Erdoğan, misyonerlik ile inanç hürriyetini karıştırıyor

AKP hükümetinin, AB bahanesiyle mübarek topraklarımızda mantar gibi kilise türeterek gençlerimizi papazların ve hahamların kucağına doğru sürüklemesi, kalbinde zerre kadar iman ve yüreğinde zerre kadar vatan sevgisi bulunan herkesi dehşete düşürdü, düşürüyor.

AKP hükümeti, Müslüman milletimizin çocuklarına okutulan din dersi kitaplarına "Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet'in hepsi ilahi dinlerdir; bu üç ilahi dinde iman, ibadet ve ahlak bakımından ortak esaslar vardır.

Örneğin bu üç ilahi dinde Allah, melek, kitap, peygamber ve ahiret gibi inançlar ortaktır" şeklinde "misyonerlik söylemleri"ni sokuşturacak kadar İslam akaidini hedef alan politikalar gütmektedir.

AKP hükümeti, ABD-Vatikan konsorsiyumunun Asya'yı Hıristiyanlaştırıp sömürgeleştirme yöntemi olan "dinlerarası diyalog"u devlet politikası haline dönüştürecek kadar, Müslüman milletimizin safından ve duruşundan uzaklaşmıştır.

AKP hükümeti, "Mahşer günü kurulacak olan sırat"ın güya bir benzeri olarak Mardin'de Fetullah Gülen ekibinin papazlar ve hahamlarla birlikte inşa ettikleri "sırat köprüsü"nden papaz ve hahamlarla beraberce cemaat halinde geçecek kadar öteye geçmiştir.

Ülkemizde tam bir Hıristiyanlaştırma çığırı yaşanmaktadır. Türkiye Diyanet Vakıf-Sen Başkanı Bilal Eser, son altı ayda 30 bini aşkın gencimizin Hıristiyanlaştırıldığına dikkat çekmişti.

İnsanın tüylerini diken diken edecek raddeye varan bu Hıristiyanlaştırma çığırı karşısında, ma'lumunuz, birkaç gün önce feryadı basanlardan biri de Rahşan Hanım idi... AKP'lilerin tüyleri, Rahşan Hanım kadar da diken diken olmuyorsa, varın siz işin vahametini ve AKP'nin ahvalini hesap edin demiştim.

Başbakan Tayyip Erdoğan, Rahşan hanımı bile dehşete düşüren bu "AB modasıyla Hıristiyanlaştırma çığırı" konusunda haftasonu hem Rize'de, hem de Trabzon havaalanında soru ve sitemlerle karşılaştı tabii...

Erdoğan ne dese beğenirsiniz; "Sen inancına güveniyorsan, inanç hürriyetinden korkma. Güvenmeyen inanç hürriyetinden korkar." Bu ifadeler, Papa ile görüşmesinde "Papalık misyonunun bir parçası olduğunu" deklare eden Fetullah Gülen'in söyleminin tıpatıp aynısı. Hıristiyan olan mı var canım, nerde, sen inancına güveniyorsan, inanç hürriyetinden ve diyalogdan korkma, diyordu Gülen.

Erdoğan ve Gülen, ağız birliği yapmış vaziyette böyle diyorlar; ama Türkiye Diyanet Vakıf-Sen Başkanı Eser, son altı ayda 30 bini aşkın gencimiz Hıristiyanlaştırıldı diyor. Misyonerlerin, vaftiz seremonileri ve fuhuşu andıran ayin seansları ekranları işgal ediyor. TSK, "Ülkemizdeki ve Dünyadaki Misyonerlik Faaliyetleri" başlığıyla hazırlattığı raporda, Türkiye'de faaliyet gösteren sadece Protestan misyonerlerin, 2020 yılına kadar Türkiye nüfusunun yüzde 10'unu Hıristiyanlaştırmayı hedeflediklerini belirtiyor.

Gerçekler bu iken, Erdoğan'ın "Sen inancına güveniyorsan, inanç hürriyetinden korkma" ifadesi de ne demek!

Başbakan Erdoğan, "inanç hürriyeti" ile "Müslümanların çocuklarını Hıristiyanlaştırma çığırı"nı karıştırıyor.

Her tarafı şehit kanlarıyla sulanmış bu mübarek topraklarda tamamı Müslüman olan yüce milletimizin çocuklarını Hıristiyanlaştırmak, inanç hürriyeti olamaz sayın Erdoğan.

Tek bir Hıristiyan'ın dahi bulunmadığı mahallelerde 30-35 bini aşkın kilise ev açarak parasız-pulsuz öğrencilerin ve işsiz-güçsüz gençlerimizin, papaz veya nurcu papazların Haçlı oltasına takılmalarına imkan hazırlamak inanç hürriyeti olamaz sayın Erdoğan.

15 yaşını doldurmaması hasebiyle çocuğu yaz kurslarına dahi alınmadığı için köydeki evinde veya şehirdeki apartmanda evladına besmele, namaz, abdest, gusül öğreten veya öğretmek için hoca tutan Müslüman bir babaya TCK 263. madde ile "3 yıla kadar hapis cezası" öngörülürken, tek bir Hıristiyan'ın dahi bulunmadığı illerde, ilçelerde, köylerde ve mahallelerde apartman diplerine kilise evler kondurtmak inanç özgürlüğü değildir sayın Erdoğan.

Avrupa'da Müslüman vatandaşlarımızın açtığı camiler kendi ibadet ihtiyaçlarını karşılamak içindir; Türkiye'mizde ise bir tek Hıristiyan'ın dahi bulunmadığı illerde ve mahallelerde açılan kilise evler "Müslüman gençlerimizi Hıristiyanlaştırmak için"dir sayın Erdoğan. Kilise evlerin açılışına dair ileri sürdüğünüz bu bahane kargaları bile güldürmektedir sayın Erdoğan, başka bir bahane bulun kendinize... Bulamazsınız; çünkü tek bir Hıristiyanın bulunmadığı mahallelere kilise ev kondurtmanın izahı olamaz. Bu, AKP eliyle misyonerliktir.

Bu, olsa olsa "misyonerlik hürriyeti"dir, Müslüman milletimizin çocuklarını "Hıristiyanlaştırma" özgürlüğüdür. Elbette bu yüce millet inancına güveniyor, zerre kadar da şüphesi yok...

Hatta bu yüce millet, hiç kimsenin batıl da olsa dinine ve inancına karışmaz; nitekim, asırlardan beri Yahudi ve Hıristiyan vatandaşlarımıza kimse yan gözle bakmamıştır, bakmaz da. Bu, milletimizin asalet ve imanındandır.

Ancak bugün ülkemizde herkesin rahatsız olmaya başladığı AB modasıyla açılan çığır, bazan diyalog adıyla, bazan azınlık hürriyeti adıyla, bazan gayr-i müslimlere inanç hürriyeti adıyla tezgahlanan iş, "misyonerlik"tir, "Müslüman milletimizin çocuklarını Hıristiyanlaştırmak"tır. Dini ve milli bütünlüğümüzü erozyona uğratan böylesi bölücü bir tezgah, inanç hürriyeti olamaz sayın Erdoğan.

Bu bakımdan yüce milletin güvenmediği şey, Müslüman kılıklı misyonerlerdir, eskinin mücahid ve Müslüman kılıklı yeni Haçlı piyonlarıdır, Müslüman kılıklı veya cebi paralı din avcılarıdır, Müslüman kılıklı diyalogcu gizli papazlardır, Müslüman kılıklı gizli Hıristiyanlardır. Gençlerimizi bunlara kaptırıyoruz; asıl tehlikeli çığır, işte bu Müslüman kılıklı siyasal veya dinsel taşeronların gayretiyle açılmıştır. Bu misyon, inanç hürriyeti olamaz. Bu yerli taşeronların Hıristiyanlaştırma çığırını, dininize güvenin bir şey olmaz, diye örtemezsiniz sayın Erdoğan.