AB şimdilik etnik konuları -ermeni meselesini, patriğin ekümeniklik durumunu, Heybeliada Papaz Okulunu, Kürt sorununu- ortaya atmakta olduğu dayatmalarla yetinmektedir. Gelecekte daha neleri isteyecekler onları hep birlikte göreceğiz. Dikkat edilirse Türkiye'de kendi taraftarları hariç kimseye ve hiçbir kuruma önem vermemektedirler. Son Orhan Pamuk olayında alenen bunlar görüldü. Kendileri ırkçılığa varan milliyetçilik göstermelerine rağmen Türkiye'deki en ufak bir milliyetçi düşüncelere şiddetle karşı çıkmaya çalışmaktadırlar. Kısacası Türkiye'yi istedikleri şekilde müstemleke gibi kullanmak ve her dediklerini yaptırmak istemektedirler. Bunlara mani olan kimseleri ise koyu milliyetçilikle suçlamaktadırlar. Türkiye'de hala Ermenilerin toplu katliamlarda öldürdükleri insanların mezarlarından kemikler çıkarıldığı halde, içte ve dışta bazı kimseler hala, onun tam tersini iddia ederek Ermeni soykırımından bahsetmektedirler. Bunun yanında Türkiye'nin Ermeni soykırımını tanımasını, tazminat ödemesi ve özür dilemesini istenmektedir. Hatta bu istek dayatma şeklinde ortaya atılmaktadır. Bunun bu şekilde yapılmasını da AB'ye girmek için elzem olduğunu söylen ve tavsiye edenler de var. Ermeni soykırımı yanında bir de Kürt-Türk politikasını ortaya atanlar büyük çapta ısrarlı görülmektedir. Bin yıldan fazla hiçbir ayırım yapmadan yaşayan bu topluluğu şimdi birbirinden bölmek istemektedirler. Aramızdan-bağrımızdan onları koparmak istemektedirler. Ortada böyle bir sorun yokken Türkiye'yi parçalamak için devamlı olarak uğraşıp durmaktadırlar. Aramızdan bazı kimseler de onlara şirin görülmek için bu sözde sorunları devamlı olarak kaşıyor ve canlı tutmaya uğraşıyorlar. Buna karşı gelmek ve aksini söyleyenlere de aşırı milliyetçi demektedirler. Kıbrıs meselesini ikide bir ortaya koymaktadırlar. Kıbrıs'ın böyle olmasında Rum Kesimi'nin uzlaşmak istememesi en büyük neden olmuştur. Aslında bunda en büyük suç yine AB'nindir. AB Kıbrıs Rum Kesimi'ni uzlaşma yapmadan tüm pürüzleriyle birlikte kabul etti. Son müzakerelerde Birleşmiş Milletlerin planını referandumda kabul etmediler. Şimdi ise onların suçunu bize yüklemeye çalışmaktadırlar. Aklı evvel bazı yazarlar da tüm bu durumdan KKTC'yi ve Türkiye'yi sorumlu tutmaya çalışıyorlar. Üstelik Kıbrıs'ta kesinlikte taviz verilmemesi gerekir. Çünkü Kıbrıs Doğu Akdenize engelsiz tek çıkışımız sayılmaktadır. O da elden giderse Türkiye tam bir Yunan ve AB çemberi içine alınacaktır! Bunu devamlı olara Sayın Rauf Denktaş hatta gözleri yaşararak ve yalvararak bizde anlatmaya çalışmaktadır. Ama anlayan kim!
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006