Savaş öncesinde İttihat Terakki hükümeti, genel savaş öncesinde bütün gücü ile devletin varlığını ve mevcut bütünlüğünü korumak için büyük bir gayret içerisinde idi. Batıdaki sanayilerini kurmuş emperyalist Avrupa Büyük Devletleri, Koruyuculukları altına aldıkları Osmanlı topraklarını ve kaynaklarını çıkarlarına göre gizli antlaşmalarla taksim ederek bizden koparmaya çalışıyorlar. Hükümet üyeleri bir yeri kurtarmaya çalışırken, başka bir devlet, başka bir yerimizi işgale kalkıyor. Büyük Devletleri geçelim, 1830 yılına kadar bize ait olan Yunan Yarımadasında kurulmuş olan Yunanistan ile de bu konuda sorunlarımız vardır.Yunan Devleti ile aramızdaki en büyük siyasi sorunlarından birisi göçmenler sorunudur. Bu sorum gerçeklere aykırı bir şekilde Fransa'nın desteği ile Yunan Devletinin lehine olarak çözümlenir. Fakat bu olayın halli Yunanistan ile Osmanlı arasındaki sorunları bitirmez. Başkasının desteği ile elde edilen başarı Osmanlı-Yunan gerginliğini geliştirerek Adalar sorumunu ortaya çıkarır. Gerginliği arttıran en büyük etken paylaşılmak istenen Osmanlı Toprakları üzerinde Avrupa Büyük Devletlerinin uyguladığı denge siyasasına göre çözümlenmesinin yarattığı ortamdır. Bu ortam içerisinde Adalar Sorumunu halletmek için Atina'daki Osmanlı Büyük elçisi Galip Kemali Bey ile Wenizelos sık, sık görüşerek çözümlemeye çalışırlar. Şubat sonlarında Wenizelos, Galip Kemali Beye Sakız ve Midilli Adalarının, hangi adalarla mübadelesinin düşünüldüğünü Bab-ı Ali'den öğrenilmesini ister. 1 Mart 1914 tarihinde, Galip Kemali Bey konuyu Osmanlı Hükümetine bildirir. Osmanlı Dışişleri Bakanlığından 4 Mart 1914 de karşılık gelir. "Sakız ile Midilli'ye mukabil mübadele edeceğimiz adalar şunlardır: Psara, Kariot, Levitba, Astripaliya, Kerepe, Kasut. Tabii mevcut rejim altında Sisam Adası Osmanlı hükümranlığı altında kalacaktır." Bu telde Yunanistan'a bırakılacağı söylenen altı adadan ilk ikisinin zaten büyük devletlerce ona vaat edilmişti. Son dördü ise İtalyan işgali altında bulunuyordu. Wenizelos ise bu gibi adalar üzerinde Osmanlı ile anlaşıp, ileride İtalyan'lara karşı kullanılabilecek haklar elde etmek istiyordu. Adı geçen son dört adaya gelince bunlar Sakız ve Midilli ile ölçülemeyecek kadar küçük adalardı. Bu yüzden Osmanlı Hükümetinin karşılığı Wenizelos'u tatmin edemezdi. Galip Kemali Beyin 6 Martta İstanbul'a çektiği tel bu memnuniyetsizliğin ifadesidir. "Wenizelos bu teklifin, müzakereye esas olmaktan uzak olduğunu bildirir. Tahminime göre Rodos'un tarafımızdan teklif edilmesini ümit ediyordu. Zannederin şimdilik yapılacak bir şey yoktur?"Yukarıdaki belgede Yunanistan'a verilmesi gereken altı adadan ikisi Avrupa Büyük devletlerce verilmesi uygun olan adalardır. Onların bu isteklerini değiştirecek gücümüz yoktur. Adalar bizim ama hayır diyemeyiz. Diğer dört ada da çok küçük ve İtalyan işgali altında idi. Onlar işgal etmişler ama topraklarımızdan çıkın diyemiyoruz. Yunanistan, Kendisini destekleyen büyük devletlere güvenerek İtalya'nın Ege Denizine yerleşmesini istemiyordu. Ama bizim teklif ettiğimiz adlar çok küçüktü. Bu nedenle bir anlaşma olmamıştır.26 Mart'ta, Yunan Dışişleri Bakanı, Galip Kemali Beye meseleyi kapatmak için şu sözleri söyleyerek konuyu kapatmak ister. Fakat Osmanlı hükümeti Atina'daki Sırp ve Rumen elçileri ile Adalar sorumunun halline çalışır. Fakat mümkün olmaz. Sırp ve Rumen elçileri, Galip Kemali beyin Korfu adasına gitmesinde bu meselenin Alman Kayser'i ile görüşülmesinin de bir sonuç vermeyeceğini söylerler. Çünkü Kayser ile Yunan Kıralı akrabadır. Olay Osmanlının isteğine göre değil Yunanistan lehine neticelenebilirdi.Adalar sorununun halledilmemesi Osmanlı ve Yunanistan arasında gerilim yaratır. Bosna Hersek olayı ile karışan Balkan ülkelerinde yeni bir siyasi problemin çıkmasını istemeyen İngiltere, Adalar konusunun halli için İngiliz gazeteci Dillon'un aracılık yapmasını ister. Dillon'un aracılığı sayesinde Ege'deki 12 Adaların İtalyanlardan alınarak Yunanistan'a verilmesini sağlar. Sakız Adasının da Osmanlı'ya verilmesi sağlanır. Bu iş için Talat Beyle Dillon arasında görüşmeler yapılır. Ege Havzası ve Balkanlarda gergin havanın giderilmesi Dillon ile Talat paşa arsındaki görüşmeler şu yönlerde gelişir: 1- Osmanlı'nın Adalar üzerindeki egemenliğinin Yunanistan ca tanınması sağlanarak gerginlik giderilir.2- İki Devlette birbirlerinin Toprak bütünlüğünü garanti altına alırlar.3-Osmanlı ve Yunan hükümetleri suçluların iadesi hakkında da anlaşırlar.5 Temmuz 1914'de Talat Beyle görüşen İngiliz Büyük Elçisi Londra'ya şu teli çeker. Talat Bey bana Dillon'un şu önerge ile Atina'ya gideceğini söyledi:Türkiye hükümranlık hakkını muhafaza ederek Adalar Bağımsız olsun ve Yunan Kralının bir oğlu orada vali olsun" düşüncesini bildirir.8 Temmuz 1914 günü Atina'daki İngiliz Elçisi Hükümetine Dillon ile Venizelos görüşmesi hakkında bir tel çeker: "Talat Beyin önerisi tartışılmış, Wenizelos, Kralın oğlunun valiliğinin yapılan anlaşmada yazılmasını istemiş."Dillon'un aracılığı ile Osmanlı ve Yunan Hükümetleri arasındaki gerginlik ortadan kalkmış olur. Diğer yandan da Fransız baskısına karşı Yunan ve İngiliz dostluğunu sağlamıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011