Meltem TV'deki Haftanın Sohbeti programında Muharrem Bayraktar'ın sorularını cevaplandıran Prof Dr. Haydar Baş, Irak'ta yaşanan işgale bu ülke vatandaşlarının ellerindeki imkanlar nispetinde tepki gösterdiğini dile getirdi. Prof. Dr. Baş, "İşgal güçleri demokrasi adı altında bir takım eylemlerde, hareketlerde bulundular, seçimle hükümet kurdular. Bunların tamamı işgal edenlerin projesinin hayata geçmesi tarzındaydı" dedi.
İşgalci ile işgalcinin kurduğu hükümet arasında fark yokBTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, tarihi bir tespitte bulunarak, işgal edenlere karşı verilen mücadeleyle, işgal sonrası kurulan hükümete karşı verilen mücadele arasında pek bir fark bulunmadığını vurguladı. BTP Lideri, bu bağlamda şunları söyledi: "Her iki dönemde de Iraklı bu işgali kabul etmemiş, işgal gücünün adına iktidar olanların demokratik gerekçeyle de olsa meşru olmadığını savunmuştur. Sünniler bu noktada çok ileri çıktılar. Hakikaten belki de izahı yapılamayacak harikulade başarılar ortaya koydular. Bu direniş zaman zaman işgalci ABD'nin moralini darmadağan etti. Hatta 'biz buradan askerlerimizi geri çekeceğiz' gibi tavırlar aldıkları da bilinen gerçekler arasında".
Iraklı teslim olmuyorIrak'ın fiilen işgal edildiğine ama teslim alınamadığına işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir parçası olarak Irak'ta asayişi temin etmeye çabaladığını belirtti. "Zira siz işgal ettiğiniz bölgede asayişi temin edemezseniz; ikinci, üçüncü, dördüncü emsal olabilecek girişimlerde muvaffak olamazsanız" diyen BTP Lideri, işgal güçlerinin çıkış olarak Şii-Sünni çatışmasına bel bağladığını vurguladı. Prof. Dr. Haydar Baş, şunları kaydetti: "Irak'ta en güzel çıkış yolu olarak da, 'nasıl olur da bu coğrafyayı tamamen elimize geçiririz, istediğimiz iradeyi iktidar ederiz.' Bu arada Kuzey Irak bölgesinde hakimiyetini ortaya koyan ve ilan edilen bir Kürt devleti oluşumu var. Bütün bunlar içiçe ve işgal gücünün hakimiyetine bağlı meseleler. Düşünüldü, taşınıldı böyle fitne zaman zaman çıkarılmak istendi ama hiç biri başarılı olmadı. 'Bunu eylem safhasına dökünce biz muvaffak oluruz' düşüncesinden hareketle Hasan el- Asker hazretlerinin (ki en büyük imamlardan bir tanesidir, çok büyük bir ilim ve maneviyat sahibi bir insandır, Peygamber Efendimizin sülalesindendir, İmamiye'nin meşhur imamlarındandır, sadece İmamiye'nin değil, aynı zamanda Ehl-i Sünnet'in de itibar ettiği, 'büyük imamdır' dediği, feyzinden, ilminden tefeyyüz ettiği bir zattır) türbesini hedef seçtiler, burayı kundakladılar."
Sünniler bunu kesinlikle yapmazSünnilerin Şiilerden intikam almak kastıyla Hasan el Asker türbesini bombalamalarının asla mümkün olamayacağını belirten BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Sünniler, Şiiler ne kadar haksızlık yaparsa yapsın böyle bir şey asla mümkün olmaz" dedi. Şiilerin kendilerine göre bir strateji uyguladığına işaret eden Prof. Dr. Baş, bunun Sunnilerce bilinen bir gerçek olduğuna işaret etti.
BTP Lideri, şu görüşleri öne çıkardı: "Farz edelim ki, Şiiler çok büyük yanlışlar yaptılar, bu yanlışlara rağmen dahi olsa Sunniler kalkıp Hasan el Asker hazretlerinin türbesini tahrip edemez. Orada ölüme yol açamaz. Yani Hasan el Asker'in şahsiyetine sadece Şii Müslümanlar değil, Sünni Müslümanlar da hürmet ederler. Her ikisi de belki de yarış halinde ona tazim ederler. Mesela ben Sünniyim. Bana göre Hasan el Asker yeryüzüne gelmiş sayılı şahsiyetlerden, büyük manevi önderlerden birisidir. Benim Şiilikle hiçbir ilgim yok. Hangi insana giderseniz gidin, Hasan el Asker dediğiniz zaman durur. Peygamber ailesinden, büyük bir alim, maneviyat ehli, hendese hesaplarını çok iyi bilen bir insan, yani onu okuyan bir insan ilmin, muhabbetin, Allah sevgisinin, Hz. Muhammed aşkının ne demek olduğunu anlar. Böyle bir insanı bir Müslüman hedef seçecek ve onun arkasından giden insanlardan 'intikam alacağım' diyecek. Böyle bir şey olmaz. Hele hele işgal güçlerinin Hasan el Asker'i seçmeleri büyük bir yanlış. Öyle bir insan ki, ismini duyduğu zaman Ehl-i Sünnet dünyası 'hazır ol' duruşuna geçiyor. Öyle bir saygısı var."
Büyük bir tertipHasan el Asker üzerinden böyle bir fitnenin çıkarılmasının, 'meydana gelen hadisenin bir tertip ve provokasyon olduğunun en açık ispatı olduğuna işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş, patlamaları işgal güçlerinin organize ettiğine işaret etti. BTP Lideri, şunları söyledi: "Bu işgal güçlerine siz okyanus ötesinden gelenler diyebilirsiniz. O bölgeyi ele geçirebilmek için MOSSAD'ın arkasındaki güçler diyebilirsiniz. Hangisi olursa bu doğrudur. Ama kesinlikle bunu Sünni bir grubun yapması mümkün değildir. Ve bugün göreceksiniz ki, Sünnilerle Şiiler bunun büyük bir oyun olduğunu görecekler ve kardeşliklerini ilan edecekler. Türkiye'de dünyada 'birbirine düştüler' havasını veren bir basın var. Bunu böyle göstermek istiyorlar. Bu grupların içine bir takım provokatörler sızmış olabilir."
Olayların tarihi arka planı varBağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Şii Sünni çatışmasını amaçlayan oyunların 1850'lerde başladığına işaret ederek , o dönemde İngiliz ajanların sunni ve şiileri birbirlerine düşürmek istediklerini hatırlattı. Prof. Dr. Haydar Baş, bu çerçevede şunları söyledi: "Orada ilk yapmak istedikleri şey, Şii ve Sünni grupları çatıştırmaktı. Bu konuda raporlar var, itirafları var: 'Ne kadar uğraştıksak, muvaffak olamadık' diyorlar. Zira Sünniler halifelerine, Şiiler de mollalarına bağlı... 'Biz tefrika istemiyoruz' diyorlar. Burada bunun için 'yeni bir mezhebin kurulmasına karar verdik' diyorlar. Bu iş yeni değil, mazisi çok eski. Aynı şey devam ediyor. Belki Sünni ve Şiilerin içine kendilerinden olan provokatörleri yerleştirmiş olabilirler. Ama işin başı olan insanlar zaman içinde bunu bertaraf edeceklerdir."