Tarihi bir gün yaşadık. Antalya’ya 150 kilometre mesafede Toroslar’ın tepesinde, bulutların içinde bir yerleşim merkezi Elmalı İlçesi’ne bağlı Tekke köyden bahsediyorum. 6.Uluslararası Ehl-i Beyt Sempozyumu’na ev sahipliği yapan mekân. İtiraf etmeliyim, daha programın yeri belli olana kadar benim yabancısı olduğum bir mekân burası. Antalya denince hep aklıma deniz ve güneş gelirdi. Aman Allah’ım nasıl da milletin dikkatinden kaçırmışlar. Meğer burada Anadolu’nun yurt edilmesinde ve Anadolu sakinlerinin Müslüman ve Türk olmasındaki sırlar saklıymış. Peşinen ifade edeyim sağ olun, var olun Haydar Baş hocam, bizi köklerimizle yeniden buluşturduğunuz için.
Gittik ve gördük, bir haftadan beri programı bekleyen Ehl-i Beyt sevdalıları vardı Tekke köyde. Dedeler vardı, babalar vardı Ehl-i Beyt sevdalısı halk vardı. Yurdun dört bir tarafından gelmiş olduklarını; Haydar Baş hocamızı dinlemek ve tarihe tanıklık yapmak için beklediklerini gördük.
Protokol konuşmasında önemli tespitlerin altı çizildi. Alevi Bektaşi dedeler önemli bir hatırlatma yaptılar. Biz Müslümanız diye haykırdılar. Bu ifade, Avrupa Birliği raporlarında ülkemizde azınlık gruplar sayılırken Alevilerde İslam’ın dışında bir din gibiymiş gibi gösterildiği için önem arz ediyor. İşgalci güçler, ülkemizi ayakta tutan sırrı keşfetmiş olmalı ki öncelikle dini bütünlüğümüzü ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Bir başka konuşmacı ise Arife nineydi. Bu satırların okuyucuları, Ehl-i Beyt aşığı bu nineyi çok iyi tanırlar. O ilerlemiş yaşın rağmen söz konusu Ehl-i Beyt olunca 15 yaşındaki insanın ruh haline bürünen bir kutlu kişidir. Haydar Baş hocamızın ifadesiyle, Ehl-i Beytin kokusunu üzerinde taşıyan bir gönül insanıdır. Hacıbektaş’taki evinden canlı yayınla programa bağlanan nine bakınız nasıl tarihi bir itirafta bulunuyor. “Gönlümüzdeki Ehl-i Beyt sırrı hocamızın kalbinde aşk olarak tecelli etti. Haydar hocamız yaşadığı bu aşkı yurt içi ve yurt dışına yaydı. Böylece kuzeye, güneye, batıya ve doğuya doğru Ehl-i Beyt sevgisi genişledi”
Yurt dışından gelen Caferi ilim adamları düne kadar ayrıydık ama bugün biz bir ve beraberiz dediler.
Bir Sünni olarak, Alevi ve Bektaşilerle uzun zamandan beri görüşemeyen dargın kardeşlerin buluşması gibi bir hal yaşadığımızı da bizzat müşahede ettim.
Hocamızın yaptığı işi, bir Alevi Bektaşi yapmaya kalksaydı, bu konuda bu kadar başarılı olması da mümkün değildi. Sünni gelenekten gelen bir zat olarak yaşadığı Ehl-i Beyt yoluna ve sevgisine duyulan ihtiyacı tespit etmiş olacak ki, gerek kaleme aldığı Ehl-i Beyt külliyatı ile kültür hayatımıza kazandırdı, gerekse Ehl-i Beyt sempozyumları ile halk kitleleri ile doğrudan buluşarak bu aşkı ve sevdayı canlı olarak insanlara yaşattı. Düşünebiliyor musunuz, kışın gününde Torosların zirvesinde bulutlara el değdirecek kadar yükseklerde kurulan çadırı binlerde insan hınca hınç dolacak ve neredeyse nefeslerini tutacak kadar pürdikkat Ehl-i Beyti anacaklar. Yetmedi ekranları başında izleyen milyonlar gözyaşı içinde madden ve manen istifade edecek bir gönül ve akıl ziyafeti yaşayacaklar. Bunlar sıradan işler değildir. Dün nasıl Horasandan gelen alperenlerin üzerlerinde Ehl-i Beyt eli ve nefesi nasılsa bugün de yaşananlar bu emsaldir.
Oyunlar bozuluyor
Dikkat edilirse, Ortadoğu’da bütün gelişmeler ve tezgâhlar bir Şii Sünni savaşı çıkartmaya yöneliktir. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) olsun, Arap baharı olsun her fırsatta bu kesimler birbiriyle çatıştırılmaya çalışılıyor. Ehl-i Beyt sempozyumlarında gördüklerimiz ve öğrendiklerimizle baktığımızda yaşananların bir dizi film olduğunu görüyoruz. Meğer bu oyun senaryosu önceden belirlenmiş ve değişik ortamlarda çekilen bir dizi film haline getirilmiş. Ve artık final bölümüne doğru gidiliyor. Çok şükür ki artık oyun bozulmuştur. Artık olaylar soğukkanlılıkla izlenmelidir. Tezgâhlara gelinmemelidir. Hangi kesimden gelirse gelsin ayrılığa hizmet edenlerin gaflet içinde olduğu veya bir görevli olduğu çok iyi bilinmeli ve ona göre tedbir alınmalıdır.
Tekrar tekrar bilinmesi gereken Türk kimliğinin, Ehl-i Beytin mayası ile yoğrulduğudur. Ehl-i Beytin merkez olduğu insanların ve kurumların Ehl-i Beyte hizmet ettikleri kadar işgal projelerinin bozulacağı bilinmelidir.
Gittik ve gördük, bir haftadan beri programı bekleyen Ehl-i Beyt sevdalıları vardı Tekke köyde. Dedeler vardı, babalar vardı Ehl-i Beyt sevdalısı halk vardı. Yurdun dört bir tarafından gelmiş olduklarını; Haydar Baş hocamızı dinlemek ve tarihe tanıklık yapmak için beklediklerini gördük.
Protokol konuşmasında önemli tespitlerin altı çizildi. Alevi Bektaşi dedeler önemli bir hatırlatma yaptılar. Biz Müslümanız diye haykırdılar. Bu ifade, Avrupa Birliği raporlarında ülkemizde azınlık gruplar sayılırken Alevilerde İslam’ın dışında bir din gibiymiş gibi gösterildiği için önem arz ediyor. İşgalci güçler, ülkemizi ayakta tutan sırrı keşfetmiş olmalı ki öncelikle dini bütünlüğümüzü ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Bir başka konuşmacı ise Arife nineydi. Bu satırların okuyucuları, Ehl-i Beyt aşığı bu nineyi çok iyi tanırlar. O ilerlemiş yaşın rağmen söz konusu Ehl-i Beyt olunca 15 yaşındaki insanın ruh haline bürünen bir kutlu kişidir. Haydar Baş hocamızın ifadesiyle, Ehl-i Beytin kokusunu üzerinde taşıyan bir gönül insanıdır. Hacıbektaş’taki evinden canlı yayınla programa bağlanan nine bakınız nasıl tarihi bir itirafta bulunuyor. “Gönlümüzdeki Ehl-i Beyt sırrı hocamızın kalbinde aşk olarak tecelli etti. Haydar hocamız yaşadığı bu aşkı yurt içi ve yurt dışına yaydı. Böylece kuzeye, güneye, batıya ve doğuya doğru Ehl-i Beyt sevgisi genişledi”
Yurt dışından gelen Caferi ilim adamları düne kadar ayrıydık ama bugün biz bir ve beraberiz dediler.
Bir Sünni olarak, Alevi ve Bektaşilerle uzun zamandan beri görüşemeyen dargın kardeşlerin buluşması gibi bir hal yaşadığımızı da bizzat müşahede ettim.
Hocamızın yaptığı işi, bir Alevi Bektaşi yapmaya kalksaydı, bu konuda bu kadar başarılı olması da mümkün değildi. Sünni gelenekten gelen bir zat olarak yaşadığı Ehl-i Beyt yoluna ve sevgisine duyulan ihtiyacı tespit etmiş olacak ki, gerek kaleme aldığı Ehl-i Beyt külliyatı ile kültür hayatımıza kazandırdı, gerekse Ehl-i Beyt sempozyumları ile halk kitleleri ile doğrudan buluşarak bu aşkı ve sevdayı canlı olarak insanlara yaşattı. Düşünebiliyor musunuz, kışın gününde Torosların zirvesinde bulutlara el değdirecek kadar yükseklerde kurulan çadırı binlerde insan hınca hınç dolacak ve neredeyse nefeslerini tutacak kadar pürdikkat Ehl-i Beyti anacaklar. Yetmedi ekranları başında izleyen milyonlar gözyaşı içinde madden ve manen istifade edecek bir gönül ve akıl ziyafeti yaşayacaklar. Bunlar sıradan işler değildir. Dün nasıl Horasandan gelen alperenlerin üzerlerinde Ehl-i Beyt eli ve nefesi nasılsa bugün de yaşananlar bu emsaldir.
Oyunlar bozuluyor
Dikkat edilirse, Ortadoğu’da bütün gelişmeler ve tezgâhlar bir Şii Sünni savaşı çıkartmaya yöneliktir. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) olsun, Arap baharı olsun her fırsatta bu kesimler birbiriyle çatıştırılmaya çalışılıyor. Ehl-i Beyt sempozyumlarında gördüklerimiz ve öğrendiklerimizle baktığımızda yaşananların bir dizi film olduğunu görüyoruz. Meğer bu oyun senaryosu önceden belirlenmiş ve değişik ortamlarda çekilen bir dizi film haline getirilmiş. Ve artık final bölümüne doğru gidiliyor. Çok şükür ki artık oyun bozulmuştur. Artık olaylar soğukkanlılıkla izlenmelidir. Tezgâhlara gelinmemelidir. Hangi kesimden gelirse gelsin ayrılığa hizmet edenlerin gaflet içinde olduğu veya bir görevli olduğu çok iyi bilinmeli ve ona göre tedbir alınmalıdır.
Tekrar tekrar bilinmesi gereken Türk kimliğinin, Ehl-i Beytin mayası ile yoğrulduğudur. Ehl-i Beytin merkez olduğu insanların ve kurumların Ehl-i Beyte hizmet ettikleri kadar işgal projelerinin bozulacağı bilinmelidir.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Geçmişten geleceğe 23 Nisan: Millî bayramlar ve kimlik inşası / 24.04.2024
- Haydar Baş ve Türkiye'nin dönüşüm yolculuğu / 20.04.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Haydar Baş ve Türkiye'nin dönüşüm yolculuğu / 20.04.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024