Ey oğul! Öncelikle kendi benliğine nasihat et, sonra da başkalarına nasihat edersin. Nefsinin ince hesaplarına karşı dikkatli olman gerektir. Sende düzeltilmesi gereken en ufak bir kırıntı bile kaldıysa onu bırakıp başkasını düzeltmeye kalkışma. Bu halinle mi başkasının nasıl düzeleceğini biliyorsun?! Sen körsün başkasını nasıl kontrol edeceksin, insanları ancak gören kontrol eder. Denizde boğulmaktan onları ancak iyi bir yüzücü kurtarabilir. Allah (cc)'a kullarını, ancak, O'nu bilen döndürebilir. O'nu bilmeyen O'na varma işinde nasıl rehberlik yapabilir. O'nu seviyorsan kulluğu sadece O'nun için yapıyorsan ve sadece O'ndan korkuyorsan, Allah (cc)'ın tasarrufunda sana söz düşmez. Bu da kalp ile olur, bol bol konuşarak değil. Bu makama halvet ile ulaşırsın, insanlara karışarak değil.
Tevhid beden kapısında, şirkte O bedenin içinde oldu mu işte o nifakın ta kendisidir. Yazık sana, dilin Allah'tan korkuyor, halbuki kalbin sürekli günah işliyor. Dilin şükrediyor, kalbin sürekli itiraz ediyor.
Yazık, O'nun kulu olduğunu iddia ediyorsun fakat O'ndan başkasına kulluk yapıyorsun. Gerçekten O'nun kulu olsaydın, O'na koşar, O'nu dost edinirdin.
Güçlü bir imana sahip olan mümin, ne nefsinin isteklerine, ne şeytana ve ne de "heva"sına uyar. Böyle bir imana sahip mü'min, Şeytan'ı O'na itaat edecek kadar bile bilmez. Uğrunda küçültecek kadar dünyaya değer vermez. Aksine O'nu basit bir hayat olarak geçirir, ahireti ister. Ahireti de elde edince onunla da oyalanmaz, bu sefer de Mevla'sına sarılır. Hayatı boyunca yaptığı bütün ibadetlerinde ihlasa dikkat eder, yani ibadeti sadece O'nun için yapar.
Zira Rabbinin şu sözünü kesin bilir:
"Oysa onlar, dini yalnız Allah'a has kılarak ve doğruya yönelerek Allah'a ibadet etmekten, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekatı vermekten başka bir şeyle emrolunmamışlardı. Zira dosdoğru din bu idi." (el Beyyine,98/5)
Yarattıklarına güvenip Allah'a şirk koşmayı benliğinden uzaklaştır. O'nu birle. Eşyanın tümünü yaratan odur, öyle ise ne diye o varken başkasından istersin. Eşyanın tümünün tasarrufu O'nun elindedir. Ey ihtiyaçlarını O'ndan başkasından isteyen deli, Allah'ın hazinesinde olmayan bir şey mi var ki O'ndan değil de başkasından istersin.
Allah buyurdu:
"Hiçbir şey yoktur ki, yanımızda onun hazineleri olmasın". (Hicr süresi,15/21)
Ey oğul, kader oluğunun altında, sabır yastığına başını koyup, Allah'tan gelen her şeye rıza göstererek ve kurtuluş muştusunu gözetleyen bir kul olarak uyu. Sana anlattığım bu hal içinde oldun mu, üzerin O'nun fazlından ve ihsanından sana tekdir edilen her ne varsa senin isteyemeyeceğin kadar verilir.
Ey insanlar! Kader-i ilahiyeye rıza gösterin. Kadere rıza konusunda büyük mücadele veren Abdulkadir'in bu konudaki sözlerine kulak verin. Beni kadir olan Allah'a yaklaştıran şey, kadere gösterdiğim rızadır.
Ey insanlar! Gelin sadece Allah'a boyun eğelim. Sadece Allah'ın takdirine ve O'nun fiillerine karşı boyun eğelim. Bütünüyle O'na karşı boyun bükelim.
Kader-i ilahiye rıza gösterelim. Ve O'nun izinde yürüyelim. Çünkü kader, padişahın elçisi gibidir. Elçiye yaptığımız ikram gönderenin hatırı içindir.
İşte bunu yaptığımız zaman bu bizi Kadir olan Allah ile dostluğuna götürür.
Yüce Allah'ın insanlara bahşettiği velayet makamı işte buradadır. Bunu başardın mı sana Allah'ın ilim deryasından bolca içmek, fazlinin öğününden bolca yemek, O'nun en yakın dostu olmak ve O'nun himayesine girmek sana bahşedilir.
Fakat bu makamı insanlardan çok azı elde edebilir.
Evlat! Takvaya sarıl. Dinin ölçülerine azami dikkat et. Nefsine, şeytana, hevana ve kötü arkadaşlara sakın uyma. Mümin bütün bu saydıklarımla sürekli savaş halindedir. Siperden başını dışarı çıkarmaz, kılıcını hiçbir zaman kınına sokmaz, atının sırtından aşağı inmez ve eğerinin üstünde zafer kazanmış kimseler gibi uyur. Onların yemeleri ihtiyaç nispetinde, konuşmaları zaruret icabıdır. Susmaktır onları terbiye eden şey. Ancak Allah'ın takdiri ölçüsündedir konuşmaları. Allah'ın işi olarak konuşurlar.
Allah onları bu dünyada konuşturur, tıpkı yarın kıyamet günü diğer azalarını konuşturacağı gibi. Her konuşabileni konuşturan Allah'tır onları konuşturan.
Cansız varlıkları konuşturacağı gibi onları da konuşturacaktır. Onlar için konuşabilme sebeplerini hazırlar ve onlar da konuşurlar. Bir işi yapmalarını istediği zaman o iş için onları hazır hale getirir. Mesela; yarın bir mazeret uydurmamaları için Allah insanlara, azabı ile korkutan, rahmeti ile müjdeleyen bir tebliğci diledi de bunun için Resulleri ve nebileri konuşturdu. Halk arasından onları alınca da o elçilerin yerine ilmi ile amel eden alimleri görevlendirdi. Bu sefer de o insanlar peygamberlere vekaleten insanlara kurtuluşun ne ile mümkün olduğunu söylüyorlar.
Nitekim Nebi (as) şöyle buyurdu: "Alimler Peygamberlerin varisleridir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024