Fransa Batı'ya tercüman oldu
1-Sözde soykırım yasası Batı'nın değil, Sarkozy'nin tavrıdır.
2-Batı kendi değerleri ile ters düşmüştür.”
Bu tavır değil, tavırsızlıktır
“İki madde de özetlenecek bu tavır, hemen ifade etmeliyiz ki tavır değil tavırsızlıktır, gerçeği değil, yalanı konuşmaktır” diyen BTP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erimhan şunları söyledi: “Gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemek, en az Fransa Senatosu kadar gerçeği çarpıtmaktır. Bir başka açıdan söylemek gerekirse içerinin taleplerini dışarıya kabul ettirmek değil, dışarının taleplerini içeriye hazmettirme misyonunun yeni bir uygulamasıdır. Hükümet belli ki kendi basiretsizliğinin sonucu olan Soykırım yasasını hafifletmek adına Sarkozy'i bir deli, önemsiz bir adam veya herhangi bir Fransa vatandaşı gibi göstermeye çalışmaktadır. Hatırlatalım ki Sarkozy'nin isminin başında Fransa Cumhurbaşkanı sıfatı yazıyor. Ve bizim hükümetin küçümsemeye çalıştığı adam Avrupa'nın belki de en etkin ikinci siyasetçisi, ABD ve İsrail'in yakın dostudur. Yani Sarkozy sadece Sarkozy değildir, Sarkozy Avrupa'nın ta kendisidir. Hükümetin sorumluluğu Sarkozy'e indirgeyen tavrını kabul edecek olursak şayet, sözde soykırım iddiası için Batı ya da Ermenilerin sadece tehcir kararı alan dönemin Bakanlar Kurulu'nu hatta sadece dönemin Başbakanı'nı suçlaması gerekir. Bunun nasıl bir abesle iştigal olduğu ortadadır. Sarkozy bu kararı Sarkozy olduğu için değil, Fransa Cumhurbaşkanı olduğu için almıştır. Dolayısı ile sorumluluk, şahsi değil, kurumsaldır. Kaldı ki Batı'nın diğer ülkeleri, Almanya, ABD, İsrail hatta Batı halkı çıkmasını istemese idi bu yasa çıkabilir mi idi acaba? Elbette hayır… Fransa Senatosu, Batı'nın halkı ve kurumları ile birlikte siyaset ve tarih anlayışının yansımalarının sonucu olarak ilgili yasayı çıkarmıştır. Hatırlatmalıyız ki Sarkozy, Türkiye'nin AB macerası içinde “siz bize kızıyorsunuz ama aslında biz, size gerçeğin söylenmesini, yani AB'ye alınmayacağınızı söyleyerek aldatılmanızın önüne geçiyoruz” dememiş mi idi?
Batı çelişkiye düşmüyor
“Tarih acaba kimi haklı çıkardı? Sarkozy'i mi? Bizim AB sevdalısı hükümetimizi mi?” diye soran Ahmet Erimhan, “Bildiğimiz kadarı ile ülkemizi 10 yıl Avrupa Birliği ile yatırıp Avrupa Birliği ile kaldırdıktan sonra hükümetin AB politikası diye bir hedefi kalmadı” diye konuştu. BTP Genel Başkan Yardımcısı şunları söyledi: “Soykırım yasası da bu duruştan farklı değildir. Fransa aslında Batı'ya tercüman olmuştur. Bu açıdan bakınca gerçeğin ortaya çıkmasını sağladığı için Türkiye'nin Sarkozy'e olsa olsa bir teşekkür borcu olabilir!
Hükümet ise bu olaydan yola çıkarak topyekûn bir Batı değerlendirmesi ve muhasebesi yapacağına sorunu Sarkozy'e indirgeyerek konuyu kapatmak ve gerçeğin ortaya çıkmasını engelleme çabası içindedir. Batı'nın bu yasayı kabul ederek kendi değerleri açısından çelişkiye düştüğünü ifade eden hükümet anlayışı da baştan sona yanlıştır. Bir kere Batı çelişkiye düşmemiştir. Çünkü onların değerler dediği şey kendileri için uygulanacak değerlerdir. Doğu ve Türkiye için değil! Tarih bunun örnekleri ile doludur. Yani aslında ortada bir çelişki ve çifte standart yoktur, netlik ve tarih boyu uygulanan bir standart vardır. Hatırlatalım, örneğin Fransa'da 2 tane Sorbon Üniversitesi vardır. Birinde Fransızlar A kalite eğitim alırlar. Diğer Sorbon'da ise Doğu'dan gelen talebelere eğitim verilir! Bunun böyle olduğunu ise tüm dünya, Doğu'dan gelen öğrenciler de dâhil bilirler. Bu nedenle “bana 2. Sınıf adam muamelesi yapıyor” diyerek Fransa suçlanamaz. Ya Fransa'ya o eğitim için gitmezsiniz ya da bunu kabul edersiniz!”
Batı'nın değerleri Hıristiyanlıktır
“Durum bu olduğu halde Fransa'yı kendi değerlerine ters düştüğü için suçlamak 2. Sınıf Tazminat aydınlarının içine düştüğü psikoloji, tek taraflı romantik Batı sevdasından başka bir şey değildir” diyen BTP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erimhan şunları söyledi: “Değerlerine ters düşen hükümetin kendisidir. Batı'ya değerlerini hatırlatacak olan biz değiliz! Çünkü hükümetin kutsal metinlermiş gibi anlattığı Batı'nın değerleri Hıristiyanlıktır, Roma Hukuku'dur, Atina düşüncesidir. Bu üç saç ayağının sonucu ise Haçlı Savaşlarıdır! Batı zaten kendi değerlerinin gereğini bihakkın ifa ediyor. Hükümetin bu hususta titizlenmesine(!) hiç ama hiç gerek yok! Sonuç olarak hükümet, ekran ekran gezerek Batılı dostlarım(!) diye yeri göğü inleten Dışişleri Bakanımız bu söylemlerinden derhal vazgeçmelidir. Halkımız tüm çıplaklığı ile gerçeği görmektedir. “Batıya aman bir eleştiri gelmesin diyerek meseleyi rayından çıkarmak” ‘tarih baba'nın kalemi eline aldığı şu günlerde hiçbir işe yaramayacaktır.