BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, 2011 yılının hakikaten zor geçeceğini belirterek, "İçinde bulunduğumuz siyasi şartlar bize bunu böyle gösteriyor. Ama her zorluğun arkasında mutlaka bir kolaylık vardır" dedi
RECEP BAHAR - İSTANBUL
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Cumartesi gecesi Trabzon'da gerçekleştirilen Ekoanaliz programında yaptığı konuşmada, 2011 yılının zor geçeceğini kaydetti. BTP Genel Başkanı, "Yeni yılımız öyle görülüyor ki, hakikaten zor geçecek. İçinde bulunduğumuz siyasi şartlar bize bunu böyle gösteriyor. Ama her zorluğun arkasında mutlaka bir kolaylık vardır. İnancımız budur, yeter ki samimi olalım" dedi.
Batı bizi kabul etmez
Türk milletinin asla Batı tarafından kabul edilmeyeceğinin altını çizen Prof. Dr. Baş, şu önemli tespitlerde bulundu: "Her milletin kendi medeniyeti, siyaseti ve örfü vardır. Bunların tamamı bazı temeller üzerine oturur. Batı medeniyetinin de, Şark - İslam medeniyetinin de üzerine oturduğu temeller vardır. Siz ne kadar Batılı olamaya çalışırsanız çalışın, sizi yetiştiren o doneler sizin medeniyetinizin üzerine geliştiği için asla o dünyanın insanı olamazsınız. Batılıların bizi kabul etmesi hiç mümkün değildir. Avrupalılar bizi kabul edecek diye siyaset yapıyorsak; bunu ilim adamları olarak destekliyorsak, size çok net söylüyorum, ne bu ilim adamının ilimden haberi var, ne de bu siyasetçinin siyasetten haberi var. Bunlar zir cahiller. Ama diyeceksiniz ki, bunlar koskocaman profesörler. Profesör ama cahil adamlar! Bu bir gerçek. Niye? Çünkü Batı dünyası bütün kurallarını teslis akidesi üzerine bina etmiştir. Bir çocuğun yemesinden içmesine, hatta tuvalet ihtiyacını gidermesine kadar. Evinden çıkıp okuluna veya işyerine gitmesine kadar... İlaveten annesi ve babası ile arasındaki ve toplumla şahsi arasındaki hukuku, dünyaya bakışı tamamen teslis akidesi üzerine bina edilen bir medeniyet, bir kültürün sonucudur. Sen bir Müslüman Türk olarak o dünyada ne kadar kalırsan kal, bu temel akideyi değiştirmedikten sonra asla onlardan olamazsın. 'Oldum' desen de seni kabul etmezler. Zaten olduğun zaman bu kimliğinden anlaşılır. Bakarsın yüzüne dersin ki, 'bu bizden değil'. Ya da yüzüne bakarsın, dersin ki 'bu bizden', yıllarca orada kaldı ama değişmedi. Bizim dünyamızın insanının düşünce tarzı, ahlak anlayışı ve medeniyeti tevhid akidesi üzerine bina edilmiştir."
Siyasiler çizgi dışına çıktı
Türkiye'de bazı siyasilerin çizgi dışına çıktığını belirten Prof. Dr. Baş, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Peki bazı siyasiler ne yaptı? Bazı siyasiler de İslam adına yola çıktı. Siyasi mantalite ve tezlerini İslam üzerine bina ettiklerini iddia ettikleri halde, neticede gördük ki bunların isimleri Müslüman ama temellerinde tevhid diye birşey yok. Ne var? Teslis var. Temelinde tevhid akidesinin olduğu bir kültür hayatında, sen kalkıp da teslisi tevhide hakim kılamazsın. Ama diyeceksinişz ki, 'camiden çıktıkları yok'. Hadi oradan! Senin gönlün satıldı, imanın gitti. 'Onun Allah'ı ile benimki bir' diyerek, 'hepten çizgiden çıktı'lar. Kuran ayetleri enteresandır. Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Her kim bana İslam'dan gayri bir din ile gelirse, asla onun dini kabul etmem." Kalkıyorsun bu ayetin hükmünü ayaklar altına alacak bir uygulamanın, bir hayat tarzının kapılarını açıyorsun! Adam hürriyet adına bir açılım getiriyor. Git senin hürriyetini istemiyorum. Bu bir milletin geleceğini Avrupa Birliği'nin pazarlığına devretme olayıdır. Bunu iyi görelim. Bu yönden milletimizi ayıktırmak hepimizin görevidir. Bunu yaptık, geleceğimizi kurtarırız. Bunu yapmazsak, ne neslimizi ne de nefsimizi kurtarmamaız mümkün değilidir. Şimdi idam sehpasına çekilme aşamasındayız. Tavsiye ediyorum. Kendi köklerinize inin ve kendinizi iyi tanıyın. Kendi medeniyetimizi iyi tanıyalım, kendimizle barışalım. Bir akşam Sayın Cindoruk'u dinliyorum. "ABD'yi kabul etmiyorum" dedi. Nedir bu yahu senelerdir ABD'siz olmaz diye bize dayatıyorlar. Onların gözünde Cindoruk birşey değil. Cindoruk'un dediği tevhid akidesinden fışkırıyor."
Hiçbirşey bizi yolumuzdan döndüremezBTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, siyasilerin tezlerini ve görüşlerini kaynak göstermeden aldığını dile getirerek, şunları kaydetti: "Siyasiler bizi çalıyor, kaynak göstermiyor. Şimdi ilim adamları da başladı bizi çalmaya. Onlar da kaynak göstermiyor. Ey millet, sen hakemsin, niye bunlara cevap vermiyorsun. Bu vazife sizin. Siz böyle yaparsanız, beni de harcarsınız. Benim harcanmam -yanlış anlamayın- sıradan bir insanın harcanmasına benzemez. Bunun faturasını vallahi de billahi de hem maneviyatta, hem de maddiyatta ödersiniz. Niye? Biz kendimizi bu miletin değerlerine adadık, bu yolda yalınkılıç gidiyoruz. Hiçbirşey bizi yolumuzdan döndüremez. Bu da bizim kendi irademizle olan şeyler değildir."Kurumlarımıza sahip çıkalımTevhid akidemizle, geleceğimizle, coğrafyamızla oynandığına işaret eden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, şu önemli uyarılarda bulundu: "Bir milletin şu kurumları olmadan asla olamaz: Aile, devlet, ordu kurumu ile adalet mekanizması ve din. Bunlar var, millet var; bunlar yok, millet yok. Alırsın koyarsın bir ahıra, başka bir düdük çalarsın öbür ahıra koyarsın. Bütün bunları korumak ve kollamak hepimizin görevidir. Ben bunları korumaya çalıştıkça, birileri Haydar Hoca derin devletin adamı iftirasını atıyor. Dahası Haydar Hoca ordunun adamı diyorlar. Keşke olsak yahu! Bizimle olanın akibeti bu mu olurdu? Ülkeye sahip çıkacaksınız. Bunu yaparsak, herşeyimiz berkemal olacak. İnşallah sıkıntılardan, belalardan kurtulacağız."
RECEP BAHAR - İSTANBUL
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Cumartesi gecesi Trabzon'da gerçekleştirilen Ekoanaliz programında yaptığı konuşmada, 2011 yılının zor geçeceğini kaydetti. BTP Genel Başkanı, "Yeni yılımız öyle görülüyor ki, hakikaten zor geçecek. İçinde bulunduğumuz siyasi şartlar bize bunu böyle gösteriyor. Ama her zorluğun arkasında mutlaka bir kolaylık vardır. İnancımız budur, yeter ki samimi olalım" dedi.
Batı bizi kabul etmez
Türk milletinin asla Batı tarafından kabul edilmeyeceğinin altını çizen Prof. Dr. Baş, şu önemli tespitlerde bulundu: "Her milletin kendi medeniyeti, siyaseti ve örfü vardır. Bunların tamamı bazı temeller üzerine oturur. Batı medeniyetinin de, Şark - İslam medeniyetinin de üzerine oturduğu temeller vardır. Siz ne kadar Batılı olamaya çalışırsanız çalışın, sizi yetiştiren o doneler sizin medeniyetinizin üzerine geliştiği için asla o dünyanın insanı olamazsınız. Batılıların bizi kabul etmesi hiç mümkün değildir. Avrupalılar bizi kabul edecek diye siyaset yapıyorsak; bunu ilim adamları olarak destekliyorsak, size çok net söylüyorum, ne bu ilim adamının ilimden haberi var, ne de bu siyasetçinin siyasetten haberi var. Bunlar zir cahiller. Ama diyeceksiniz ki, bunlar koskocaman profesörler. Profesör ama cahil adamlar! Bu bir gerçek. Niye? Çünkü Batı dünyası bütün kurallarını teslis akidesi üzerine bina etmiştir. Bir çocuğun yemesinden içmesine, hatta tuvalet ihtiyacını gidermesine kadar. Evinden çıkıp okuluna veya işyerine gitmesine kadar... İlaveten annesi ve babası ile arasındaki ve toplumla şahsi arasındaki hukuku, dünyaya bakışı tamamen teslis akidesi üzerine bina edilen bir medeniyet, bir kültürün sonucudur. Sen bir Müslüman Türk olarak o dünyada ne kadar kalırsan kal, bu temel akideyi değiştirmedikten sonra asla onlardan olamazsın. 'Oldum' desen de seni kabul etmezler. Zaten olduğun zaman bu kimliğinden anlaşılır. Bakarsın yüzüne dersin ki, 'bu bizden değil'. Ya da yüzüne bakarsın, dersin ki 'bu bizden', yıllarca orada kaldı ama değişmedi. Bizim dünyamızın insanının düşünce tarzı, ahlak anlayışı ve medeniyeti tevhid akidesi üzerine bina edilmiştir."
Siyasiler çizgi dışına çıktı
Türkiye'de bazı siyasilerin çizgi dışına çıktığını belirten Prof. Dr. Baş, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Peki bazı siyasiler ne yaptı? Bazı siyasiler de İslam adına yola çıktı. Siyasi mantalite ve tezlerini İslam üzerine bina ettiklerini iddia ettikleri halde, neticede gördük ki bunların isimleri Müslüman ama temellerinde tevhid diye birşey yok. Ne var? Teslis var. Temelinde tevhid akidesinin olduğu bir kültür hayatında, sen kalkıp da teslisi tevhide hakim kılamazsın. Ama diyeceksinişz ki, 'camiden çıktıkları yok'. Hadi oradan! Senin gönlün satıldı, imanın gitti. 'Onun Allah'ı ile benimki bir' diyerek, 'hepten çizgiden çıktı'lar. Kuran ayetleri enteresandır. Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Her kim bana İslam'dan gayri bir din ile gelirse, asla onun dini kabul etmem." Kalkıyorsun bu ayetin hükmünü ayaklar altına alacak bir uygulamanın, bir hayat tarzının kapılarını açıyorsun! Adam hürriyet adına bir açılım getiriyor. Git senin hürriyetini istemiyorum. Bu bir milletin geleceğini Avrupa Birliği'nin pazarlığına devretme olayıdır. Bunu iyi görelim. Bu yönden milletimizi ayıktırmak hepimizin görevidir. Bunu yaptık, geleceğimizi kurtarırız. Bunu yapmazsak, ne neslimizi ne de nefsimizi kurtarmamaız mümkün değilidir. Şimdi idam sehpasına çekilme aşamasındayız. Tavsiye ediyorum. Kendi köklerinize inin ve kendinizi iyi tanıyın. Kendi medeniyetimizi iyi tanıyalım, kendimizle barışalım. Bir akşam Sayın Cindoruk'u dinliyorum. "ABD'yi kabul etmiyorum" dedi. Nedir bu yahu senelerdir ABD'siz olmaz diye bize dayatıyorlar. Onların gözünde Cindoruk birşey değil. Cindoruk'un dediği tevhid akidesinden fışkırıyor."
Hiçbirşey bizi yolumuzdan döndüremezBTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, siyasilerin tezlerini ve görüşlerini kaynak göstermeden aldığını dile getirerek, şunları kaydetti: "Siyasiler bizi çalıyor, kaynak göstermiyor. Şimdi ilim adamları da başladı bizi çalmaya. Onlar da kaynak göstermiyor. Ey millet, sen hakemsin, niye bunlara cevap vermiyorsun. Bu vazife sizin. Siz böyle yaparsanız, beni de harcarsınız. Benim harcanmam -yanlış anlamayın- sıradan bir insanın harcanmasına benzemez. Bunun faturasını vallahi de billahi de hem maneviyatta, hem de maddiyatta ödersiniz. Niye? Biz kendimizi bu miletin değerlerine adadık, bu yolda yalınkılıç gidiyoruz. Hiçbirşey bizi yolumuzdan döndüremez. Bu da bizim kendi irademizle olan şeyler değildir."Kurumlarımıza sahip çıkalımTevhid akidemizle, geleceğimizle, coğrafyamızla oynandığına işaret eden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, şu önemli uyarılarda bulundu: "Bir milletin şu kurumları olmadan asla olamaz: Aile, devlet, ordu kurumu ile adalet mekanizması ve din. Bunlar var, millet var; bunlar yok, millet yok. Alırsın koyarsın bir ahıra, başka bir düdük çalarsın öbür ahıra koyarsın. Bütün bunları korumak ve kollamak hepimizin görevidir. Ben bunları korumaya çalıştıkça, birileri Haydar Hoca derin devletin adamı iftirasını atıyor. Dahası Haydar Hoca ordunun adamı diyorlar. Keşke olsak yahu! Bizimle olanın akibeti bu mu olurdu? Ülkeye sahip çıkacaksınız. Bunu yaparsak, herşeyimiz berkemal olacak. İnşallah sıkıntılardan, belalardan kurtulacağız."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.