ABD ve Rusya arasında yeni soğuk savaş
Nükleer test yasağı çöküyor gibi. ABD ve Rusya yer altına inmeye hazırlanıyor. Bir deneme patlaması, Soğuk Savaş'ı sıcak savaşa dönüştürebilir
02.12.2025 15:01:00 / Güncelleme: 02.12.2025 15:06:01
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





Aralık ayı nükleer tehditlerle başladı. ABD ve Rusya, 1990'lardan beri askıya alınmış nükleer testleri yeniden başlatma tehdidinde bulundu. Bu gelişme, sadece diplomatik bir blöf değil; Ukrayna krizi, Orta Doğu gerilimleri ve Çin'in yükselişiyle birleşen bir domino etkisi yaratıyor. Trump yönetiminin "hemen" test emri, Putin'in "karşılıklı önlem" vaadiyle karşılandı. Bu gelişme, nükleer yayılma riskini artırırken, BM ve AB'yi acil müzakerelere çağırıyor. Uzmanlar, bu tehdidin Soğuk Savaş'ı andıran bir silahlanma yarışını tetikleyebileceğini belirtiyor.
Tehdidin kökenleri ve zamanlaması
Nükleer test moratoryumu, 1996'da Kapsamlı Nükleer Test Yasağı Anlaşması (CTBT) ile pekişmişti, ancak ABD ve Rusya gibi güçler imzalamamıştı. 2025'te bu denge bozuldu. Trump'ın 1 Aralık açıklaması, "stratejik caydırıcılık" gerekçesiyle testleri savundu; bu, Çin'in hipersonik füze testlerine yanıt olarak görülüyor.
Rusya ise, Ukrayna'daki NATO genişlemesini bahane ederek, ABD'nin öncülüğünde hareket edeceğini duyurdu. CSIS analizine göre, Putin'in "önce ABD yaparsa biz de" şartı, gerilimi simetrik bir tuzağa dönüştürüyor. Bu zamanlama tesadüf değil: ABD seçimleri sonrası savunma bütçesi artışı ve Rusya'nın nükleer modernizasyonu, testleri pratik bir araç haline getiriyor.
Küresel etkiler ve riskler
Bu tehdit, nükleer kışa kapı aralıyor. Testler, radyoaktif serpintiyle çevreye zarar verirken, diğer ülkeleri (Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore) teşvik edebilir. SIPRI'nin 2025 raporuna göre, nükleer cephaneliklerdeki artış zaten yüzde 5'i aşmış; testler bu rakamı patlatabilir. Ekonomik yansıması da cabası: Savunma harcamaları küresel GSYİH'nin yüzde 3'üne yaklaşırken, Avrupa'da enerji fiyatları yüzde 15 yükselebilir. Asya'da ise, Japonya ve Güney Kore gibi müttefikler, kendi nükleer programlarını tartışmaya başladı. ICAN'a göre, son haftalardaki füze tatbikatları, tesadüfi bir "nükleer sinyal" dalgasının parçası.
Diplomatik yansımalar
BM Güvenlik Konseyi'nde acil oturum çağrıları yükseliyor. Çin, "sorumluluk" vurgusuyla arabuluculuk teklif ederken, AB nükleer silahsızlanma zirvesi öneriyor. Trump'ın BBC röportajında "güçlü duruş" demesi, müzakereleri zorlaştırıyor. Öte yandan, Reaching Critical Will gibi STK'lar, CTBT'nin zorunlu hale getirilmesini savunuyor. Bu kriz, iklim zirvelerini gölgede bırakarak, COP30'u bile etkileyebilir: Nükleer riskler, iklim finansmanını savunma önceliklerine kaydırıyor.
2026'ya uzanan senaryolarda, en kötüsü tam bir test yarışı. Bu, NPT'nin (Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması) çöküşüne yol açabilir. En iyisi ise, Cenevre'de acil bir moratoryum anlaşması. Chatham House, "zaman daralıyor" uyarısı yapıyor; taraflar, güven artırıcı önlemlerle (örneğin, test simülasyonu sınırlaması) gerilimi düşürebilir. Sonuçta, bu tehdit diplomasiyi değil, yıkımı hızlandırır. Küresel liderler, nükleer mirası korumak için acil adım atmalı.
Tehdidin kökenleri ve zamanlaması
Nükleer test moratoryumu, 1996'da Kapsamlı Nükleer Test Yasağı Anlaşması (CTBT) ile pekişmişti, ancak ABD ve Rusya gibi güçler imzalamamıştı. 2025'te bu denge bozuldu. Trump'ın 1 Aralık açıklaması, "stratejik caydırıcılık" gerekçesiyle testleri savundu; bu, Çin'in hipersonik füze testlerine yanıt olarak görülüyor.
Rusya ise, Ukrayna'daki NATO genişlemesini bahane ederek, ABD'nin öncülüğünde hareket edeceğini duyurdu. CSIS analizine göre, Putin'in "önce ABD yaparsa biz de" şartı, gerilimi simetrik bir tuzağa dönüştürüyor. Bu zamanlama tesadüf değil: ABD seçimleri sonrası savunma bütçesi artışı ve Rusya'nın nükleer modernizasyonu, testleri pratik bir araç haline getiriyor.
Küresel etkiler ve riskler
Bu tehdit, nükleer kışa kapı aralıyor. Testler, radyoaktif serpintiyle çevreye zarar verirken, diğer ülkeleri (Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore) teşvik edebilir. SIPRI'nin 2025 raporuna göre, nükleer cephaneliklerdeki artış zaten yüzde 5'i aşmış; testler bu rakamı patlatabilir. Ekonomik yansıması da cabası: Savunma harcamaları küresel GSYİH'nin yüzde 3'üne yaklaşırken, Avrupa'da enerji fiyatları yüzde 15 yükselebilir. Asya'da ise, Japonya ve Güney Kore gibi müttefikler, kendi nükleer programlarını tartışmaya başladı. ICAN'a göre, son haftalardaki füze tatbikatları, tesadüfi bir "nükleer sinyal" dalgasının parçası.
Diplomatik yansımalar
BM Güvenlik Konseyi'nde acil oturum çağrıları yükseliyor. Çin, "sorumluluk" vurgusuyla arabuluculuk teklif ederken, AB nükleer silahsızlanma zirvesi öneriyor. Trump'ın BBC röportajında "güçlü duruş" demesi, müzakereleri zorlaştırıyor. Öte yandan, Reaching Critical Will gibi STK'lar, CTBT'nin zorunlu hale getirilmesini savunuyor. Bu kriz, iklim zirvelerini gölgede bırakarak, COP30'u bile etkileyebilir: Nükleer riskler, iklim finansmanını savunma önceliklerine kaydırıyor.
2026'ya uzanan senaryolarda, en kötüsü tam bir test yarışı. Bu, NPT'nin (Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması) çöküşüne yol açabilir. En iyisi ise, Cenevre'de acil bir moratoryum anlaşması. Chatham House, "zaman daralıyor" uyarısı yapıyor; taraflar, güven artırıcı önlemlerle (örneğin, test simülasyonu sınırlaması) gerilimi düşürebilir. Sonuçta, bu tehdit diplomasiyi değil, yıkımı hızlandırır. Küresel liderler, nükleer mirası korumak için acil adım atmalı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.


















































































