Geçtiğimiz Cuma günü İzmir'de deprem felaketi yaşadık. Bu satırların yazıldığı saatlerde ölü sayısı 114'ü bulmuştu. Yüzlerce de yaralı var…
Depremlerden ve diğer bütün doğal ve toplumsal afetlerden korunmanın en temel insan haklarından biri olduğu kabul edilmeli ve bu, politikaların temelini oluşturmalıdır.
Bir deprem ülkesi olduğu öteden beri bilinen, ama son dönemlerde sık sık tekrarlanan örnekleriyle artık bu olağanüstü durumun olağanlaşmaya başladığı Türkiye'de Anayasa'nın güvencesi altındaki "insan onuruna uygun yaşam hakkı" ve onun uzantısı olan "konut hakkı" en güncel sorunlardan biri haline gelmiştir.
Konut hakkı sosyal bir haktır. Bu hak, kişilerin yaşamı ve toplumsallaşması için olmazsa olmaz nitelikte en temel insan haklarından biridir. Birey için konut, bir yüzüyle barınma hakkının kullanılması olmakla birlikte bundan ibaret sayılamaz. Gerçekten, tümüyle bireysel bir nitelik taşıyan barınma hakkından farklı olarak, konut hakkı dengeli ve sağlıklı bir çevrede yaşamayı da içeren bir hak olduğu gibi, bunun gereği olarak fiziki ve sosyal bakımdan doğru kentleşmeyle de yakından ilintilidir. Bu bakımdan konut hakkını, kişiye başını sokacak bir barınak sağlanması olgusuyla özdeşleştiren ve konutu sadece bir mal olarak gören dar ve sınırlı bir yorumla açıklamaya çalışmak birçok yanlışı davet edeceği için bundan kaçınılması gerekir.
Anayasa'nın 57.maddesinde konut hakkı, bir sosyal hak olarak düzenlenmiştir. Buna göre, "Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler." Maddenin gerekçesi konuya biraz daha açıklık getirmektedir: Vatandaşlar için konutun arzettiği önem dikkate alınarak, Devletin konut yapımını destekleyici, planlayıcı rolüne işaret edilmektedir… Konutların yapımında modern şehirleşme ve çevre şartları gözetilmelidir.
Madde, bu ifadesiyle kötü kentleşmenin önlenmesinin gereğine de işaret etmektedir. Bina planlaması, şehir planlamasının bir parçasıdır. Kentlerin ve yapıların tabiatın içinde bir yara gibi yer almaması için genel bir çevre içinde düşünülmeleri de madde de Devlete ödev olarak gösterilmiştir.
Madde gerekçesinde öngörülen hususların günümüzde ne kadar göz önünde tutulduğunun göstergesi yaşadığımız deprem felaketleridir. Bunu son yılların Marmara, Kütahya, Van ve an itibariyle İzmir depremi örneklerinde görebiliyoruz.
Bu depremlerde kamu idaresi olan yerel yönetimlerin, kendi yetki alanlarında yapılan binaların, birer konut olarak ne kadar sağlam ve yararlanılabilir olduğu ne yazık ki acı verici olaylar yaşandıktan sonra ortaya çıktı. Diğer yandan, kamu binaları ki, yerel yönetimlerin Devlet kuruluşlarının karar ve eylemleriyle ortaya çıkarılmıştır ve onların sorumluluğu altındadır; bunların ne kadar yapı kurallarına uygun inşa edildiği de görüldü.
Deprem vergisi altında toplanan paraların depremle ilgili ihtiyaçlara hizmet amacıyla değil de başka kalemlere harcandığı eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından itiraf edilmişti. Daha vahim olanı ise, bu paraların siyasi propagandaya hizmet amacıyla gösterişli yatırımlara harcanmış olmasıdır.
TOKİ (Toplu Konut İdaresi) fiyaskosuna da bakalım;
Anayasa'nın 57.maddesinin yukarıya aldığımız gerekçesinde ifade edildiği üzere Devletin konut yapımını destekleme ve planlama işlevinin yerine getirilmesi amacıyla kurulan TOKİ'nin Türkiye'nin farklı bölgelerinin özelliklerini ve ihtiyaçlarını nazara almadan, bir zamanlar Demir Perde gerisi ülkelerindeki tek tip mimariye benzer biçimde, fakat bazı bölgelerde lüks inşaat yaparak ve her şeyden önce Türkiye'de kooperatifçiliği öldürerek halkın konut ihtiyacını nasıl karşıladığını sormak gerekir.
Ayrıca bazı TOKİ konutlarında çok sulu ve kalitesiz beton kullanıldığı, uzman kuruluşlarca ifade edilmişti…
Güne baktığımızda, Anayasa'nın 57.maddesinin geçerli olduğuna hâlâ inanılabilir mi?
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023