Tarihiyle bizim kadar övünmeye hakkı olan millet yoktur herhalde. Övünme konusunda üstümüze pek yoktur zaten. Peki ama tarihimizi ne kadar biliyoruz? Soruyu başka türlü de sorabiliriz: Övüncümüzü haklı kılacak kaç tarih kitabımız var? Genç bir tarihçi Ömer Faruk Yılmaz'ın "Belgelerle Osmanlı Tarihi" adlı dört ciltlik çalışması tam da böyle övüncümüzü haklı kılacak nadir kitaplardan birisi. Ömer Faruk Yılmaz, tarihi yazan değil adeta yaşayan bir araştırmacı. Eğer karşılıklı söyleşiyorsanız kendinizi zaman içinde yolculuk yaptığınızı sanabilirsiniz.
"Belgelerle Osmanlı Tarihi" popüler bilimsel diyebiliceğimiz bir üslupla kaleme alınmış. Bir yanda arşive ve belgelere dayanarak akademik bir boyuta dayanıyor öbür yanda uzman olmayan bir okuyucunun da rahatlıkla izleyebileceği bir dil kullanıyor, sn. Yılmaz. Ancak akademik nesnelliğin soğukluğu yerine empatik kaynayışın coşkusu "Belgelerle Osmanlı Tarihi"nin ayırt edici özelliklerinden olduğunu da not etmeliyiz.
"Belgelerle Osmanlı Tarihi", Osmanlı Yayınevi tarafından Osmanlı'nın 700. yılının hatırasına yayınlanmış. Adı Osmanlı olan bir yayınevinden de böyle bir kitabı yayınlamak beklenirdi doğrusu.
Ömer Faruk Yılmaz'ın Osmanlı tarihine yönelik oryantalist ve modernist iftiralara karşı cevap vermesinin yanı sıra tarihçilerin genellikle ihmal ettiği Osmanlı'daki tasavvuf ruhunu işlemesi ''Belgelerle Osmanlı Tarihi''ne ayrı bir güzellik katıyor.
Osmanlı Yayınevi, Belgelerle Osmanlı Tarihi'ni şöyle sunuyor:
"Tarih yazmanın ve neşretmenin me'suliyetinin ne kadar ağır olduğunu biliyoruz. Çünkü tarih yazarken nice iyi kimselere kötü ve yine nice kötü kimselere iyi demenin her an mümkün olabileceği bir vâkıadır. Biz bunun me'suliyetinin idrâki ile cam kırıkları üstünde yürürcesine ve kılı kırk yararak kimsenin ruhunu incitmemek gayreti ile Osmanlı Tarihi'ni hazırladık. Müteaddit kaynaklara müracaat ederek tarihi hiçbir şahsiyete haksızlık yapmamaya çalıştık.
Osmanlının sadece savaş meydanlarında dolaşan bir devlet olmadığını, aksine ilimde, teknolojide ve sanatta ne derece ileri bir devlet olduğunu da gözler önüne serdik.
Belgelerle Osmanlı Tarihi'nin en büyük husûsiyeti hemen hemen tamamının "Yerli Osmanlı Kaynakları"ndan yani, hadiseleri bizzat yaşamış tarihçilerin eserlerinden ve arşiv vesikalarından istifade ederek hazırlanmış olmasıdır.
Biz, Osmanlı'yı sıradan bir aşiret ve devlet olarak kabul etmedik. Onların ilâhî bir vazife ve misyonla vazifeli oldukları kanaati ile yola çıktık. Bu telakkimizi âfâkî olarak değil tamamen tarihi delillerle ortaya koyduk.
Osman Gâzi'den itibaren bütün Osmanlı Pâdişâhlarına batı menşeli ve onların yerli uzantılarınca yapılan garazkâr iftira ve isnatlara belgelerle cevaplar verdik. Yer yer vesika resimleri, haritalar, savaş krokileri ve aralara konmuş renkli resimlerle daha güzel bir eser meydana getirmeyi hedefledik.
Osmanlıların, İslâm dini için yaptıkları fedakârlıkları, kendilerinden önceki İslâm büyüklerine karşı gösterdikleri hürmet ve bağlılıkları, İslâmın sahte mensuplarına karşı verdikleri mücadeleleri, milyonlarca insanın ölümü bahasına İslâm dinini yok etmek için çalışan haçlılara karşı gösterdikleri dini gayretleri (...) bu eserimizde gözler önüne serdik".
* Ali Rıza BAYZAN
"Belgelerle Osmanlı Tarihi" popüler bilimsel diyebiliceğimiz bir üslupla kaleme alınmış. Bir yanda arşive ve belgelere dayanarak akademik bir boyuta dayanıyor öbür yanda uzman olmayan bir okuyucunun da rahatlıkla izleyebileceği bir dil kullanıyor, sn. Yılmaz. Ancak akademik nesnelliğin soğukluğu yerine empatik kaynayışın coşkusu "Belgelerle Osmanlı Tarihi"nin ayırt edici özelliklerinden olduğunu da not etmeliyiz.
"Belgelerle Osmanlı Tarihi", Osmanlı Yayınevi tarafından Osmanlı'nın 700. yılının hatırasına yayınlanmış. Adı Osmanlı olan bir yayınevinden de böyle bir kitabı yayınlamak beklenirdi doğrusu.
Ömer Faruk Yılmaz'ın Osmanlı tarihine yönelik oryantalist ve modernist iftiralara karşı cevap vermesinin yanı sıra tarihçilerin genellikle ihmal ettiği Osmanlı'daki tasavvuf ruhunu işlemesi ''Belgelerle Osmanlı Tarihi''ne ayrı bir güzellik katıyor.
Osmanlı Yayınevi, Belgelerle Osmanlı Tarihi'ni şöyle sunuyor:
"Tarih yazmanın ve neşretmenin me'suliyetinin ne kadar ağır olduğunu biliyoruz. Çünkü tarih yazarken nice iyi kimselere kötü ve yine nice kötü kimselere iyi demenin her an mümkün olabileceği bir vâkıadır. Biz bunun me'suliyetinin idrâki ile cam kırıkları üstünde yürürcesine ve kılı kırk yararak kimsenin ruhunu incitmemek gayreti ile Osmanlı Tarihi'ni hazırladık. Müteaddit kaynaklara müracaat ederek tarihi hiçbir şahsiyete haksızlık yapmamaya çalıştık.
Osmanlının sadece savaş meydanlarında dolaşan bir devlet olmadığını, aksine ilimde, teknolojide ve sanatta ne derece ileri bir devlet olduğunu da gözler önüne serdik.
Belgelerle Osmanlı Tarihi'nin en büyük husûsiyeti hemen hemen tamamının "Yerli Osmanlı Kaynakları"ndan yani, hadiseleri bizzat yaşamış tarihçilerin eserlerinden ve arşiv vesikalarından istifade ederek hazırlanmış olmasıdır.
Biz, Osmanlı'yı sıradan bir aşiret ve devlet olarak kabul etmedik. Onların ilâhî bir vazife ve misyonla vazifeli oldukları kanaati ile yola çıktık. Bu telakkimizi âfâkî olarak değil tamamen tarihi delillerle ortaya koyduk.
Osman Gâzi'den itibaren bütün Osmanlı Pâdişâhlarına batı menşeli ve onların yerli uzantılarınca yapılan garazkâr iftira ve isnatlara belgelerle cevaplar verdik. Yer yer vesika resimleri, haritalar, savaş krokileri ve aralara konmuş renkli resimlerle daha güzel bir eser meydana getirmeyi hedefledik.
Osmanlıların, İslâm dini için yaptıkları fedakârlıkları, kendilerinden önceki İslâm büyüklerine karşı gösterdikleri hürmet ve bağlılıkları, İslâmın sahte mensuplarına karşı verdikleri mücadeleleri, milyonlarca insanın ölümü bahasına İslâm dinini yok etmek için çalışan haçlılara karşı gösterdikleri dini gayretleri (...) bu eserimizde gözler önüne serdik".
* Ali Rıza BAYZAN
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.