Fransız yazarın iddiaları
Fransa Ermeni soykırımı üzerinde en çok duran devletlerden biridir. İkide bir bu konuyu pişirip pişirip Önümüze getirmektedir. Fransa'nın bu tutumu, Türkiye'den kaçan Ermenilerin en çok bulunduğu ülke olmasındandır. Zamanında Osmanlı'ya karşı onları en çok kışkırtan ve fitneleyen devletlerden biridir. Tüm olaylardan sonra da, herhalde vicdan azabı çekmektedir.
Fransa Türklere karşı daima olumsuz davranmıştır. Fransız halkı da Türklere karşı olumsuzluk taşıyan saçma fikirlerle doldurulmuş durumladır. Öte taraftan yine bir Fransız yazarı olan Paul Du Veu'ya göre, 1920 yılında işgal altındaki İstanbul'da Mustafa Kemal Paşa'nın -bir soru üzerine- ittihatçıları suçlayarak "Ermeni katliamı yapılmıştır" dediğini de ileri sürülmektedir. Daha sonraları ise bu yazarın yazdıkları emin bir tarihi kaynak olarak gösterilmekte ve iddialar tekrarlanmaktadır. İddialarda nüfus kaybı uydurmadır. Yazarın bahsettiği tarihte, Mustafa Kemal Paşa İstanbul'da değil Anadolu'da Kurtuluş savaşını yürütüyordu. İstanbul'la tamamen ilgisini kesmişti. 19 Mayıs 1919 yılında İstanbul'dan ayrılarak Anadolu'ya gitmişti. Mustafa Kemal Paşa böyle bir ifade vermemiştir ve vermesi de mümkün değildir! Zaten "Divani Harp" zabıtlarında da böyle bir ifade yoktur!
Kitabı yazan Fransız müellifin tabii ki Türk Cumhuriyet tarihinden haberi yoktu. Haberi olmadığı için etrafta anlatılan yalan yanlış şeyleri kitabına koyarak iddiaları sıralamıştır. O nedenle Ermeni ırkçılarının ve bizzat katliamları yapan eski Ermeni çetecilerin herhalde etkisinde kalmıştır.
Osmanlı dönemindeki Berlin Kongresi'nden beri olan tarihlerde, "Hasta Adam" deyimi ve Osmanlı'yı parçalama planları yürürlüğe girmişti. Avrupa ülkeleri Osmanlı'yı her yönden yıkmaya çalışıyorlardı. Onun için Osmanlı'nın içindeki etnik gurupları devamlı olarak Osmanlı'ya karşı fitneliyorlardı. Bu tarihlerde etnik gruplara sahip çıkmakta ve onların sayıları ile ilgileniyorlardı. Bunun yanında kendilerine gösterilen bölgelerde bile Ermenilerin nüfusları % 20'yi geçmiyordu. Ona rağmen o bölgelerde kendilerine bir bağımsızlık istiyorlardı! Çünkü Avrupa'nın müdahalesine güvenmişlerdi. Çünkü Onlara oralarda bir Ermeni Devleti Avrupalılarca vaadedilmişti. Hatta şimdi bile bazı gizli haritalarda o bölgeler Ermenistan olarak gösterilmektedir.
Batı ülkeleri ve Ermeniler bunu müdahaleyi saptamak için daha 1890'lerden beri hazırlıklarını yapmaya başlamışlardı. O tarihlerde bile kanlı saldırılara başlamışlardı. Mesela Zeytun isyanında 7.000 Müslüman ve 6.000 Ermeni ölmüştü.
Bu sebeple, Birinci Dünya savaşını ve doğudaki Rusların işgalini onlar büyük bir fırsat olarak kabul etti. Nüfus tarihi uzmanı Prof. Justin Mc Carthy'ye göre 1912-1918 arasında Anadolu'daki çatışmalarda ve savaş esnasında yaklaşık olarak:
1 - 2.000.000 kadar Müslüman ve
2 - 584.000 kadar da Ermeni ölmüştür.
Yazarın bildirdiklerine göre o günlerde Anadolu'da ve özellikle Güney Doğu ve Doğu bölgelerinde, oluk oluk kan akmıştır. O mücadelelerde her iki taraftan da insanlar hem öldüren hem de ölen olmuştur. Çünkü Ermeniler düşmanla bir olarak Türk halkına saldırmış, Türkler de onlara karşı gelmeye kalkışmıştır. O zamanlarda ise Türk gençlerinin tüm genç erkekleri Osmanlı'nın değişik cephelerinde savaştaydılar. Türk halkı ise gerek Ruslara gerekse Ermeni çetelerine karşı bir nevi korumasız kalmıştı. Onun için Türklerden verilen zayiat sayıca çok daha fazlaydı.
Fransa Ermeni soykırımı üzerinde en çok duran devletlerden biridir. İkide bir bu konuyu pişirip pişirip Önümüze getirmektedir. Fransa'nın bu tutumu, Türkiye'den kaçan Ermenilerin en çok bulunduğu ülke olmasındandır. Zamanında Osmanlı'ya karşı onları en çok kışkırtan ve fitneleyen devletlerden biridir. Tüm olaylardan sonra da, herhalde vicdan azabı çekmektedir.
Fransa Türklere karşı daima olumsuz davranmıştır. Fransız halkı da Türklere karşı olumsuzluk taşıyan saçma fikirlerle doldurulmuş durumladır. Öte taraftan yine bir Fransız yazarı olan Paul Du Veu'ya göre, 1920 yılında işgal altındaki İstanbul'da Mustafa Kemal Paşa'nın -bir soru üzerine- ittihatçıları suçlayarak "Ermeni katliamı yapılmıştır" dediğini de ileri sürülmektedir. Daha sonraları ise bu yazarın yazdıkları emin bir tarihi kaynak olarak gösterilmekte ve iddialar tekrarlanmaktadır. İddialarda nüfus kaybı uydurmadır. Yazarın bahsettiği tarihte, Mustafa Kemal Paşa İstanbul'da değil Anadolu'da Kurtuluş savaşını yürütüyordu. İstanbul'la tamamen ilgisini kesmişti. 19 Mayıs 1919 yılında İstanbul'dan ayrılarak Anadolu'ya gitmişti. Mustafa Kemal Paşa böyle bir ifade vermemiştir ve vermesi de mümkün değildir! Zaten "Divani Harp" zabıtlarında da böyle bir ifade yoktur!
Kitabı yazan Fransız müellifin tabii ki Türk Cumhuriyet tarihinden haberi yoktu. Haberi olmadığı için etrafta anlatılan yalan yanlış şeyleri kitabına koyarak iddiaları sıralamıştır. O nedenle Ermeni ırkçılarının ve bizzat katliamları yapan eski Ermeni çetecilerin herhalde etkisinde kalmıştır.
Osmanlı dönemindeki Berlin Kongresi'nden beri olan tarihlerde, "Hasta Adam" deyimi ve Osmanlı'yı parçalama planları yürürlüğe girmişti. Avrupa ülkeleri Osmanlı'yı her yönden yıkmaya çalışıyorlardı. Onun için Osmanlı'nın içindeki etnik gurupları devamlı olarak Osmanlı'ya karşı fitneliyorlardı. Bu tarihlerde etnik gruplara sahip çıkmakta ve onların sayıları ile ilgileniyorlardı. Bunun yanında kendilerine gösterilen bölgelerde bile Ermenilerin nüfusları % 20'yi geçmiyordu. Ona rağmen o bölgelerde kendilerine bir bağımsızlık istiyorlardı! Çünkü Avrupa'nın müdahalesine güvenmişlerdi. Çünkü Onlara oralarda bir Ermeni Devleti Avrupalılarca vaadedilmişti. Hatta şimdi bile bazı gizli haritalarda o bölgeler Ermenistan olarak gösterilmektedir.
Batı ülkeleri ve Ermeniler bunu müdahaleyi saptamak için daha 1890'lerden beri hazırlıklarını yapmaya başlamışlardı. O tarihlerde bile kanlı saldırılara başlamışlardı. Mesela Zeytun isyanında 7.000 Müslüman ve 6.000 Ermeni ölmüştü.
Bu sebeple, Birinci Dünya savaşını ve doğudaki Rusların işgalini onlar büyük bir fırsat olarak kabul etti. Nüfus tarihi uzmanı Prof. Justin Mc Carthy'ye göre 1912-1918 arasında Anadolu'daki çatışmalarda ve savaş esnasında yaklaşık olarak:
1 - 2.000.000 kadar Müslüman ve
2 - 584.000 kadar da Ermeni ölmüştür.
Yazarın bildirdiklerine göre o günlerde Anadolu'da ve özellikle Güney Doğu ve Doğu bölgelerinde, oluk oluk kan akmıştır. O mücadelelerde her iki taraftan da insanlar hem öldüren hem de ölen olmuştur. Çünkü Ermeniler düşmanla bir olarak Türk halkına saldırmış, Türkler de onlara karşı gelmeye kalkışmıştır. O zamanlarda ise Türk gençlerinin tüm genç erkekleri Osmanlı'nın değişik cephelerinde savaştaydılar. Türk halkı ise gerek Ruslara gerekse Ermeni çetelerine karşı bir nevi korumasız kalmıştı. Onun için Türklerden verilen zayiat sayıca çok daha fazlaydı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006