Amerikan yönetimi, savaş suçluları gibi dünyayı ilgilendiren kişilerin yargılanabileceği Uluslararası Ceza Mahkemesi kurulmasına karşı çıkacak. Bir önceki ABD Başkanı Bill Clinton da kuşkuyla baktığı bu anlaşmayı imzalamakla birlikte onaylanmayacağından emin olduğu için Kongre'ye sevketmemişti. Bush yönetiminin Uluslararası Ceza Mahkemesine katılmama kararının da aynı gerekçelere dayandırılacağına zaten kesin gözüyle bakılmaktaydı.
Anna önem verse de
BM Genel Sekreteri Kofi Annan Washington yönetiminin atacağı adımları önceden kestirdiği için son bir hamleyle Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin ne kadar önemli olduğunu dile getirmişti. Annan, "Savaş suçu, soykırım ve insanlığa karşı suç işleyenlerin adalatten kaçamayacaklarını" dile getiriyordu.
Yine de kurulacak
Soykırım, savaş suçu, işkence ve toplu tecavüz suçlarıyla ilgili davaların görüleceği Dünya Adalet Divanı, ABD katılmasa da önümüzdeki yıl çalışmalırına başlayacak. Kuruluş anlaşması çoktan hazırlanmış ve yeterli sayıda devlet tarafından imzalandığı için hukkuki geçerlilik kazanmıştı.
ABD kendi 'soysuzlarını' korumanın peşinde
Amerikan yönetimi şimdi ikili anlaşmalar yoluyla Amerikan vatandaşlarını uluslararası mahkemeye sevketmeme garantisi almaya çalışacak. Amerikalılar savaş suçlarının merkezi bir kurumun yetkisine verilmesini çeşitli nedenlerden reddediyorlar. En çok yabancı ülkelerdeki Amerikan askeri personelinin keyfi gerekçelerle mahkemeye verilmesinden, Amerikan Anayasası'nın tanıdığı savunmma imkanlarından mahrum Amerikalıların yurt dışında sudan bahanelerle yargılanmasından endişe ediyorlar. Washington yönetimi aynı zamanda uluslararası mahkemeyi red etmelerinin savaş suçlarını hafife almak anlamına gelmediğini, tam aksine kitle katliamlarını önlemek ve savaş suçlularını yargılatmak için her zaman olduğu gibi bundan böyle de ön safta yer alacağını duyuruyor. Ancak Beyaz Saray'ın eski savaş suçlarını izleme dairesi başkanı David Scheffer, uluslararası işbirliğinden çekilmesinin ABD'nin liderlik rolüne gölge düşüreceğini söylüyor. Schheffer, yüz yılı aşkın bir süredir uluslararası ceza hukukuyla insan hakları standartlarının yerleşmesine öncülük eden ABD'nin trajik bir karar aldığından söz ediyor. Bush yönetimi bu kararının bütün dünyada eleştirileceğini bildiği için yurt dışı temsilciliklerini, 'kararın haklı gerekçelere dayandığını' bulundukları ülkelere anlatmakla görevlendirdi.
ABD hep kendini koruyor
Washington uluslararası anlaşmalara sırt çevirdiği için daha önce de şimşekleri üzerine çekmişti. Dünya iklimini koruma amacıyla hazırlanan Kyoto Protokolü ABD'nin olumsuz tutumu yüzünden etkisini kaybetmiş, ABD ile Rusya arasındaki antibalistik silahları sınırlandırma anlaşması da Washington tarafından feshedilmişti.
Anna önem verse de
BM Genel Sekreteri Kofi Annan Washington yönetiminin atacağı adımları önceden kestirdiği için son bir hamleyle Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin ne kadar önemli olduğunu dile getirmişti. Annan, "Savaş suçu, soykırım ve insanlığa karşı suç işleyenlerin adalatten kaçamayacaklarını" dile getiriyordu.
Yine de kurulacak
Soykırım, savaş suçu, işkence ve toplu tecavüz suçlarıyla ilgili davaların görüleceği Dünya Adalet Divanı, ABD katılmasa da önümüzdeki yıl çalışmalırına başlayacak. Kuruluş anlaşması çoktan hazırlanmış ve yeterli sayıda devlet tarafından imzalandığı için hukkuki geçerlilik kazanmıştı.
ABD kendi 'soysuzlarını' korumanın peşinde
Amerikan yönetimi şimdi ikili anlaşmalar yoluyla Amerikan vatandaşlarını uluslararası mahkemeye sevketmeme garantisi almaya çalışacak. Amerikalılar savaş suçlarının merkezi bir kurumun yetkisine verilmesini çeşitli nedenlerden reddediyorlar. En çok yabancı ülkelerdeki Amerikan askeri personelinin keyfi gerekçelerle mahkemeye verilmesinden, Amerikan Anayasası'nın tanıdığı savunmma imkanlarından mahrum Amerikalıların yurt dışında sudan bahanelerle yargılanmasından endişe ediyorlar. Washington yönetimi aynı zamanda uluslararası mahkemeyi red etmelerinin savaş suçlarını hafife almak anlamına gelmediğini, tam aksine kitle katliamlarını önlemek ve savaş suçlularını yargılatmak için her zaman olduğu gibi bundan böyle de ön safta yer alacağını duyuruyor. Ancak Beyaz Saray'ın eski savaş suçlarını izleme dairesi başkanı David Scheffer, uluslararası işbirliğinden çekilmesinin ABD'nin liderlik rolüne gölge düşüreceğini söylüyor. Schheffer, yüz yılı aşkın bir süredir uluslararası ceza hukukuyla insan hakları standartlarının yerleşmesine öncülük eden ABD'nin trajik bir karar aldığından söz ediyor. Bush yönetimi bu kararının bütün dünyada eleştirileceğini bildiği için yurt dışı temsilciliklerini, 'kararın haklı gerekçelere dayandığını' bulundukları ülkelere anlatmakla görevlendirdi.
ABD hep kendini koruyor
Washington uluslararası anlaşmalara sırt çevirdiği için daha önce de şimşekleri üzerine çekmişti. Dünya iklimini koruma amacıyla hazırlanan Kyoto Protokolü ABD'nin olumsuz tutumu yüzünden etkisini kaybetmiş, ABD ile Rusya arasındaki antibalistik silahları sınırlandırma anlaşması da Washington tarafından feshedilmişti.