Dünyada ve Türkiye'de uygulanan ekonomi sistemi (Neoliberalizm) üzerine, çok kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Kapitalizmin, dünya ekonomisini getirdiği yere kısaca bir bakalım:
Dünyanın borcu, 4 tane dünyanın parasal değerinden daha fazla. 296 trilyon dolar borcun dağılımına baktığımızda, devletlerin, bankaların, şirketlerin ve bireylerin, yani senin, benim borcumuzun olduğunu görürüz. Bu borcun alacaklısı ise, kapitalizmin matematiğini yazanlar. Yani finansa hükmeden birkaç aile. İnsanlar yarı aç, yarı çıplak çalışıyor, hiçbir reel emek ve üretim ortaya koymadan finansı kontrol eden efendiler kazanıyor.
Dünyada 2020 verilerine göre 270 milyon insan açlıktan ölümün eşiğinde yaşıyor. Her yıl ortalama 35 milyon insan açlıktan ölüyor. Dünyada 11 dakikada bir kadın öldürülüyor. Kapitalizmin, Neoliberalizmin dünyayı sürüklediği çıkmaz sokağın sonuna gelinmiştir.
Dünyada işlenen kadın cinayetlerine küçük bir not düşelim.
Kadın cinayetleri sorununun temelini, kadının evde ağır bir işçi gibi çalışıyor olmasına rağmen, emeğini yok gören Neoliberalizmdir.
Milli Ekonomi Modeli uygulanarak kadının ekonomik özgürlüğünü, "Ev Hanımı Maaşı" ve "Vatandaşlık Maaşı" ile sağlanabilir. Ancak o zaman kadın cinayetleri son bulur.
Türkiye'de uygulanan sistem de aynı olduğuna göre, aynı sistemle farklı sonuç beklemek hayal kurmaktan başka bir işe yaramaz. Kurduğun hayalin hiçbir manası ve gerçekliliği de yoktur.
Türkiye özeline bir göz atarsak, insanlar en temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, kredi kartlarına, banka kartlarına ve aldıkları tüketici kredi borçlarına saplanmış, gırtlağına kadar borç içerisinde olduğunu görürüz. Sadece tüketici ve konut kredileri toplamı 656 milyar lira.
Ocak 2021 itibarıyla bankaların kullandırdığı kredi toplamı 3 trilyon 700 milyar lira. Yani halkımızın bankalara olan borcu 3 trilyon 700 milyar lira.
Devletimizin çok ciddi iç ve dış borcu var. Her yıl cari açık veriyoruz. Devlet vergileri altında üretici eziliyor. Üretici kazanamadığı için memnun değil. Her şeyi ithal eder duruma geldik. Tüketici döviz kurları altında eziliyor. Devlet yüksek faizlerle borçlanabiliyor. Türkiye, yurt dışından döviz bazında yüzde 7,5 faiz oranıyla Eurobond ihraç ederek borç bulabiliyor.
İnsanlar en temel ihtiyaçlarını karşılamak, firmalar yatırım yapmak veya yaşamını sürdürebilmek için bankalara mahkûm bırakılmış durumda.
Ekim ayı itibariyle insanımız, 82 milyon 800 bin kredi kartı, 147 milyon 500 bin banka kartı, diğer kartlarla beraber toplam 284 milyon 600 bin kart kullanıyor.
Bu durum, piyasada olması gereken likidite darlığının, bireye yansımasının bir göstergesidir.
Tüm bu gerçeklere rağmen ekonomik sorunlarımızı hala, Faiz, Döviz, Borsa üçgeninde tartışıyor olmamız doğru değildir.
Sorunun kendisini oluşturan unsurlar arasından çözümü aramak ya çaresizliğimizden ya da çözümü öneren sistemin görünmesinden rahatsızlık duyduğumuzdandır.
Bu yaklaşımlardan vazgeçmeliyiz. Ülkemizin içine yuvarlandığı çukurdan çıkmamıza yardımcı olacak çözüme odaklanmalıyız.
- Zulme baş kaldırmak sistemle olur / 19.11.2023
- Hamaset mi, çözüm mü? / 16.11.2023
- Asıl hedef Türkiye! / 06.11.2023
- Sahi siz kimsiniz, Sayın Önkibar? / 08.05.2023
- Yeni Mesaj’la çeyrek asır / 01.12.2022
- İslam’ı yaşamak, Ehl-i Beyt’i anlamaktan geçer / 04.08.2022
- Gadir-i Hum bayramını anlamak / 18.07.2022
- Bermuda ekonomi üçgeninden kurtulmanın yolu / 02.12.2021
- Böyle bir şey olabilir mi, biz neyi tartışıyoruz? / 01.12.2021