Yapılan bir araştırmada Türkiye'de milliyetçiliğin yükselen bir değer olduğu ortaya konuldu. Aslında bu araştırma sonuçlarıyla karşılaşmadan önce de Türk milletinde bu hassasiyetin arttığını, tavizkar siyasilerin 180 derece değişmiş söylemleri de ele veriyordu.Dün Kıbrıs'ı yük olarak görüp ezber bozacağım diye taviz üstüne taviz verenler bugün ne oldu da birden bire "ayına yıldızına kurban olam" söylemlerine dönüverdi? İşte ne olduğunu bu araştırma ortaya koydu. Milletimiz milli değerleri konusunda daha duyarlı davranmaya başladı. Milletimizdeki bu farklılığı sezen siyasiler de her zaman olduğu gibi yine milleti aldatmanın yolarına aramaya başladılar ve bu senaryoyu "ayına yıldızına kurban olam" söylemiyle uygulamaya koydular.Aslında Türk milletinde yükselen bu milliyetçi duygulardan hem ayına yıldızına kurban olam yalanına sarılanlar hem de onları Atlantik ötesinden desteklerle iktidar koltuğuna oturtan odaklar, fazlasıyla rahatsız olmaktalar. Bu rahatsızlıktan dolayıdır ki, bu yükselişi kontrol edilebilir hale getirmek için hem hükümete milli söylemler kullandırtıyor, hem de sözde milliyetçi aslen mandacı liderleri ve partileri kullanıyorlar.Türk milletinde esen milliyetçilik rüzgârından rahatsız olanlar sadece Atlantik ötesinden icazetli siyasiler değil elbette. Bir takım kalemler de rahatsızlıklarını gizleyemiyor ve Türk toplumundaki bu milliyetçi duyguları bir hastalık olarak tanımlayacak kadar da adileşebiliyorlar.Bu mantık sahiplerine göre topraklarımızın yabancılara satılması, defalarca önümüze konulan parçalanmış Türkiye haritaları ve sinsi misyonerlik faaliyetleri gerçek değil birer paranoya. Dolayısıyla bu şeyleri inanan milletimiz de bu yazar takımına göre paranoyak oluveriyor.Bunlar, Türkiye 1923'ten bu yana hiç bu kadar tehdit altında olmadı diyen Genelkurmay Başkanına da mı Türk milletine yakıştırdıkları şeyi yakıştırıyorlar?Bu zihniyetteki yazarlara göre Türk milleti olmayan tehditleri varmış gibi algılayarak milliyetçi duygulara kapılıyor. Türkiye'ye yönelen tehditleri fark etmekle görevli olan asker de mi bir paranoya içerisinde? Biz cevap verelim.Ne Türk milleti, ne de onun evlatlarından oluşan Türk askeri herhangi bir paranoya içerisinde değildir. Onlar Türkiye'ye doğru yaklaşan tehditleri fark etmekte ve bu tehditlere karşı gardlarını almaktadırlar. Asıl hasta olan Türk milletinin fark ettiği tehlikeleri -fark etmeyen demeyeceğim- fark ettiği halde milletin gözünden kaçırmaya çalışan böylesi basın mensuplarıdır. Böyleleri her zaman olmuştur yine olacaktır. İzmir Yunan tarafından işgal edildiğinde İstanbul'un büyük gazeteleri bir satır bile yer vermemiş ve işgali insanlarımızın duymaması için ellerinden geleni yapmışlardı. Bunların asıl korktukları şey yükselen milliyetçiliğiyle Türk milleti kendine Atatürk gibi bir lider bulmasıdır. Türk milleti Atatürk önderliğinde milli mücadeleye başladığında Çorçil, "bu adamlar istiklâllerini kazanırlarsa yarın Kalküta'da (Kalküta Hindistan'ın Batı Bengal eyaleti'nin başkentidir) karşımıza çıkarlar" diyerek korkusunu dile getirmişti. Türk milleti üzerinde hesapları olanlar ve onların yerli piyonlarının korkuları da Çörçil'in yaşadığı aynı korkudur. Gelin korktuklarını bunlara yaşatalım. Kafasını IMF'ye nikâhlamamış, ABD ile gönül ilişkilerine girmemiş, Avrupa Birliği diye diye rüyalar görmeyen proje sahibi ve icazeti milletinden alan BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş gibi bir liderle bu milleti parçalama rüyaları görenler uykularından kâbusla uyanacaklardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024