Resulullah Efendimiz insanlara, kendilerinde dil, suret ve daha başka yönlerden farklılıklar bulunduğunu, böyle değişikliklerin onların sonradan yaratıldığını göstermesini bildirdiği gibi, gerek kendilerinde, gerekse onların dışındaki varlıklarda, Allah-ü Teala'nın varlığına, iradesine ve tedbirine delalet eden şeyler ile, Allah-ü Teala'yı tanıma yolunu da bildirdi. Şöyle ki; Allah-ü Teala Kur'an-ı Kerim'de mealen; "Arzda da gerçekten tasdik edenler için bir çok ibretler vardır. Nefislerinizde de (hücrelerden vücud yapınıza kadar) bir çok alametler vardır ki, hep Allah-ü Teala'nın kudretine, ilmine azamet ve idaresine delalet ederler. Hala görmeyecek misiniz" buyurdu (Zariyat: 20-21).
Bir sohbeti sırasında insanın yaratılışını ve yaratılış safhalarını açıklayarak şöyle buyurdu:
İnsanın yaratılış safhaları, suret ve şekillerindeki değişik durumlara; "Biz insanı (Adem'i) şüphesiz ki, çamurun özünden yarattık. Sonra Adem'in neslini, sağlam bir yerde (rahimde) bir nutfe (az bir su) yaptık. Sonra o nutfeyi bir kan pıhtısı haline getirdik. Ondan sonra kan pıhtısını bir parça et yaptık. O et parçasını da kemikler haline çevirdik. Kemiklere de et giydirdik. Sonra ona başka bir yaratılış (ruh) verdik. Bak ki, şekil verenlerin en güzeli olan Allah-ü Teala'nın şanı ne kadar yücedir" mealindeki Mü'minun suresi 12-14 ayet-i kerimelerinde işaret buyurdu.
Bunlar, Allah-ü Teala'nın varlığının muhakkak lazım olduğunu ifade eden, O'nun irade ve tedbirine delalet eden en açık delillerdendir.
İnsan, çamur özünden yaratıldı. Çamur özünün bir çok şekil ve durumlara kabiliyeti vardır. Fakat, insanın başka bir suretle değil de, kendisine has özellikleriyle malum olan ve en güzel surette meydana gelmesi, mutlaka bir yaratıcının varlığını göstermektedir.
İnsana baktığımızda şunları görüyoruz: 1. İnsanın başka varlıklarda bulunmayan, kendisine mahsus bir sureti vardır. 2. İşitmek, görmek, koklamak, hissetmek, tatmak gibi ihtiyaçlarını temin edebilmesi için hazırlanmış bir takım vasıtalara (duyu organları) sahiptir.
Bir sohbeti sırasında insanın yaratılışını ve yaratılış safhalarını açıklayarak şöyle buyurdu:
İnsanın yaratılış safhaları, suret ve şekillerindeki değişik durumlara; "Biz insanı (Adem'i) şüphesiz ki, çamurun özünden yarattık. Sonra Adem'in neslini, sağlam bir yerde (rahimde) bir nutfe (az bir su) yaptık. Sonra o nutfeyi bir kan pıhtısı haline getirdik. Ondan sonra kan pıhtısını bir parça et yaptık. O et parçasını da kemikler haline çevirdik. Kemiklere de et giydirdik. Sonra ona başka bir yaratılış (ruh) verdik. Bak ki, şekil verenlerin en güzeli olan Allah-ü Teala'nın şanı ne kadar yücedir" mealindeki Mü'minun suresi 12-14 ayet-i kerimelerinde işaret buyurdu.
Bunlar, Allah-ü Teala'nın varlığının muhakkak lazım olduğunu ifade eden, O'nun irade ve tedbirine delalet eden en açık delillerdendir.
İnsan, çamur özünden yaratıldı. Çamur özünün bir çok şekil ve durumlara kabiliyeti vardır. Fakat, insanın başka bir suretle değil de, kendisine has özellikleriyle malum olan ve en güzel surette meydana gelmesi, mutlaka bir yaratıcının varlığını göstermektedir.
İnsana baktığımızda şunları görüyoruz: 1. İnsanın başka varlıklarda bulunmayan, kendisine mahsus bir sureti vardır. 2. İşitmek, görmek, koklamak, hissetmek, tatmak gibi ihtiyaçlarını temin edebilmesi için hazırlanmış bir takım vasıtalara (duyu organları) sahiptir.