Prof. Dr. Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli’ni ortaya koymadan önce ekonomi bilimi herkes için çok karmaşık bir noktadaydı.
Çünkü Türkiye’nin ekonomisini yönetenler ekonomiyle ilgili olarak millete bilgi verirlerken teknik terimler kullanarak milletin anlamaması ve bu konulardan uzak kalması için her şeyi yapıyorlardı.
Ne zamanki Prof. Dr. Haydar Baş Bey Milli Ekonomi Modeli’ni gündeme getirdi, kongreler ve sempozyumlar düzenlendi o zaman milletimiz bu oyunun farkına vardı. Ekonominin aslında öyle anlatıldığı gibi karmaşık olmadığı anlaşıldı.
Yıllar önce bir firmayla reklam görüşmesi yaparken firma sahibinin bir arkadaşı o sırada yenimize geldi.
Firma sahibi Halil Bey sen Meltem TV’yi izliyor musun diye bizim yanımızda arkadaşına sordu.
Amacı arkadaşı izlemediğini söylerse pazarlık yapmak yahut da reklam teklifimizi tümüyle reddetmekti sanırım.
Ama beklediği cevabı alamadı. Zira sonradan adının Veysel olduğunu öğrendiğim arkadaşı, “İzliyorum tabi. Hatta o kanalda Prof. Dr. Haydar Baş var. O’nun konuşmalarını hiç kaçırmam. Ben ilkokul mezunuyum. Haydar Hoca ekonomiyi anlatıyor anlıyorum. Enflasyonu, senyoraj gelirini, para basılması gerektiğini hep ondan öğrendim” dedi.
Bunun üzerine reklam teklifimizi kabul etti ve sözleşmeyi orada imzaladı.
Milletimizin en çok oyuna getirildiği alan olan ekonomi Prof. Dr. Haydar Baş sayesinde artık milletin kolayca kandırıldığı bir alan olmaktan hızla uzaklaşmaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın sık sık dile getirdiği gibi Türkiye’nin kullanmadığı çok önemli bir geliri var. Bu gelir senyoraj geliridir.
Merkez bankasına ateşin bulunmasından sonraki en büyük keşif olarak bakılmaktadır.
Neden?
Çünkü merkez bankası bir milletin emek ve üretimini paraya çeviren, milletin sırtına vergi yüklemeye gerek kalmadan senyoraj gelirini devreye koyan, o ekonomiyi ayakta tutan kurumdur.
Bu önemli kurumu son 10-15 yılda götürdük ecnebilerin emrine verdik. Türk milletinden özerk hale getirilen merkez bankası IMF’ye ve başka global tefeci diyebileceğimiz kurumlara bağımlı hale getirildi.
Bakın bugün Prof. Dr. Haydar Baş’tan ilk kez milletimizin duyduğu “tercüme para” kavramı Türkiye ekonomisinin iki kelimeyle özetlenmesidir.
Türkiye piyasasında ne kadar Türk lirası dolaşıyorsa onun karşılığında Merkez Bankası’nın kasasında faizle alınan borç döviz bulunuyor. Yani cebiniz de bulunan Türk lirası milli para değildir. Sayın Baş’ın ifade ettiği gibi doların tercümesidir.
1 milyar dolar faizle borç alıyor Merkez Bankası’nın kasasına koyuyor onsan sonra bunun karşılığında bugün kendi paramızı basabiliyoruz.
Bu durum ekonominizin işgal edildiğinin, ekonominizin bağımsız olmadığının göstergesidir.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Eskişehir’de geçtiğimiz günlerde düzenlenen Milli Kahramanlarımızı Anma Programı’nda bu durumu değerlendirirken bu mantıkla para basmanın Türkiye’yi çok daha kötü noktalara düşüreceğini ifade etmişti. Bu ekonomide memura maaş veriyorsunuz, daha çok borçlanıyorsunuz. İşçiye, emekliye maaş veriyorsunuz, daha çok borca batıyorsunuz.
Prof. Dr. Haydar Baş yıllardır icazeti Washington’da ya da Brüksel’de aramıyor, hep milletinde arıyor.
Neden?
Çünkü icazeti Washington’da arayanlar ve aradıklarını orada bulanlar bugün Türkiye’yi bu hale getirdiler. Bugün Türk milletinin cebindeki parayı doların ve euronun insafına terk ettiler.
Eğer bu vahim akıbetten kurtulmak istiyorsak icazeti milletinde arayan bir lider ancak bunu başarabilir. Prof. Dr. Haydar Baş bunu başarmak için yola çıktığı için, Türk milletini ekonomide, dış politikasında, iç politikasında tam bağımsız yapabilmek için yola çıktığı için icazeti başkasında değil milletinde arıyor.
Millet bu icazeti verirse ancak bu başarılabilir.
Çünkü Türkiye’nin ekonomisini yönetenler ekonomiyle ilgili olarak millete bilgi verirlerken teknik terimler kullanarak milletin anlamaması ve bu konulardan uzak kalması için her şeyi yapıyorlardı.
Ne zamanki Prof. Dr. Haydar Baş Bey Milli Ekonomi Modeli’ni gündeme getirdi, kongreler ve sempozyumlar düzenlendi o zaman milletimiz bu oyunun farkına vardı. Ekonominin aslında öyle anlatıldığı gibi karmaşık olmadığı anlaşıldı.
Yıllar önce bir firmayla reklam görüşmesi yaparken firma sahibinin bir arkadaşı o sırada yenimize geldi.
Firma sahibi Halil Bey sen Meltem TV’yi izliyor musun diye bizim yanımızda arkadaşına sordu.
Amacı arkadaşı izlemediğini söylerse pazarlık yapmak yahut da reklam teklifimizi tümüyle reddetmekti sanırım.
Ama beklediği cevabı alamadı. Zira sonradan adının Veysel olduğunu öğrendiğim arkadaşı, “İzliyorum tabi. Hatta o kanalda Prof. Dr. Haydar Baş var. O’nun konuşmalarını hiç kaçırmam. Ben ilkokul mezunuyum. Haydar Hoca ekonomiyi anlatıyor anlıyorum. Enflasyonu, senyoraj gelirini, para basılması gerektiğini hep ondan öğrendim” dedi.
Bunun üzerine reklam teklifimizi kabul etti ve sözleşmeyi orada imzaladı.
Milletimizin en çok oyuna getirildiği alan olan ekonomi Prof. Dr. Haydar Baş sayesinde artık milletin kolayca kandırıldığı bir alan olmaktan hızla uzaklaşmaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın sık sık dile getirdiği gibi Türkiye’nin kullanmadığı çok önemli bir geliri var. Bu gelir senyoraj geliridir.
Merkez bankasına ateşin bulunmasından sonraki en büyük keşif olarak bakılmaktadır.
Neden?
Çünkü merkez bankası bir milletin emek ve üretimini paraya çeviren, milletin sırtına vergi yüklemeye gerek kalmadan senyoraj gelirini devreye koyan, o ekonomiyi ayakta tutan kurumdur.
Bu önemli kurumu son 10-15 yılda götürdük ecnebilerin emrine verdik. Türk milletinden özerk hale getirilen merkez bankası IMF’ye ve başka global tefeci diyebileceğimiz kurumlara bağımlı hale getirildi.
Bakın bugün Prof. Dr. Haydar Baş’tan ilk kez milletimizin duyduğu “tercüme para” kavramı Türkiye ekonomisinin iki kelimeyle özetlenmesidir.
Türkiye piyasasında ne kadar Türk lirası dolaşıyorsa onun karşılığında Merkez Bankası’nın kasasında faizle alınan borç döviz bulunuyor. Yani cebiniz de bulunan Türk lirası milli para değildir. Sayın Baş’ın ifade ettiği gibi doların tercümesidir.
1 milyar dolar faizle borç alıyor Merkez Bankası’nın kasasına koyuyor onsan sonra bunun karşılığında bugün kendi paramızı basabiliyoruz.
Bu durum ekonominizin işgal edildiğinin, ekonominizin bağımsız olmadığının göstergesidir.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Eskişehir’de geçtiğimiz günlerde düzenlenen Milli Kahramanlarımızı Anma Programı’nda bu durumu değerlendirirken bu mantıkla para basmanın Türkiye’yi çok daha kötü noktalara düşüreceğini ifade etmişti. Bu ekonomide memura maaş veriyorsunuz, daha çok borçlanıyorsunuz. İşçiye, emekliye maaş veriyorsunuz, daha çok borca batıyorsunuz.
Prof. Dr. Haydar Baş yıllardır icazeti Washington’da ya da Brüksel’de aramıyor, hep milletinde arıyor.
Neden?
Çünkü icazeti Washington’da arayanlar ve aradıklarını orada bulanlar bugün Türkiye’yi bu hale getirdiler. Bugün Türk milletinin cebindeki parayı doların ve euronun insafına terk ettiler.
Eğer bu vahim akıbetten kurtulmak istiyorsak icazeti milletinde arayan bir lider ancak bunu başarabilir. Prof. Dr. Haydar Baş bunu başarmak için yola çıktığı için, Türk milletini ekonomide, dış politikasında, iç politikasında tam bağımsız yapabilmek için yola çıktığı için icazeti başkasında değil milletinde arıyor.
Millet bu icazeti verirse ancak bu başarılabilir.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Oyları hunharca bölün… / 23.03.2024
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023