logo
25 NİSAN 2024

GLOBAL SERMAYE KANIMIZI EMİYOR

07.02.2002 00:00:00
Global mantık hiç bir zaman üretimi esas almaz. Global mantığın asıl yapmak istediği şey, para ile para kazanmaktır.Yabancı sermaye köklü bir şekilde gelir, Türkiye'de kalıcı yatırım yapar, üretime eğilir, istihdama vesile olursa, bu sermaye hakikaten faydalı sermayedir. Ama sermaye piyasasına akşamdan girip sabahtan veya sabahtan girip akşamdan çıkan yabancı sermaye hiç bir zaman bize yar olmaz. Böyle bir gerçeği başka yöne çekerek pembe rüyalar tarzında yorumlamak ideolojik ve siyasi yaklaşımdan başka bir şey değildir

Hocam, bu haftaki sohbetimizdeki ilk sorumuz ekonomi üzerine olacak. Ekonomide çok ciddi bir bahar rüzgârı estiriliyor. Dolar, 1 milyon 600 bin TL seviyesinden, 1 milyon 300 bin TL seviyesine indi. Borsa yükselişte. IMF, kredide önümüzü açıyor. Bütün bunların ışığında ekonominin nasıl gittiği konusunda neler söylersiniz? Ayrıca doların bu düşüşü ekonomiyi nasıl etkiler? İhracatı nasıl etkiler?

Prof. Dr. Haydar Baş- Bizi takip eden kardeşlerimize evvela saygılar dileyerek sohbetime başlamak istiyorum. Dilerseniz, sorunuzu, ikinci şıkkından hareketle cevaplandırmaya çalışalım. Dolar, kısa bir zaman önce, serbest kurla beraber, 1 milyon 650 bin TL sınırlarına dayanmıştı. Böyle bir çıkış hakikaten Türk parasının onurunu çok ciddi derecede rencide etmiş ve yok derecesine indirgemişti. Dünyada hiç bir para yoktur ki bizim paramız kadar haysiyetiyle oynansın. Değeri bir anda zigzaglar çizilerek olduğundan çok aşağılara doğru çekilsin. Böyle bir durumdaki Türk Lirasına yine bakıyoruz. Dolar, 1 milyon 300 bin TL'ye iniyor. Türk Lirası, 300-350 bin civarında değer kazanmış oluyor. Bunun, görünüşte çok harikulade bir hal olduğunu zannediyorsunuz. Ama hakikatte ise bu işi perde arkasından yürütenlerin kim olduğunu gördüğünüz zaman hiç de öyle olmadığı kanaatine varıyorsunuz. Doları kim 600 bin TL seviyesinden almış 1 milyon 600 bin TL seviyesine kadar çıkartmış, kim, bu seviyeden 1 milyon 300 bin TL seviyesine kadar indirmiş? Buna baktığınız zaman "dank" diye bir şey kafanıza vuruyor. Bunu görmediğiniz müddetçe sizin sorduğunuz soruya sıhhatli cevap vermeniz mümkün olamaz.

İHRACATÇIYA YÖNELİK OYUNPeki bunu kim yapıyor? Yabancı sermayedarlar, yabancı bankalar, bir anda doların fiyatını yükseltiyor, bir anda indiriyor. Düğme, başkasının elinde. İp başkasının elinde. O halde bu değer, doların sahici değeri değildir. Peki gerçek değeri nedir? Bu soruyu sorduğunuz zaman dalgalı kur politikasına göre ne olduğu da belli değildir. Adamın canı sıkılır. 500 bin liraya kadar da indirir. Bu seviyeye indirdiği zaman çok iyi gibi zannettiğin olayda çok ciddi bir oyun var demektir. Buradaki oyun da dışa dönük ticaret yapmak isteyen işadamlarını aradan çıkarma politikası meğer uygulanıyor demektir. Olayın içerisinde ihracatçıya dönük bir oyun var demektir.

Mesela siz Türk işadamı olarak, bir buçuk ay evvel, yabancı işadamları ile anlaşma yapıyorsunuz. Diyelim ki parça başına 50 dolara anlaşıyorsunuz. Dün 50 doların karşılığı olan TL faraza bin liradır. Bugün 700 liraya düşmüştür. Sizin işçi giderleriniz, vergi giderleriniz, hammadde giderlerinizin tamamı TL'ye endeksli olduğu için giderleriniz aynı noktadadır. Dolara güvenerek % 20 kârla bu işi bağlayalım, diyorsunuz. Ama doların değeri 1 milyon 300 bin liraya düştüğü zaman artık bu % 20 sizi kurtarmıyor. Bu sefer o günler içerisinde yaptığınız bütün bağlantılarda ihracatçı olarak sıfırı tüketiyorsunuz.

Bizde ihracat yapan işadamlarının bütçelerine baktığınız zaman vasat olarak 1-2 milyon dolar civarında olduğunu görürsünüz. Fazlası çok daha iyi ama bizim gördüğümüz, bildiğimiz bağlantılar, işte 10-20 milyon dolarlıktır. Bugünkü kayıp da % 20-25'lerdedir. Adam da zaten bunu % 20 kârla satmaktadır. Türk Lirasının, dolar karşısındaki durumunu hesaba katarak ihracat bağlantısını yapmıştır. Aradaki kur farkı bunu götürüyor. Sigortası, işçiliği, vergisi yanına kâr kalıyor. Onun için bundan hareketle bir buçuk ay evvelki bağlantı ile beraber ihracatçıların tamamı zarar etmiş oluyor. "Ben bu işi biliyorum" diyen kim olursa olsun, kendisine sorduğunuz zaman size bu cevabı veriyor. Manzara bu ise Türkiye'de ekonominin durumu nedir?

İYİYE GİDEN TÜRK EKONOMİSİ DE?İL GLOBAL SERMAYENİN İŞLERİDİRTürkiye'de bir şeyler iyi gidiyor, derken, iyiye giden şey, global sermayenin Türk piyasasına tamamen hakim olması, dengelerini kurmasıdır. Sermaye piyasasında bazı hisse senetlerinin değerleri artıyor. Bu da bir oyundur. Dikkat ederseniz televizyonlarda, "oyuncular" tabiri kullanılıyor, "piyasa oyuncuları" tabiri kullanılıyor. Demek ki bu oyundur. Oyunda parası olan kazanır. Adamın 1-2 milyon dolar sermayesi vardır, sıfırı tüketmiştir. Onlarla oynayamazsınız. Çünkü onların elindeki sermaye devletlerin elindeki sermayenin 20 mislidir. Global sermaye sahiplerinde devletlerin bütçelerinin 20 misli para vardır. Durum bundan ibarettir. Peki ne iyiye gitti? Piyasa üzerinde hakimiyet kurmak isteyenlerin işleri iyiye gitti. Piyasa üzerinde hakimiyetini kurmak isteyen insanların hakimiyeti ile devlet politikamızın iyiye gideceğine inanıyorsan, "iktisadi hayatımız iyiye gitti", inanmıyorsan, "hayır, kötüye gitti" dersin. Onun için "hayır mıdır, şer midir?" sorusunu bana sormayacaksınız. Asgari geçim sınırı, ölüm sınırı 350 milyon TL olarak hesaplanırken bugün biz 175 milyon TL asgari ücret veriyoruz. O zaman vatandaşa, "ekonomi iyiye mi gidiyor, kötüye mi gidiyor?" sorusunu sorduğunuz zaman sana ne cevap verir?

"Kötüye gidiyor" cevabını verir.

Prof. Dr. Haydar Baş- Niye? Çünkü, adamı açlığa mahkum ediyorsun. Peki bu aradaki fark nereye gidiyor? Aradaki fark, piyasaya hakim olmak isteyen güçlerin cebine gidiyor.

Zaten adam bunu para kazanmak için yapıyor. Sana getirdiği siyasi, hukuki, ekonomik müeyyidelerin hepsini kendi çıkarı için getiriyor. Bir Amerikalı, bir İngiliz, bir Alman, senin-benim kârımı düşünerek iş yapacak; bunu aklınız kabul ediyor mu? Ediyorsa, işimiz iyiye gidiyor demektir. Etmiyorsa, ekonomi hayatımızın iyiye gittiğini söylemek biraz hayalperestliktir.

BU MİLLET ASKER MİLLETTİRTürkiye'de bazı şeyler neden olmuyor? Geçenlerde bir sohbetimde ben bunu ifade etmeye çalıştım. Türk milleti, hiç kimsenin olmadığı kadar başına bağlı bir millettir. Biz, hakanlar döneminden gelen bir milletiz. Bakarsınız, hakan, zaman zaman devlet başkanıdır, bakarsınız, ordu komutanıdır. Hatta saltanat döneminde de biz aynı geleneği çok açık ve net olarak yaşadık. Bu ne demektir? Biz, bir an gelir sivil, bir an gelir askeriz, demektir. Çünkü başımız öyledir de ondan. Biz, o terbiyeden, o eğitimden geçmiş bir milletiz. Böyle bir millete sıradan bir millet nazarıyla bakamazsınız. Bu millet asker millettir. Asker millet olan milletin başa bağlılığını, hemen yanı başındaki komşusuyla da ölçemezsiniz. Çünkü ölçüler çok farklıdır.

"Arjantin'de isyanlar çıktı. Millet sokağa döküldü. Niçin bizde olmuyor ?" soruları gündeme geliyor. Bizde olmamasının sebebi işte milletin, bu eğitimden, bu terbiyeden farkında olmadan geçmesindendir. Şayet bizde, Arjantin'de olduğu gibi bir ayaklanma olursa demek ki kıyamet yakındır. Mozaikleri, A'sından Z'sine, bu kadar bir bütün içerisinde tutma eğitiminden geçmiş bir millet bu hale gelirse, dünyada o hale gelmedik hiç bir topluluk kalmadı, manası ortaya çıkar ki işte bu manada kıyamet koptu demektir.

ÇİZİLEN PEMBE TABLOLAR İDEOLOJİKTİRBir de işin farklı bir boyutu ile olaya bakmamız lazımdır. Global mantık hiç bir zaman üretimi esas almaz.

Global mantığın asıl yapmak istediği şey, para ile par kazanmaktır. Yabancı sermaye dediğimiz olay kağıt piyasasına akşamleyin girer, sabahleyin çıkar. Sabahleyin girer, akşamleyin çıkar. Burada para işlem olarak akşam senin hesabında, sabah değildir. Yani paranın senin bankana da geldiği yoktur. Böyle bir ticaret veya maliye anlayışının Türk toplumuna kazandıracağı ne olabilir? Yabancı sermaye köklü bir şekilde gelir, Türkiye'de yatırım yapar, kalıcı yatırımlarıyla beraber üretime eğilir, fevkalade üretimler yapar, o kadar insanın istihdamına vesile olur, dersen, o zaman deriz ki, bu sermaye hakikaten faydalı sermayedir. Ama sermaye piyasasına akşamdan girip sabahtan çıkan veya sabahtan girip akşamdan çıkan yabancı sermaye hiç bir zaman bize yar olmaz. Bir başka yöne bunu çekerek pembe rüyalar tarzında hadiseyi yorumlamak bence ideolojik ve siyasidir.

GLOBAL SERMAYE PİYASADA HEP KENDİSİNİN OLMASINI İSTİYORHocam, son zamanlarda, bankacılık sistemini düzeltmek için devlet, sektöre, 5 milyar doların üzerinde bir kaynak aktararak ve buradan da reel sektöre aktarılması için bir destekleme yapıyor. Burada yapılan nedir? Piyasalara para aktarmanın bundan başka bir yöntemi yok mudur?

Prof. Dr. Haydar Baş- Global mantığın getirdiği kurallardan bir tanesi de budur. Sermaye sahibi istiyor ki piyasanın tamamına benim kanım girsin, çıksın. Ama bu öyle bir alış veriş ki, öyle süratli cereyan eden bir hareket ki bu hareketin hızına bizim yetişmemiz mümkün değildir.

Para kimin elindedir? Banka sahiplerinin elindedir. Banka ne iş yapar? Para satar. Bunun mukabilinde ne alır? Para alır. Yani para satar, para kazanır. Şimdi, "Para, senin devletinin elinde olamaz" diyor. Artı, "İşadamının da elinde olamaz" diyor. Artı, "Şu veya bu kurumun elinde de olamaz" diyor. "Ancak bankada olur. Banka da benim tasarrufumdadır" diyor. "Devletin paraya ihtiyacı olduğu zaman, ben ona parayı satarım" diyor. "İşadamının paraya ihtiyacı olduğu zaman ona da satarım" diyor. Bu, görünüşte gayet güzel gibi görünüyor. Bu olay, paranın piyasadan çekilmesini ve belli ellerde bloke edilmesini vücuda getirir ki onun için para satışı sermayedar bankalar tarafından hızlandırılmak istenir. Sendikasyon kredileri vs. bu şekilde satış yapmanın adıdır. Bu manada Türkiye'nin yılda ödediği faiz, 2002 bütçesi itibariyle 45 katrilyondur. Yani adamlar hiç bir şey yapmasa bile bir yılda Türkiye'den kazandığı para bu kadar. Adam, "Bunu sadece benim kazanmam lazım" der. Banka kanununun özü, "Benim dışımdaki ikinci bir adama ben müsaade edemem"dir.

VERGİLER DE GLOBAL SERMAYEYE GİDİYORDevlet de bunu karşılayabilmek için ne yapacaktır? Öyle ya aldığı borca karşılık ödeme yapacaktır. Adam, parasını istediği zaman, "hayır, ben bunu sana veremiyorum" diyemezsin. Bir de bunu faiziyle beraber ödeyeceksin. Devlet de, "benim bunu rahatlıkla ödeyebilmem için vatandaştan vergimi sağlam bir şekilde almam lazım" diyor. "Şayet gerektiği zaman ben, vergi mükelleflerinden bu kapitali toplayamazsam borcumu ödeyemem. O zaman sıkıntıya düşeriz" diyor. Vergi kanunlarının çıkmasının asıl sebebi de budur. Yoksa bizden alınan vergiler, herhangi bir yatırıma, savunma sanayiine veyahut da bildiğimiz sanayi dallarına veyahut da eğitime, sağlığa gitmiyor. Bu alanlara çok cüz'i miktarları gidiyor. Bu sahalara "gitmiyor" denecek kadar az harcamalar yapılıyor. Ama toplanan vergilerin tamamı bilaistisna bu borçlara kayıyor. Peki bizim topladığımız vergiler 2002 rakamlarına göre kaçtır?

2002'de toplanacağı planlanan rakam 57 katrilyon TL.

Prof. Dr. Haydar Baş- Vereceğimiz faiz borcu da 45 katrilyon lira. Demek ki geriye hiç bir şey kalmıyor. Devlet, böyle bir sorumluluğun da altına girmiş oluyor. Yabancı sermayenin tuzu kurudur. Onun için "Ben, Türkiye'de bankalar yoluyla önümün kesilmesini kabul etmiyorum" diyor. "Bütün bu paralar bana akması lazım. Eğer işadamlarına verilecek krediler varsa da benden alınacak, devlete verilen krediler de varsa benden alınacak. Bütün bunların para satışındaki gelirleri benim kasama akması lazım" diyor. İşin hülasası budur. Yani şu ana kadar ki debdebelerin hepsi bu parayı kazanmak içindir.

Türk milleti,hiç kimsenin olmadığı kadar başına bağlı bir millettir. Biz, hakanlar döneminden gelen bir milletiz. Hakan, zaman zaman devlet başkanıdır, bakarsınız, ordu komutanıdır. Bu, biz, bir an gelir sivil, bir an gelir askeriz, demektir. Böyle bir millete sıradan bir millet nazarıyla bakamazsınız. Arjantin'de millet sokağa döküldü de bizde bu olmuyorsa bu milletin bu eğitimden geçmesindendir. Arjantin'de

olanlar bizde olursa dünyada o hale gelmedik hiç bir topluluk kalmadı, manası ortaya çıkar ki işte bu manada kıyamet koptu demektir

Devam edecek
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü

Irak yönetimi PKK'yı 'yasaklı örgüt' ilan etti, Türkiye 'terör örgütü' ilan edilmesini istiyor

Milli Savunma Bakanlığı(MSB), PKK terör örgütünün Irak tarafından 'yasaklı örgüt' ilan edilmesi yönünde alınan kararı memnuniyetle karşıladıklarını, bu yöndeki tasavvurun terör örgütü ilanına doğru evrilmesini beklediklerini açıkladı.
25.04.2024 12:23:00
İhlas Haber Ajansı
Irak yönetimi PKK'yı 'yasaklı örgüt' ilan etti, Türkiye 'terör örgütü' ilan edilmesini istiyor
Irak yönetimi PKK'yı 'yasaklı örgüt' ilan etti, Türkiye 'terör örgütü' ilan edilmesini istiyor
Milli Savunma Bakanlığı tarafından basın bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Bakanlıkta gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Milli Savunma Bakanlığı Basın Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, Millî Savunma Bakanlığı olarak düzenlenen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Gazi Meclisin açılışının 104'üncü yıl dönümü kapsamında gerçekleşen etkinlikler hakkında bilgi verdi.


Aktürk, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in şehit ve gazilerin kıymetli çocukları ile 'Vatan Marşı'nı seslendiren TRT Çocuk Korosuyla Bakanlıkta bir araya geldiğini, komuta kademesi ile birlikte Ankara Ulus'taki Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinde düzenlenen törene ve Meclis'teki özel oturum ile resepsiyona katıldığını hatırlattı. Aktürk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve TBMM açılışının 104'üncü yıl dönümü kapsamında 23 Deniz Kuvvetler tarafından 23 gemi ile 23 liman ziyareti gerçekleştirildiğini, Çanakkale'de SOLOTÜRK, Antalya'da Türk Yıldızları Akrobasi Timi gösterisinin yanı sıra Düzce'de 3 uçak ile muharip uçak geçişi yapıldığını belirtti. Aktürk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Gazi Meclisin açılışının 104'üncü yıl dönümünü bir kez daha kutladı. Aktürk, Çanakkale Kara Muharebeleri'nin 109'uncu yıl dönümünde Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Çanakkale'yi geçilmez kılan kahramanlar ile tüm şehit ve gazileri rahmet, minnet ve saygıyla anarken Çanakkale Kara Muharebeleri'nin yıl dönümü ve 57'nci Alay Vefa Yürüyüşü Etkinliği kapsamında, 24-25 Nisan'da SOLOTÜRK tarafından Çanakkale'de (Şehitler Abidesi) gösteri uçuşları icra edildiğini vurguladı.

Terörle mücadele harekâtı

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, terörle mücadelesini; sahanın gerekliliğine uygun, alışılmadık ve öngörülemez düzeyde, artan bir etki ve yoğun bir baskıyla sürdürdüğünün altını çizen Aktürk, 'Bu kapsamda Irak ve Suriye'nin kuzeyi dâhil; Son bir haftada 54, 1 Ocak 2024'ten bugüne kadar ise 360'ı Irak'ın, 442'si Suriye'nin kuzeyinde olmak üzere 802 terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Kararlı operasyonlarımız sonucu Irak'ın kuzeyindeki barınma alanlarından kaçan 2 PKK'lı terörist daha 21 Nisan'da Habur'daki Hudut Karakolumuza teslim olmuştur' ifadelerini kullandı.

Hudut güvenliği

Aktürk, birliklerin imkân ve kabiliyetlerinin sürekli olarak geliştirildiği, dünya standartlarında ve teknoloji yoğunluklu sistemlerle korunan hudutlarda son bir haftada yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 6'sı terör örgütü mensubu olmak üzere 284 şahıs yakalanmış, 2 bin 291 şahıs ise hududu geçemeden engellendiğini böylelikle, 01 Ocak'tan bugüne kadar hudutlardan yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalananların sayısı 2 bin 769'a, hududu geçemeden engellenen kişi sayısı da 48 bin 596'ya yükseldiğini açıkladı.
Aktürk, Milli Savunma Bakanı Güler'in 22 Nisan'da Sayın Cumhurbaşkanımızın Irak ziyaretine refakat ettiğini, 24 Nisan'da Vietnam Savunma Sanayi Başkanı'nı kabul ettiğini, aynı gün Avustralya Savunma Bakanı ile Gelibolu/Çanakkale'de savunma ve güvenlik konularının ele alındığı bir görüşme yaptığını belirtti.

Aktürk, Milli Savunma Bakanı Güler'in dün ve bugün de resmî ziyaret kapsamında bulunduğu Romanya'da mevkidaşıyla ikili ve askerî ilişkiler başta olmak üzere NATO ve bölgesel güvenlik konularında görüşmeler gerçekleştireceğini ifade etti.

Aktürk, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak'ın 18-19 Nisan'da Pakistan'a resmî ziyaret gerçekleştirdiğini ikili ve heyetler arası görüşmeler gerçekleştirerek Savunma Bakanı tarafından kabul edildiğini ve iki ülke ilişkileri ile silahlı kuvvetler arasındaki iş birliğine sağladığı katkılardan dolayı Pakistan Cumhurbaşkanı tarafından kendisine 'Pakistan İmtiyaz Nişanı' tevdi edildiğini vurguladı.

Bölgesel ve küresel barış ve istikrara katkılar, ikili ilişkiler

Türk Silahlı Kuvvetler; ikili ilişkiler ve uluslararası misyonlar çerçevesinde birçok coğrafyada başarıyla görev yapmakta; bölgesel ve küresel barış ve istikrara önemli katkılar sunduğunu ifade eden Aktürk, 'Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gerçekleştirilen Irak ziyaretinde; 'Askerî Eğitim İş Birliği Mutabakat Muhtırası' ve 'Askerî Sağlık Alanında Eğitim ve İş Birliği Protokolü' imzalanmıştır. Anlaşmaların imzalanmasıyla askerî eğitim iş birliği faaliyet alanlarının genişleyeceğini ve askerî ilişkilerimizin daha ileri seviyeye taşınacağını değerlendiriyoruz. Ayrıca, ziyaret esnasında akdedilen 'Stratejik Çerçeve Hakkında Mutabakat Zaptı' ile ülkelerimizin, kalıcı hâle gelecek iş birliği vesilesiyle terörle mücadele konusunda daha sağlam zeminde ilerlemesini amaçlıyoruz. PKK terör örgütünün Irak tarafından 'yasaklı örgüt' ilan edilmesi yönünde alınan kararı memnuniyetle karşılıyor, bu yöndeki tasavvurun 'terör örgütü' ilanına doğru evrilmesini bekliyoruz' ifadelerini kullandı.

Türkiye ile Yunanistan heyetleri arasında Güven Artırıcı Önlemler Toplantısı

22 Nisan'da Atina'da gerçekleştirildiğini ifade eden Aktürk, 'Olumlu bir havada geçen toplantıda; 2024 yılı boyunca daha önce mutabık kalınan Güven Artırıcı Önlemler ile 2025 yılı uygulama planında yer alacak faaliyetler ele alınmış, bir sonraki toplantının Türkiye'de icra edilmesi konusunda karara varılmıştır' dedi.

İsrail'in Gazze'ye yönelik başlattığı saldırılar karşısında Türkiye'nin önceliğinin saldırıların durdurulması ve bölgesel barış adına kalıcı ateşkesin bir an önce tesis edilmesi olduğunun vurgulayan Aktürk, 'Masum Filistinlilerin özellikle çocukların öldürülmesinin ve yerlerinden edilmesinin hiçbir bahanesi olamaz. Hem bölge ülkeleri hem de uluslararası toplum yaşanan bu vahşet karşısında seslerini yükseltmeli, bu haksızlık ve hukuksuzluğun tüm dünyaya da yansıyabileceğini unutmamalıdır' şeklinde konuştu.

Aktürk, sözde Ermeni soykırımı olarak çarpıtılan olaylarda Ermeniler tarafından katledilen savunmasız ve masum Türkleri bir kez daha rahmetle andıklarının altını çizdi.

Eğitim-tatbikat faaliyetleri / uluslararası görevler

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, hâlihazırda yürüttüğü tüm operasyonları ve görevleri ile eş zamanlı olarak eğitim ve tatbikat faaliyetlerini de aralıksız sürdürdüğünü aktaran Aktürk, 'Bu kapsamda; Fransa'da Mayın Harekâtına yönelik düzenlenen OLIVES NOIRES-2024 ile Romanya ev sahipliğinde Batı Karadeniz'de Temel Deniz Harekâtına yönelik icra edilen SEA SHIELD-2024 tatbikatlarına katılım sağlanmıştır. Birleşik Arap Emirlikleri'nde DESERT FLAG-9/2024, Estonya'da LOCKED SHİELDS (Kilitli Kalkan) -24, Cezayir'de Tehlike Altındaki Yolcu Gemisine Yardım-2024, Aksaz/Muğla'da KURTARAN-2024 tatbikatları ile, Millî Anadolu Kartalı Eğitimi icra edilmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin planlı en büyük tatbikatlarından olan EFES-2024'ün Bilgisayar Destekli Komuta Yeri Safhası bugün (25 Nisan) başlamış olup 08 Mayıs'a kadar devam edecektir. Söz konusu tatbikatın Fiilî Atışlı Safhası ise 09-30 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecektir. Şu ana kadar 49 ülkeden bin 567 personelin katılacağı bildirilen tatbikat son yılların en geniş katılımlı EFES tatbikatı olacaktır. 26 Nisan-10 Mayıs tarihleri arasında NATO'nun Artırılmış Teyakkuz Faaliyetleri kapsamında Arnavutluk'ta NEPTUNE STRIKE 24.1 faaliyeti ile 29 Nisan-10 Mayıs tarihleri arasında ise Mayın Harekâtına yönelik eğitimler kapsamında İspanya'da SPANISH MINEX-2024 tatbikatları icra edilecektir. NEPTUNE STRIKE faaliyetinin 26-30 Nisan arasındaki bölümüne TCG Anadolu'nun liderliğinde Anadolu Görev Grubu ile ilk defa katılım sağlanacaktır. İspanya Deniz Kuvvetlerine ait BLAS DE LEZO gemisi İzmir'e, JUAN CARLOS gemisi İstanbul'a, Bangladeş Deniz Kuvvetlerine ait SANGRAM gemisi Mersin'e, Almanya Deniz Kuvvetlerine ait GROMITZ gemisi de Aksaz'a liman ziyareti gerçekleştirmiştir' şeklinde konuştu.

Aktürk, Türkiye-Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 100'üncü, ERTUĞRUL fırkateyninin Japonya seyrinin 134'üncü yıl dönümü kapsamında, 20 ülke 24 liman ziyareti gerçekleştirecek olan TCG KINALIADA korvetinin, Cidde ve Cibuti'nin ardından 23 Nisan'da Mogadişu/Somali'ye ulaştığını belirtti.

Somali'de liman ziyareti yapan TCG KINALIADA korvetinin, Somali Cumhurbaşkanı tarafından ziyaret edildiğini bildiren Aktürk, Gemimizi bizzat ziyaret ederek onurlandıran Somali Cumhurbaşkanı, konuşmasında iki ülke arasındaki dostluk, kardeşlik ve stratejik ortaklığa vurgu yapmıştır. Bu vesileyle Somali'de güvenlik ve istikrarın sağlanmasına yönelik eğitim, danışmanlık ve destek faaliyetlerimizin artarak devam edeceğini bir kez daha vurguluyoruz. KINALIADA korvetimiz bugün bir sonraki liman olan Maldivler'e doğru seyre başlayacak ve Japonya'ya intikaline devam edecektir' açıklamalarında bulundu.

Aktürk, NATO Müşterek Hava ve Deniz Komutanlıkları iş birliği kapsamında; Muharebe Görev Kuvveti tarafından 22 Nisan'da Doğu Akdeniz'de icra edilen Hava Savunma Eğitimine 4 adet F-16 uçağımız ile katılım sağlandığını dile getirdi.

Aktürk, Yarın Çanakkale 18 Mart Üniversitesinde SOLOTÜRK pilotlarının, 27 Nisan'da ise Yeşilköy/İstanbul'da bulunan Hava Kuvvetleri Müzesinde Türk Yıldızlarının söyleşi ve imza etkinlikleri yapılacağını söz konusu etkinliklere tüm halkın davetli olduğunu söyledi.

Savunma Sanayi, envantere giren yeni silah sistemleri

Aktürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan, liderliğinde geliştirilen yerli, millî ve modern teknolojiyi haiz savunma sanayisi ürünleri ile Türk Silahlı Kuvvetlerimizin etkinlik ve caydırıcılığı daha da arttırdığını kaydetti. Aktürk, Kara Kuvvetleri Komutanlığınca muhtelif miktarda Taşınabilir Elektronik Taarruz Sisteminin (MİLKAR) muayene ve kabul faaliyeti tamamlandığını açıkladı.

Öğrenci ve personel temini faaliyetleri

Personel ve askerî öğrenci alım/temin faaliyetlerinin de planlandığı şekilde devam ettiğini belirten Aktürk, '03 Nisan'da başlayan '2024 Yılı Millî Savunma Üniversitesi Harp Okulları ve Astsubay Meslek Yüksekokulları Askerî Öğrenci Aday Tercih İşlemleri' 10 Mayıs'a kadar, 24 Nisan'da başlayan '2024 yılı Millî Savunma Bakanlığına Açıktan İşçi Temini' başvuruları ise 29 Nisan'a kadar devam edecektir. Sonuç olarak dünyanın en güçlü ordularından biri olan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, asil milletimizin sevgisi ve güveninden aldığı ilhamla üstlenmiş olduğu tüm görevleri başarıyla yerine getirmeye, başta yakın coğrafyamız olmak üzere küresel güvenlik, barış ve istikrarın tesisine yönelik faaliyetlerine artan bir gayretle devam edecektir' şeklinde konuştu.

Çorlu tren kazası davasında karar çıktı

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davada 9 sanığa 8 yıl 4 ay ile 17 yıl 6 ay arasında hapis cezası verildi
25.04.2024 12:03:00 / Güncelleme: 25.04.2024 12:38:25
AA
Çorlu tren kazası davasında karar çıktı
Çorlu tren kazası davasında karar çıktı
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin yargılanan 13 sanıktan 9'una, 8 yıl 4 ay ile 17 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezaları verildi.

Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesince Halk Eğitim Merkezi Salonu'nda görülen davanın 20. duruşması yapıldı.

Duruşmaya tutuksuz sanıklar dönemin Çerkezköy Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım, dönemin Demir Yolu Bakım Müdürü Turgut Kurt, hat bakım onarım memuru Celaleddin Çabuk, TCDD Üst Yapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Levent Kaytan, dönemin Altyapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Nizamettin Aras, yol kontrolörü Burhan Ortancıl, dönemin Bakım Servis Müdürü Mümin Karasu, dönemin Bakım Servis Alanlarından Sorumlu Müdür Yardımcısı Levent Meriçli, dönemin TCDD 1. Bölge Müdürü Nihat Aslan, mühendisler Tevfik Baran Önder, Deniz Parlak ve Kubilay Başkaya, kazada ölenlerin yakınları ve yaralananlar ile tarafların avukatları katıldı.

Duruşma, mahkemeye sunulan belgelerin okunmasıyla başladı.

Daha sonra karar öncesi sanıklara son sözleri soruldu.

Sanıklardan Karasu ek iddianame ve mütalaa da görevini yapanın cezalandırılmak istendiğini ileri sürerek "Halkalı'dan Kapıkule'ye kadar olan hatla ilgili uyarıları ve denetimi yazışmalar ile bildirmiştim. Görevimi yerine getirdim. Beraatımı talep ediyorum." dedi.

Diğer sanıklar da suçsuz olduklarını ileri sürerek beraatlarını talep etti.

Mahkeme heyeti verdiği kısa aranın ardından açıkladığı kararda "Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan Karasu'ya 17 yıl 6 ay, Kurt'a 16 yıl 3 ay, Aslan'a 15 yıl, Polat'a 13 yıl 9 ay, Önder'e 10 yıl,  Meriçli, Parlak ve Başkaya'ya 9 yıl 2'şer ay, Aras'a ise 8 yıl 4 ay hapis verdi.

Heyet, sanıklardan Kaytan, Ortancıl, Yıldırım ve Çubuk'un ise beraat etmesine hükmetti.

Mahkeme ayrıca sanıklardan Aslan, Karasu, Kurt ve Polat'ın hükümle birlikte tutuklanmasına karar verdi.

Tekirdağ'daki tren kazası

Uzunköprü-İstanbul seferini yapan yolcu treninin 8 Temmuz 2018'de Çorlu yakınlarında vagonlarından bazılarının devrilmesi sonucu 25 kişi yaşamını yitirmiş, 340 kişi yaralanmıştı.
Davanın iddianamesinde "kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu" bulundukları gerekçesiyle sanıklar Turgut Kurt, Özkan Polat, Çetin Yıldırım ve Celaleddin Çabuk'un "birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.
 
Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan bilirkişi raporları ve değerlendirme neticesinde 9 Eylül 2022'de soruşturmanın genişletilmesine karar verilmiş, bu kapsamda aynı suçtan Nihat Aslan, Levent Meriçli, Mümin Karasu, Levent Kaytan, Nizamettin Aras, Burhan Ortancıl, Tevfik Baran Önder, Deniz Parlak ve Kubilay Başkaya hakkında Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılmıştı.
 
Dava kapsamında söz konusu dönem TCDD 1. Bölge Müdürlüğü'nde Bakım Servis Müdürü olan Mümin Karasu 10 Ekim 2022'de tutuklanmış, tutukluluğuna yapılan itiraz üzerine Çorlu 2. Ağır Ceza Mahkemesince 25 Kasım 2022'de hakkında yurt dışına çıkış yasağı konularak tahliye edilmişti.
 
Davanın 17'nci duruşmasında Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki son görüşünde, tutuksuz 13 sanığın tamamının "birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan cezalandırılmasını, Karasu, Kurt ve Polat'ın üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, üzerlerine atılı suç için öngörülen ceza miktarı dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacak olmasından tutuklanmalarını istemişti.

Çorlu tren kazası duruşması başladı

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının duruşması başladı.
25.04.2024 10:49:00
İhlas Haber Ajansı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 2018'de 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davanın duruşması başladı.

Kazada hayatını kaybeden vatandaşların yakınları şehirde yürüyüş yaparak duruşmanın görüleceği Çorlu Halk Eğitim Merkezindeki mahkeme salonuna giriş yaptı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'de duruşmayı takip ediyor.

57. Alay Vefa Yürüyüşü Conkbayırı'nda sona erdi

 Tarihi Gelibolu Yarımadası'nda, Gençlik ve Spor Bakanlığının öncülüğünde gerçekleştirilen "57. Alay Vefa Yürüyüşü" düzenlendi.
25.04.2024 08:42:00 / Güncelleme: 25.04.2024 08:50:42
İhlas Haber Ajansı
 57. Alay Vefa Yürüyüşü Conkbayırı'nda sona erdi
 57. Alay Vefa Yürüyüşü Conkbayırı'nda sona erdi
Çanakkale Kara Savaşları'nın 109'uncu yıl dönümü anma törenleri kapsamında binlerce izci, 57'nci Alay Vefa Yürüyüşü gerçekleştirdi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak yaptığı açıklamada, "Herkese, tüm dünyaya 'Çanakkale geçilmez' efsanesini anlattılar, gösterdiler." dedi.



Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından '57'nci Alay Vefa Yürüyüşü'ne katılanlar, ilk olarak Eceabat ilçesine bağlı Kocadere köyünde kamp kurdu. Yürüyüş öncesinde katılımcılara, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak tarafından tümü şehit düşen 57'nci Alay askerlerinin son yemeği, kırık buğday çorbası dağıtıldı.



Sabah namazı kılındı

Ardından, 109 yıl önce şehit düşen askerler gibi sabah namazı kılındı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ve çok sayıda rütbeli askerin de yer aldığı katılımcılar, saat 06.00'yı gösterdiğinde harekete geçti.



Atalarına yürüdüler

Yarbay Mustafa Kemal'in 25 Nisan 1915 sabahı düşman çıkarmasını haber alınca, savaşların kahraman birliği 57'nci Alayı Conkbayırı'na gönderdiği ve "Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum" sözleriyle tarihe geçen o günkü tarihi yürüyüş, bir kez daha hayat buldu. Yaklaşık 6 kilometrelik yürüyüş, 1,5 saat sonra Conkbayırı'nda sona erdi. Yürüyüşe binlerce izci katıldı.

"Tüm dünyaya 'Çanakkale geçilmez' efsanesini gösterdiler"

Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak yaptığı açıklamada, "Amacımız bu ülke gençlerine Çanakkale destanını, Malazgirt zaferini, Dumlupınar, 30 Ağustos'taki, Sakarya'daki, 15 Temmuz'daki destanları unutturmamak, hatırlatmak. Bu toprakların ne kadar kıymetli olduğunu, bu vatan için binlerce şehidin verildiğini anlatmak ve bunları yaşamalarını sağlamak. Gençlerimiz o atmosferi görüyor, o zamanki o mücadelenin zorluklarını yaşananları hissediyor. Amaç bu toprakların gücünü, nasıl bir mücadele verildiğini anlatmak. Bakanlık olarak bunu sürekli gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda ülkenin dört bir yanından gençlerimizi Çanakkale gezileriyle buraya taşıyoruz. Geziyorlar, programlar yapıyoruz. Rehberler, tarihçiler buradaki destansı mücadeleyi anlatıyorlar. Bu topraklar kanla yoğrulmuş, destansı mücadele var, Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları o zaman mücadelede yer aldılar. Tüm dünya ve batı medeniyetine, emperyalizme karşı büyük mücadele ortaya konduğu, dünyanın en güçlü donanmaları, ordularını burada yendiler. Herkese, tüm dünyaya 'Çanakkale geçilmez' efsanesini anlattılar, gösterdiler. Geçmişimizle tarihimizle gurur duyuyoruz" dedi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.