Her fırsatta kına(la)rız.
Kına(la)mamızla da kalırız.
Ölen ölür kalanlar kına(la)maya devam eder.
İnsan ömrü bir çalımlık ve bir sürümlük kınadan ibaretmiş demek.
Çalıyorsun kınayı, sürüyorsun, olup bitiyor.
Eller kınar biz ölürüz
Biz ölürüz eller kınar
Hanede yürekler yanar
Bu böyle devam eder gider.
35 bin insanımızı gömdüğümüz, sancısı hep diri tutulan Güneydoğu'muzda ölümler kısa bir aradan sonra yeniden başladı.
Yetkililer de hemen kına(la)maya.
Henüz baharındayken göçenleri,
Yüreği bağrı yananları,
Dul ve yetim kalanları,
Bu kınalamalar ne kadar teskin eder?
Adetten olduğu için kına(la)rız, yoksa onu da yapmasalar olur.
Terörün adresi belli.
Nerden gelip nereye gittiğini herkes biliyor.
Ne için gittiğini, nereye varmak istediğini de biliyor yetkililer.
Neyi amaçladığını, kime ve hangi akla hizmet ettiğini de biliyor.
Hatta çözümünü de bilen biliyor.
Ama tedbir almak, önlemek, çare sunmak, çözüm üretmek yerine en kolayını yapıyorlar; kın(al)ıyorlar.
Dün yine bir menfur saldırı, yine ölüm, yine yaralanma, yine ah, yine gözyaşı, yine bağrına bastırmak taşı?
Mikrofon bir yetkiliye(!) uzatılıyor, cümleler efsunkar, büyüleyici: "Efendim kınıyorum, kınalıyorum. Biz her fırsatta barıştan, hoşgörüden, aşktan, meşkten, fişenkten ve mihenkten yana olduğumuzu söyledik. Kan dökülmesin, kin serpilmesin dedik. Hatta "elem tere fiş kem gözlere şiş" bile dedik, ama olmadı."
İyi de bu "biz'in" sizi kim?
Sizin bunca iyi niyet(!) girişiminizi baltalayan, keserle yontup, testereyle biçen, bıçakla eşip kaleşle deşen kim?
Bir ülkede fertlerin kurduğu cümlelerin içinde "biz" ve "siz" kelimeleri bolca kullanılıyorsa o ülke bitmiş sayılmaz mı?
En küçük birim olan ailede bile biz-siz diye bir anlayış ortaya çıksa o ailenin sağlıklı bir ömür sürdürmesi mümkün değilken, nasıl olur da devlet kendi içinde biz-siz talaffuzunun oluşmasına zemin sağlar?
"Biz barıştan, hoşgörüden?yanayız ama siz bir türlü yana olmuyorsunuz" söylenmek istenen bu (mu?).
Barışı sağlayanlar ve baltalayanlar.
Suçunu tespit ettiğine gerekli cezayı veremeyen devlet sizce nasıl bir devlettir?
Sen şu şu suçları işleyen adamsın dediğine, sonra da aman gözüne çöp, ensesine cop değmesin diye gözünü dört açıp kulağını sekiz gerek devlet nasıl bir devlettir sizce?
Memurunun, hem de asayişi temin etmekle görevli memurunun çenesi, altın kaplama kabzayla kırılan devlet, kabza altın olduğu için mi sessiz kalıyor?
Kabza gümüş, yada manda kemiği olunca mı devlet hesap sorar?
Bir saatliğine devletin uğrayamadığı, "devlet hudutları içinde" bir yer olur mu hiç devlette?
Ben de kın(nal)ıyorum.
Her şeyi.
Bütün olanları ve olacakları.
İşin kolayı bu.
Herkes kın(al)ıyor anacığım.
Siz de kına(la)yın.
Basından
ABD'nin demokrasi getirmek için işgal ettiği Irak kan gölü, günlük bilanço 110 ölü.
(medya)
Batı tipi demokrasi hep kan gölünde yeşerir. Irak'a gelecek olanı farklı olacak değildi ya.
***
Eğitimimiz 'sıfır'. ÖSS'de 32 bin, Liselere Giriş Sınavı'nda da 64 bin öğrenci "sıfır puan" aldı.
(medya)
İki sıfırın toplamı çift sıfır yapar. O da, eğitimi bu hale getirenlere armağan olsun.
***
Acemi hırsızlar yakayı ele verdi. (medya)
Eee, ne demişler; her işin bir acemiliği var. İnsan yaptıkça pişer, olgunlaşır.
***
M. Ali Talat Rumlara karşı mücadeleye başlıyor.
(medya)
Hadi be! İnanmıyorum! Peki erken seçim kararının bu geç kalmış kararda bir etkisi var mı?
Kına(la)mamızla da kalırız.
Ölen ölür kalanlar kına(la)maya devam eder.
İnsan ömrü bir çalımlık ve bir sürümlük kınadan ibaretmiş demek.
Çalıyorsun kınayı, sürüyorsun, olup bitiyor.
Eller kınar biz ölürüz
Biz ölürüz eller kınar
Hanede yürekler yanar
Bu böyle devam eder gider.
35 bin insanımızı gömdüğümüz, sancısı hep diri tutulan Güneydoğu'muzda ölümler kısa bir aradan sonra yeniden başladı.
Yetkililer de hemen kına(la)maya.
Henüz baharındayken göçenleri,
Yüreği bağrı yananları,
Dul ve yetim kalanları,
Bu kınalamalar ne kadar teskin eder?
Adetten olduğu için kına(la)rız, yoksa onu da yapmasalar olur.
Terörün adresi belli.
Nerden gelip nereye gittiğini herkes biliyor.
Ne için gittiğini, nereye varmak istediğini de biliyor yetkililer.
Neyi amaçladığını, kime ve hangi akla hizmet ettiğini de biliyor.
Hatta çözümünü de bilen biliyor.
Ama tedbir almak, önlemek, çare sunmak, çözüm üretmek yerine en kolayını yapıyorlar; kın(al)ıyorlar.
Dün yine bir menfur saldırı, yine ölüm, yine yaralanma, yine ah, yine gözyaşı, yine bağrına bastırmak taşı?
Mikrofon bir yetkiliye(!) uzatılıyor, cümleler efsunkar, büyüleyici: "Efendim kınıyorum, kınalıyorum. Biz her fırsatta barıştan, hoşgörüden, aşktan, meşkten, fişenkten ve mihenkten yana olduğumuzu söyledik. Kan dökülmesin, kin serpilmesin dedik. Hatta "elem tere fiş kem gözlere şiş" bile dedik, ama olmadı."
İyi de bu "biz'in" sizi kim?
Sizin bunca iyi niyet(!) girişiminizi baltalayan, keserle yontup, testereyle biçen, bıçakla eşip kaleşle deşen kim?
Bir ülkede fertlerin kurduğu cümlelerin içinde "biz" ve "siz" kelimeleri bolca kullanılıyorsa o ülke bitmiş sayılmaz mı?
En küçük birim olan ailede bile biz-siz diye bir anlayış ortaya çıksa o ailenin sağlıklı bir ömür sürdürmesi mümkün değilken, nasıl olur da devlet kendi içinde biz-siz talaffuzunun oluşmasına zemin sağlar?
"Biz barıştan, hoşgörüden?yanayız ama siz bir türlü yana olmuyorsunuz" söylenmek istenen bu (mu?).
Barışı sağlayanlar ve baltalayanlar.
Suçunu tespit ettiğine gerekli cezayı veremeyen devlet sizce nasıl bir devlettir?
Sen şu şu suçları işleyen adamsın dediğine, sonra da aman gözüne çöp, ensesine cop değmesin diye gözünü dört açıp kulağını sekiz gerek devlet nasıl bir devlettir sizce?
Memurunun, hem de asayişi temin etmekle görevli memurunun çenesi, altın kaplama kabzayla kırılan devlet, kabza altın olduğu için mi sessiz kalıyor?
Kabza gümüş, yada manda kemiği olunca mı devlet hesap sorar?
Bir saatliğine devletin uğrayamadığı, "devlet hudutları içinde" bir yer olur mu hiç devlette?
Ben de kın(nal)ıyorum.
Her şeyi.
Bütün olanları ve olacakları.
İşin kolayı bu.
Herkes kın(al)ıyor anacığım.
Siz de kına(la)yın.
Basından
ABD'nin demokrasi getirmek için işgal ettiği Irak kan gölü, günlük bilanço 110 ölü.
(medya)
Batı tipi demokrasi hep kan gölünde yeşerir. Irak'a gelecek olanı farklı olacak değildi ya.
***
Eğitimimiz 'sıfır'. ÖSS'de 32 bin, Liselere Giriş Sınavı'nda da 64 bin öğrenci "sıfır puan" aldı.
(medya)
İki sıfırın toplamı çift sıfır yapar. O da, eğitimi bu hale getirenlere armağan olsun.
***
Acemi hırsızlar yakayı ele verdi. (medya)
Eee, ne demişler; her işin bir acemiliği var. İnsan yaptıkça pişer, olgunlaşır.
***
M. Ali Talat Rumlara karşı mücadeleye başlıyor.
(medya)
Hadi be! İnanmıyorum! Peki erken seçim kararının bu geç kalmış kararda bir etkisi var mı?
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024