Elinle yaptıkların yüzünden meydana gelen felaketlere şahit oldukça sakalını yolarcasına sıvazlıyorsun.
Sıvazlamak yetmez yolsan yeridir.
Dilinle söylediğin yalanlar, yalanların marifetiyle etrafına topladığın yılanlar sebebiyle, şimdi ülkenin ve coğrafyanın dört bir yanında, açlıktan, sefaletten, yersiz ve yurtsuzluktan, anasız ve babasızlıktan saçlarını yolanlara şahit oldukça sakalını yolarcasına sıvazlıyorsun.
Sıvazlamak yetmez yolsan yeridir.
Oy karşılığında aldığın kömürlerin, sadece senin sobanı değil, bütün bir İslam coğrafyasını ısıttığını, Anadolu coğrafyasını kan-ter içerisinde kaynattığını, nice taşları yerinden oynattığını ve nice yurtları-yuvaları tutuşturduğunu görünce, senin sobada yaktığın kömürlerin nice yürekleri yakıp kora çevirdiğine şahit olunca sakalını yolarcasına sıvazlıyorsun.
Sıvazlamak yetmez yolsan yeridir.
Yaklaşık bir seneden beri hemen her gün, ülkenin dört bir yanına gönderilen şehit tabutlarını, ailelerin yaşadıkları perişanlıkları, anaların, eşlerin ve çocukların feryad u figanlarını görünce numaralara yatarak; "değiştirin, bu manzaralara dayanamıyorum" derken bile sakalını yolarcasına sıvazlıyorsun.
Sıvazlamak yetmez yolsan yeridir.
Oy karşılığında alıp yaktığın üç-beş torba kömürün komşu-kardeş ülkelerde nice Müslümanların da canlarını yaktığını, nice ocakları söndürdüğünü, nicelerinin ülkelerinden kaçarken kurtlara-kuşlara ve denizlerde balıklara yem olduğunu görünce çaktırmadan sakalını yolarcasına sıvazlıyorsun.
Sıvazlamak yetmez yolsan yeridir.
Cennet vatanımızın, emin beldelerimizin Nahl suresinin 112. ayetinde tasvir edilen ülkeye benzetilmesine katkı sunanlardan olduğunu, böylesine bir uçuruma sürükleyenlerle beraber iş tuttuğunu, sormadan araştırmadan onları alkışladığını düşündükçe sakalını yolarcasına sıvazlıyorsun.
Sıvazlamak yetmez yolsan yeridir.
"Allah şöyle bir ülkeyi örnek verdi: Bu ülke güvenli, huzurlu idi; ona rızkı her yerden bol bol gelirdi. Sonra onlar, Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Allah da onlara yaptıklarından dolayı açlık sıkıntısını ve korkuyu tattırdı." (Nahl: 112).
Bundan sonra namazlarında, Fatiha'dan sonra şu ayetleri okumanı tavsiye ederiz, umulur ki uyanışına vesile olur:
"O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: "Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kuran'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor" der." (Furkan: 27-29).
"Yüzleri ateşte gâh bu yana, gâh öbür yana çevrileceği gün: "Ah! " derler, "ah ne olurdu! Keşke Allah'a itaat etseydik, keşke Peygambere itaat etseydik! Yine şöyle diyecekler: Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize uyduk da bizi yoldan saptırdılar. Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle rahmetinden mahrum et!" (Ahzab: 66-68).
"Kim Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur. Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan saptırırlar. Onlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar. Sonunda Bize gelince arkadaşına, 'Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar uzaklık olsaydı, sen ne kötü arkadaş imişsin!' der. Nedametin bugün size hiç faydası dokunmaz; zira haksızlık etmiştiniz, şimdi azabda ortaksınız." (Zuhruf: 36-39).
Sıvazlamak yetmez yolsan yeridir.
Dilinle söylediğin yalanlar, yalanların marifetiyle etrafına topladığın yılanlar sebebiyle, şimdi ülkenin ve coğrafyanın dört bir yanında, açlıktan, sefaletten, yersiz ve yurtsuzluktan, anasız ve babasızlıktan saçlarını yolanlara şahit oldukça sakalını yolarcasına sıvazlıyorsun.
Sıvazlamak yetmez yolsan yeridir.
Oy karşılığında aldığın kömürlerin, sadece senin sobanı değil, bütün bir İslam coğrafyasını ısıttığını, Anadolu coğrafyasını kan-ter içerisinde kaynattığını, nice taşları yerinden oynattığını ve nice yurtları-yuvaları tutuşturduğunu görünce, senin sobada yaktığın kömürlerin nice yürekleri yakıp kora çevirdiğine şahit olunca sakalını yolarcasına sıvazlıyorsun.
Sıvazlamak yetmez yolsan yeridir.
Yaklaşık bir seneden beri hemen her gün, ülkenin dört bir yanına gönderilen şehit tabutlarını, ailelerin yaşadıkları perişanlıkları, anaların, eşlerin ve çocukların feryad u figanlarını görünce numaralara yatarak; "değiştirin, bu manzaralara dayanamıyorum" derken bile sakalını yolarcasına sıvazlıyorsun.
Sıvazlamak yetmez yolsan yeridir.
Oy karşılığında alıp yaktığın üç-beş torba kömürün komşu-kardeş ülkelerde nice Müslümanların da canlarını yaktığını, nice ocakları söndürdüğünü, nicelerinin ülkelerinden kaçarken kurtlara-kuşlara ve denizlerde balıklara yem olduğunu görünce çaktırmadan sakalını yolarcasına sıvazlıyorsun.
Sıvazlamak yetmez yolsan yeridir.
Cennet vatanımızın, emin beldelerimizin Nahl suresinin 112. ayetinde tasvir edilen ülkeye benzetilmesine katkı sunanlardan olduğunu, böylesine bir uçuruma sürükleyenlerle beraber iş tuttuğunu, sormadan araştırmadan onları alkışladığını düşündükçe sakalını yolarcasına sıvazlıyorsun.
Sıvazlamak yetmez yolsan yeridir.
"Allah şöyle bir ülkeyi örnek verdi: Bu ülke güvenli, huzurlu idi; ona rızkı her yerden bol bol gelirdi. Sonra onlar, Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Allah da onlara yaptıklarından dolayı açlık sıkıntısını ve korkuyu tattırdı." (Nahl: 112).
Bundan sonra namazlarında, Fatiha'dan sonra şu ayetleri okumanı tavsiye ederiz, umulur ki uyanışına vesile olur:
"O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: "Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kuran'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor" der." (Furkan: 27-29).
"Yüzleri ateşte gâh bu yana, gâh öbür yana çevrileceği gün: "Ah! " derler, "ah ne olurdu! Keşke Allah'a itaat etseydik, keşke Peygambere itaat etseydik! Yine şöyle diyecekler: Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize uyduk da bizi yoldan saptırdılar. Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle rahmetinden mahrum et!" (Ahzab: 66-68).
"Kim Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur. Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan saptırırlar. Onlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar. Sonunda Bize gelince arkadaşına, 'Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar uzaklık olsaydı, sen ne kötü arkadaş imişsin!' der. Nedametin bugün size hiç faydası dokunmaz; zira haksızlık etmiştiniz, şimdi azabda ortaksınız." (Zuhruf: 36-39).
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Kutsalları kullanarak malı götürdüler / 08.05.2024
- Dağıtım şebekesi dağılmış vaziyette / 07.05.2024
- Adını siz koyun / 06.05.2024
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Dağıtım şebekesi dağılmış vaziyette / 07.05.2024
- Adını siz koyun / 06.05.2024
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024