'Hakkı onunla beraber kıl'
Sonra başındaki sarığını, Hz. Ali'nin başına koyup ona özel bir yer (çadır) hazırladı. Sonra da ashabından, mü'minlerin önderliğine ulaştığından dolayı Hz. Ali'yi tebrik etmelerini istedi. Ashab da başta Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer olmak üzere gelip Hz. Ali'yi tebrik ettiler. Hatta Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer, Hz. Ali'ye hitaben, "Ne mutlu sana ey Ebu Tâlib'in oğlu, bizim ve bütün mü'minlerin mevlası oldun" dediler. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.4, s.281; Taberi'nin tefsirinde; Fahr-i Razi, Tefsir-i Kebir c.4, s.636; ibn-i Hacer'in Sevaik'ul-Muhrika adlı kitabında ve Darekutni, Beyhaki, Şehristani'de).
Tebrik merasimi sona erdikten sonrada Resûlullah'a (s.a.a), "İşte bugün size dininizi kâmil kılıp size nimetimi tamamladım ve sizlere din olarak İslam'a razı oldum" ayeti nazil oldu.
Bu hadis Şia arasında kesin bir gerçek olarak kabul ediliyor. Şia ulemasının bu hususta hiçbir ihtilafı yoktur. Ehl-i Sünnet âlimleri de Gadir-i Hum hadisesini teferruatıyla zikretmişlerdir.
Ahmed ibn-i Hanbel'in kendi senediyle naklettiği bir hadise göre Zeyd ibn-i Erkam şöyle diyor: Resûlullah ile birlikte Gadir-i Hum denen çölde durduk. Resûlullah (s.a.a) namaz için hazırlanmamızı emretti ve havanın aşırı sıcağında bizlere namazı kıldırdı. Daha sonra bir ağaç üzerine bir elbise atılarak Hz. Peygamber'e gölgelik bir yer yapıldı. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.a) bize konuşmaya başlayarak şöyle dedi: "Acaba bilmiyor musunuz veya şehadet etmiyor musunuz ki ben, her mü'min için ona, onun kendi nefsinden daha üstünüm?" Halk, "Evet sen daha üstünsün" dediler. O zaman buyurdu ki: "Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır. Ey Allah'ım, O'nu seveni Sen de sev; O'na düşman olana sen de düşman ol." (Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c.4, s372).