Geçtiğimiz hafta sonu İcmal gençliği tarafından İstanbul da düzenlenen “İman ve Aşk Ocağı Ehl-i Beyt Gecesi” çok mükemmel bir atmosferde gerçekleşti. Tarihe geçecek bu geceye tanıklık edecekler arasında bulunmuş olmaktan dolayı kendimi nasipli ve mutlu hissediyorum.
İnsanoğlunun hayat çizgisinde böyle mutlu anların bulunması gerçekten de mutluluk ve gurur duyulacak konulardır.
İcmal gençliğinin tertiplediği bu gecenin önemini anlayabilmek için insanımızın ve gençliğimizin içinde bulunduğu atmosferi çok iyi tahlil etmek gerekmektedir.
Asrımızda insanımızın ve özellikle de gençliğimizin kimlik bunalımı yaşadığı, aidiyet duygusunu kaybettiği bir zaman dilimini yaşadığını görmekteyiz.
Ama şu da bilinen bir hakikat ki geleceğe umutla bakmak isteyen toplumların, liderlerin beklediği ve özlediği bir gençlik vardır. Çünkü gençliği olmayan milletlerin geleceklerinin de olmadığı tarihi bir gerçektir.
Prof. Dr. Haydar Baş, kendi varlığını Hak ve hakikate, vatan ve millete adadığı günden itibaren hayalinde beslediği, beklediği ve özlediği bir gençlikten bahsetmiştir. O, bütün davranışlarında olduğu gibi hiçbir işi hayalinde bekletmemiş, hiçbir işi sadece iddiada bırakmamış, ispatını da gerçekleştirmek için gayret ortaya koymuş, özlediği ve beklediği gençliği yetiştirmek için elinden gelen hiçbir gayreti esirgememiştir. Bir genç gördüğü zaman hep heyecanlanmış, karşılaştığı her gençte aradığını bulabilmenin gayretini sarf etmiştir.
Lise yıllarımda onu ilk tanıdığımdan bu yana gençlik üzerindeki hayalinden, beklentisinden asla vaz geçmemiş, toplumda birçok kimselerin geleceğinden ve gençliğinden umut kestiği zamanlarda bile o asla gençlikten vaz geçmemiştir.
Seneler önce beklediği ve özlediği gençliği bizlere “Gençliğe Mesaj” adlı şiirinde tarif etmişti:
“Gel ey zamandan üstün makamları aşan genç
Cennet senin mekânın, Hak yolunda koşan genç.
Büyük tarih dirilsin senin varlık ülkende,
Kaybolsun gitsin zaman ebediyyen gölgende.
Zaman, mekân seninle hakikate gömülsün,
Tarihine sahip çık, ağlayan yüzler gülsün.
Yokluğa mâhkum etti Allah seni Zatında,
Ezelî ahidleşme yapmıştı ya katında!
Hak dâvânın içinde tâ ezelden berisin,
Yokluk senin gönlünde köpük köpük erisin.
Bütün insanlık sende medeniyeti bulur,
Sendeki asalete insanlık ortak olur.
Aşk sende, sabır sende, kâmil kul olmak için,
Ölüm sana vuslattır, Hakk’a kavuşmak için.
Ölüm sende dirildi, ölümsüz oldu ölüm,
Bütün çirkin tablolar kayboldu bölüm bölüm.
Haydi gel yeter artık, cihana can veren genç,
Işık sana sevdalı, hakikate eren genç.
Deden Fatih misali, nakşın tarihe ışık,
Gözler hep seni bekler, gönüller sana âşık.
Yavuz sen, Süleyman sen, Genç Osman’sın ulusun,
Mevlana, Yunus gibi hakikatle dolusun.
Gel ey kara sevdalı genç, hep seni özlüyorum,
Sevdan beni diriltsin, yolunu gözlüyorum.
Sen şehit doğuracak duvak altında gelin,
Yıkılmış harabeyi kaldırsın güçlü elin.
Sen ey genç, özlediğim, beklediğim emelsin,
Bu çökük harabeyi yükseltecek tek elsin.
Sen, ezel anasından doğdun ölmemek için,
Tecellilere ermek, maddeyi delmek için.
Ebediyet yolcusu, nasıl sığarsın kaba?
Sen insanlığa örnek en mükemmel bir baba.
Ezelî ayrılıktan sâdık gönlün kanasın,
Peygamberin müjdesi mübarek bir anasın.
Ayağını öpecek cennetlik olmak için,
Bir tarih dirilecek seni doğurmak için”.
İnsanoğlunun hayat çizgisinde böyle mutlu anların bulunması gerçekten de mutluluk ve gurur duyulacak konulardır.
İcmal gençliğinin tertiplediği bu gecenin önemini anlayabilmek için insanımızın ve gençliğimizin içinde bulunduğu atmosferi çok iyi tahlil etmek gerekmektedir.
Asrımızda insanımızın ve özellikle de gençliğimizin kimlik bunalımı yaşadığı, aidiyet duygusunu kaybettiği bir zaman dilimini yaşadığını görmekteyiz.
Ama şu da bilinen bir hakikat ki geleceğe umutla bakmak isteyen toplumların, liderlerin beklediği ve özlediği bir gençlik vardır. Çünkü gençliği olmayan milletlerin geleceklerinin de olmadığı tarihi bir gerçektir.
Prof. Dr. Haydar Baş, kendi varlığını Hak ve hakikate, vatan ve millete adadığı günden itibaren hayalinde beslediği, beklediği ve özlediği bir gençlikten bahsetmiştir. O, bütün davranışlarında olduğu gibi hiçbir işi hayalinde bekletmemiş, hiçbir işi sadece iddiada bırakmamış, ispatını da gerçekleştirmek için gayret ortaya koymuş, özlediği ve beklediği gençliği yetiştirmek için elinden gelen hiçbir gayreti esirgememiştir. Bir genç gördüğü zaman hep heyecanlanmış, karşılaştığı her gençte aradığını bulabilmenin gayretini sarf etmiştir.
Lise yıllarımda onu ilk tanıdığımdan bu yana gençlik üzerindeki hayalinden, beklentisinden asla vaz geçmemiş, toplumda birçok kimselerin geleceğinden ve gençliğinden umut kestiği zamanlarda bile o asla gençlikten vaz geçmemiştir.
Seneler önce beklediği ve özlediği gençliği bizlere “Gençliğe Mesaj” adlı şiirinde tarif etmişti:
“Gel ey zamandan üstün makamları aşan genç
Cennet senin mekânın, Hak yolunda koşan genç.
Büyük tarih dirilsin senin varlık ülkende,
Kaybolsun gitsin zaman ebediyyen gölgende.
Zaman, mekân seninle hakikate gömülsün,
Tarihine sahip çık, ağlayan yüzler gülsün.
Yokluğa mâhkum etti Allah seni Zatında,
Ezelî ahidleşme yapmıştı ya katında!
Hak dâvânın içinde tâ ezelden berisin,
Yokluk senin gönlünde köpük köpük erisin.
Bütün insanlık sende medeniyeti bulur,
Sendeki asalete insanlık ortak olur.
Aşk sende, sabır sende, kâmil kul olmak için,
Ölüm sana vuslattır, Hakk’a kavuşmak için.
Ölüm sende dirildi, ölümsüz oldu ölüm,
Bütün çirkin tablolar kayboldu bölüm bölüm.
Haydi gel yeter artık, cihana can veren genç,
Işık sana sevdalı, hakikate eren genç.
Deden Fatih misali, nakşın tarihe ışık,
Gözler hep seni bekler, gönüller sana âşık.
Yavuz sen, Süleyman sen, Genç Osman’sın ulusun,
Mevlana, Yunus gibi hakikatle dolusun.
Gel ey kara sevdalı genç, hep seni özlüyorum,
Sevdan beni diriltsin, yolunu gözlüyorum.
Sen şehit doğuracak duvak altında gelin,
Yıkılmış harabeyi kaldırsın güçlü elin.
Sen ey genç, özlediğim, beklediğim emelsin,
Bu çökük harabeyi yükseltecek tek elsin.
Sen, ezel anasından doğdun ölmemek için,
Tecellilere ermek, maddeyi delmek için.
Ebediyet yolcusu, nasıl sığarsın kaba?
Sen insanlığa örnek en mükemmel bir baba.
Ezelî ayrılıktan sâdık gönlün kanasın,
Peygamberin müjdesi mübarek bir anasın.
Ayağını öpecek cennetlik olmak için,
Bir tarih dirilecek seni doğurmak için”.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Gazze’de çocuklar açken tok yatan insanlık / 23.05.2025
- Şüphelilerden kaçınan dinini ve kendini korur / 22.05.2025
- Atatürk’ü anmak ve anlamak hepimizin vazifesi olmalıdır / 21.05.2025
- Yalan yere "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin / 20.05.2025
- Atatürk’ün Samsun’a çıktığı ruha o kadar muhtacız ki… / 19.05.2025
- Kürt kardeşlerim oyuna gelmeyin! / 18.05.2025
- Yalan dünya için değer mi bunlar? / 17.05.2025
- Terörsüz Türkiye projesi bir deccal oyunu olmasın? / 16.05.2025
- Suça giden yollar kesilmeden suç bitmez / 15.05.2025
- Kanunsuzluk ve şiddet neden artıyor? / 14.05.2025
- Şüphelilerden kaçınan dinini ve kendini korur / 22.05.2025
- Atatürk’ü anmak ve anlamak hepimizin vazifesi olmalıdır / 21.05.2025
- Yalan yere "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin / 20.05.2025
- Atatürk’ün Samsun’a çıktığı ruha o kadar muhtacız ki… / 19.05.2025
- Kürt kardeşlerim oyuna gelmeyin! / 18.05.2025
- Yalan dünya için değer mi bunlar? / 17.05.2025
- Terörsüz Türkiye projesi bir deccal oyunu olmasın? / 16.05.2025
- Suça giden yollar kesilmeden suç bitmez / 15.05.2025
- Kanunsuzluk ve şiddet neden artıyor? / 14.05.2025