okuduk.
Yanı başımızdaki Suudi arkadaşlarımız da; bayram sabahı "Yasin" okuyan bu uzaylılar da nereden çıktı diye garip garip baktılar bize.
Allah'tan biri çıkıp da: "Haram ya hac" demedi.
Ona da şükür.
Bayramın en belirgin sloganı olan "tekbir"e ne oldu?
Haksızlık etmeyelim Suudi arkadaşlara, tekbir getirildi.
Yalnız orada kanun hükmünde kararname varmış.
Bayram günü tekbir getirmek için önceden izin almak gerekiyormuş.
Bu konuda tek izinli görevli müezzin olduğu için bir tek o getirdi tekbirleri, üç milyona vekaleten.
Üç milyon da sağa sola bakındı.
Bir düşünün üç milyon insanın ağzını bıçak açmıyor.
Bir kişi:
"Allah-u Ekber, Allah-u Ekber, Allah-u Ekber.
Lailahe illellahu vellahu ekber.
Allah-u ekber ve lillahilhamd.
Alhamdu lillahi kesira..."
Üç milyon insana vekaleten bir kişi söylüyor bunu.
Sebep?
Haram.
Hz. Peygamber (as)'ın Mekke müşriklerine ilk daveti yaptığı Ebu Kubeys tepesinde Kral hazretlerinin görkemli malikanesi var.
İşte tam o malikanenin altında üç milyon insan bir anda Allah- ekber dese, malikanenin duvarları çatlar en azından.
İşte tam bu sırada nereden çıktığını anlamadığımız biri, Arapça cemaati, niye tekbir getirmiyorsunuz diye biraz azarlayıp, kalabalığı galeyana getirmek için biraz uğraştırdıysa da başarılı olamadı.
Kim bilir belki Usame'nin adamıdır diye derdest de edilmiş olabilir.
Ne yapsalar az.
Üç milyonu harama teşvik edene ne yapılsa az.
Ney sesini duyunca ağlamaya başlayan Ceylan o tabloyu görseydi kahrolurdu.
Bunun yanında Arap kardeşlerimizin çoluk çocuk, bayrama iştirakleri başka bir göz yaşartıcı tabloydu.
O bizde yok işte.
En güzel kıyafetleriyle Kabe'ye koşan
o çocukları görmeliydiniz.
Ve ellerde birinci kalite hurmaları cemaatle ikram etme yarışını da görmeliydiniz.
Mahşeri andıran o tabloyu da...
Rabbim, ulusça nice dini ve milli bayramlara kavuştursun.
Süleymaniye'de Bayram sabahını çokça dinledik de, Mekke'de Bayram sabahı pek kalem diline gelmedi.
En azından ben okumadım.
Bu biraz da sondan başlamak olacak ama olsun.
Allah nasip etti, başta muhterem Hocam Prof Dr. Haydar Baş ve diğer arkadaşlar, bu sene Kadir Gecesi'ni Medine'de idrak ettik, Bayram namazını da Mekke'de.
Tekrarının nasip olması dileğimle, milyonların iştirakiyle kılınan bayram namazına değinmek isterim.
Önce şunun altını çizelim, birkaç yıldır Ramazanın başlangıcı ve bayram ile ilgili kafa karıştırıcı şuuyat yok artık.
Tamamına yakın İslam alemi aynı günlerde idrak ediyor bu günleri.
Suud'da da Bayram Pazar günü idi, tıpkı ülkemizde olduğu gibi.
Gerek iklim olarak ve gerekse de işi ciddiye almak açısından o bölge hilali gözetlemek için daha müsait.
En azından Din İşleri Başkanı, kilise açmak, papazlarla iftar etme gibi bir meşgalesi yok.
Vahhabiliği yaymak hariç.
Yani bu konudaki bilgi, istenirse Arabistan'da daha sağlıklı elde edilebilir.
Bir hafta için neredeyse hilalin her anını gözetlemenin mümkün olduğu bir hava durumu vardı orada.
Bulutsuz ve berrak.
Bayrama dönersek.
Sabah namazını Harem-i Şerif'te kılmak için erken hareket etmediğiniz vakit, bayram namazını nerede kılacağınız hiç belli olmaz.
Harem-i Şerif'in kaç kilo metre uzağında yani.
Ne kadar erken hareket etseniz de, Kabe'ye yakın bir yerde sabah namazını kılmanız mümkün değil, hele de bayram namazını kılmanız hiç mümkün değil.
Yatsıdan sonra Harem-i Şerif'in içinde gecelemek hariç.
Yani yerler ta yatsı namazında rezerve edildi.
Çünkü milyonlarca insan Kabe'ye en yakın bir yerde bayram namazını kılmak için yarış halinde.
Sabaha yakın bir saatte hazır olun komutu geldi muhterem hocamdan.
Muhterem hocamdaki o bitmez tükenmez enerjiyi görünce bizim gibi yaşı biraz daha genç ama görüntü olarak 56 şavroleye dönmüşlere utanmak düşüyor.
Abdest alıp yollara düştüğümüz vakit hayli erken olmakla beraber bilenler bilir, ancak Hz. Peygamber (as)'ın evinin önünde yer bulabildik.
Hatta biraz da uzağına düştük.
Biz gelene kadar çoktan dolmuştu Harem'in dış avlusu.
Sabah namazını cemaatle kıldık.
İş bayram namazının ne zaman kılınacağını öğrenmeye geldi.
-"Affen ya ahı. Meta salatul iid/af edersiniz kardeşim, bayram namazı ne zaman?"
-"Sağe sabiğ, illa rubğ/yediye çeyrek kala."
Saat 6:45 oldu, bir hareket yok.
Aynı soru, cevap biraz farklı; saat 07:00'de.
Etrafa bakıyoruz, henüz aydınlanmamış.
İşrak vakti girmeden bayram namazı olur mu diye soruyoruz bir birimize.
Olmaması lazım.
İşrak vakti de nereden baksanız 07:00'ı geçiyor.
Mübarek namaz senede iki kere, olur bu tip aksaklıklar.
Saat 07:15 ve bayram namazı için start verildi.
Peki sabah namazından bayram namazına kadar ne yaptınız, ya da ne yapıyor cemaat?
Hiiiiiiç.
Biz "Yasin-i Şerif" okuduk.
Yanı başımızdaki Suudi arkadaşlarımız da; bayram sabahı "Yasin" okuyan bu uzaylılar da nereden çıktı diye garip garip baktılar bize.
Allah'tan biri çıkıp da: "Haram ya hac" demedi.
Ona da şükür.
Bayramın en belirgin sloganı olan "tekbir"e ne oldu?
Haksızlık etmeyelim Suudi arkadaşlara, tekbir getirildi.
Yalnız orada kanun hükmünde kararname varmış.
Bayram günü tekbir getirmek için önceden izin almak gerekiyormuş.
Bu konuda tek izinli görevli müezzin olduğu için bir tek o getirdi tekbirleri, üç milyona vekaleten.
Üç milyon da sağa sola bakındı.
Bir düşünün üç milyon insanın ağzını bıçak açmıyor.
Bir kişi:
"Allah-u Ekber, Allah-u Ekber, Allah-u Ekber.
Lailahe illellahu vellahu ekber.
Allah-u ekber ve lillahilhamd.
Alhamdu lillahi kesira..."
Üç milyon insana vekaleten bir kişi söylüyor bunu.
Sebep?
Haram.
Hz. Peygamber (as)'ın Mekke müşriklerine ilk daveti yaptığı Ebu Kubeys tepesinde Kral hazretlerinin görkemli malikanesi var.
İşte tam o malikanenin altında üç milyon insan bir anda Allah- ekber dese, malikanenin duvarları çatlar en azından.
İşte tam bu sırada nereden çıktığını anlamadığımız biri, Arapça cemaati, niye tekbir getirmiyorsunuz diye biraz azarlayıp, kalabalığı galeyana getirmek için biraz uğraştırdıysa da başarılı olamadı.
Kim bilir belki Usame'nin adamıdır diye derdest de edilmiş olabilir.
Ne yapsalar az.
Üç milyonu harama teşvik edene ne yapılsa az.
Ney sesini duyunca ağlamaya başlayan Ceylan o tabloyu görseydi kahrolurdu.
Bunun yanında Arap kardeşlerimizin çoluk çocuk, bayrama iştirakleri başka bir göz yaşartıcı tabloydu.
O bizde yok işte.
En güzel kıyafetleriyle Kabe'ye koşan
o çocukları görmeliydiniz.
Ve ellerde birinci kalite hurmaları cemaatle ikram etme yarışını da görmeliydiniz.
Mahşeri andıran o tabloyu da...
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024