Aklım ve gönlüm pazartesi akşamı Cevahir Kongre Merkezi’nde düzenlenen Şeb-i Arus programında kaldı.
Yaklaşık 4 saat süren programı (kendi adıma bir rekora imza atarak) tamamını izledim.
Bambaşka bir atmosferdeydik.
Sanki 4 saatliğine dünyadan koptuk, sanki Mevlana hazretleri bize manevi bir yolculuk yaptırdı.
Gece muhteşem bir Kur’an ziyafetiyle başladı.
Haber spikerliğinin duayen ismi Mesut Mertcan'ın hasta yatağından kalkıp gelerek okuduğu şiir, Mesaj TV ana haber spikeri Enver Seyitoğlu'nun okuduğu “Etme" şiiri gerçekten mükemmeldi.
Gecede 15 konuşmacı vardı.
Her biri Mevlana hazretlerinin farklı bir yönünü anlattı.
Selim Kotil'in konuşması sırasında salonda gözyaşlarını tutamayan insanlar gördüm.
Ahmet Erimhan ve Muharrem Bayraktar'ın konuşmaları da çok farklıydı, çok kıymetliydi.
Özellikle Bayraktar'ın yazdığı ve okuduğu şiir mükemmeldi.
Ama beni salonda en çok etkileyen Prof. Dr. Haydar Baş'ın kapanış konuşması oldu.
Profesör Baş konuşmasının son bölümünde manifesto niteliğinde açıklamalar yaptı.
Şimdi o bölümü sizlere aynen aktarmak istiyorum.
Tarihî konuşma
“Eğer İslam’ı Mevlana gibi anlar, yaşarsak Türkiye'de ne PKK problemi kalır, ne o problem ne bu problem.
Benim gözümde bu vatan sathında yaşayan bütün kardeşlerim, yediden yetmişe herkes bu vatanın evladıdır, benim kardeşimdir.
Bu vatan toprakları üzerinde yaşayanları ayrışıma tâbi tutmak değil, birleştirmek, kardeş yapmak; onları bir bir bilek bir yürek yapmak lazım.
Mustafa Kemal Atatürk bunu yaptı, 36 etnik grubu biraraya getirdi "ne mutlu Türküm diyene" dedi.
Yani o Türk ki eşittir İslam, o İslam ki eşittir Türkoğlu Türk'tür.
Bunu kabul etmeyen haindir,
Bunu kabul etmeyen gafildir,
Bunu kabul etmeyen cahildir.
Türkiye'nin ayağa kalkması için bir bilek bir yürek olmamız lazım, kardeş olmamız lazım, üniter yapımızdan taviz vermememiz lazım.
Türkiye öyle karanlık bir dehlizden geçiyor ki, benim gördüklerimi bir görseniz uyuyamazsınız, hıçkıra hıçkıra ağlarsınız!
Bu ne zillet,
Bu ne gaflet,
Bu ne cehalet,
Nasıl olur böyle?
Bin yıl İslam'a bayraktarlık yapan bu milletin evlatlarını İslam diyerek, kandırarak Hıristiyan rıhtımına bağlamak...
Bu ne gaflet, bu ne cehalet!
Biz hepimiz bu Şeb-i Arus’da Mevlanalarla, Hacı Bektaşlarla, Abdal Musalarla, Abdülkadir Geylanilerle millet olarak yürüyoruz.
Bir bilek bir yürek oluyoruz.
Şiddetle, hiddetle önümüzü kesmek istiyorlar.
Önümüzde hiç kimse duramaz.
Yaşasın Türk milleti, yaşasın milletimizin imanı!
Allah hepimize hidayet versin, Muhammed Mustafa'sının şefatine nail eylesin.
Hepinizi saygı, sevgi ve hürmetlerimle selamlıyorum.”
Yaklaşık 4 saat süren programı (kendi adıma bir rekora imza atarak) tamamını izledim.
Bambaşka bir atmosferdeydik.
Sanki 4 saatliğine dünyadan koptuk, sanki Mevlana hazretleri bize manevi bir yolculuk yaptırdı.
Gece muhteşem bir Kur’an ziyafetiyle başladı.
Haber spikerliğinin duayen ismi Mesut Mertcan'ın hasta yatağından kalkıp gelerek okuduğu şiir, Mesaj TV ana haber spikeri Enver Seyitoğlu'nun okuduğu “Etme" şiiri gerçekten mükemmeldi.
Gecede 15 konuşmacı vardı.
Her biri Mevlana hazretlerinin farklı bir yönünü anlattı.
Selim Kotil'in konuşması sırasında salonda gözyaşlarını tutamayan insanlar gördüm.
Ahmet Erimhan ve Muharrem Bayraktar'ın konuşmaları da çok farklıydı, çok kıymetliydi.
Özellikle Bayraktar'ın yazdığı ve okuduğu şiir mükemmeldi.
Ama beni salonda en çok etkileyen Prof. Dr. Haydar Baş'ın kapanış konuşması oldu.
Profesör Baş konuşmasının son bölümünde manifesto niteliğinde açıklamalar yaptı.
Şimdi o bölümü sizlere aynen aktarmak istiyorum.
Tarihî konuşma
“Eğer İslam’ı Mevlana gibi anlar, yaşarsak Türkiye'de ne PKK problemi kalır, ne o problem ne bu problem.
Benim gözümde bu vatan sathında yaşayan bütün kardeşlerim, yediden yetmişe herkes bu vatanın evladıdır, benim kardeşimdir.
Bu vatan toprakları üzerinde yaşayanları ayrışıma tâbi tutmak değil, birleştirmek, kardeş yapmak; onları bir bir bilek bir yürek yapmak lazım.
Mustafa Kemal Atatürk bunu yaptı, 36 etnik grubu biraraya getirdi "ne mutlu Türküm diyene" dedi.
Yani o Türk ki eşittir İslam, o İslam ki eşittir Türkoğlu Türk'tür.
Bunu kabul etmeyen haindir,
Bunu kabul etmeyen gafildir,
Bunu kabul etmeyen cahildir.
Türkiye'nin ayağa kalkması için bir bilek bir yürek olmamız lazım, kardeş olmamız lazım, üniter yapımızdan taviz vermememiz lazım.
Türkiye öyle karanlık bir dehlizden geçiyor ki, benim gördüklerimi bir görseniz uyuyamazsınız, hıçkıra hıçkıra ağlarsınız!
Bu ne zillet,
Bu ne gaflet,
Bu ne cehalet,
Nasıl olur böyle?
Bin yıl İslam'a bayraktarlık yapan bu milletin evlatlarını İslam diyerek, kandırarak Hıristiyan rıhtımına bağlamak...
Bu ne gaflet, bu ne cehalet!
Biz hepimiz bu Şeb-i Arus’da Mevlanalarla, Hacı Bektaşlarla, Abdal Musalarla, Abdülkadir Geylanilerle millet olarak yürüyoruz.
Bir bilek bir yürek oluyoruz.
Şiddetle, hiddetle önümüzü kesmek istiyorlar.
Önümüzde hiç kimse duramaz.
Yaşasın Türk milleti, yaşasın milletimizin imanı!
Allah hepimize hidayet versin, Muhammed Mustafa'sının şefatine nail eylesin.
Hepinizi saygı, sevgi ve hürmetlerimle selamlıyorum.”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024