2003-2004 eğitim öğretim yılı başladı. Bütün öğretmenlere, öğrenicilere ve velilere, özellikle de yüce milletimize hayırlı olsun.
Yine proplemleri bol ve bir türlü çözülemeyen bir öğretim yılına kavuştuk.
Bu anlayışla da kısa vadede çözülmesi zor gözüküyor.
Adı üstünde; "eğitim-öğretim."
Önce eğiteceğiz, sonra öğreteceğiz.
Eğitebiliyor muyuz?
Hayır.
Genç neslin eğitimi "paparrazzi ve televole" programlarına emanet.
Pop kültürü, millî kültürümüzün yerini almış vaziyette.
Argo kelimeler, edep sınırını aşmış kalıplar, ucube vitrin bir şahsiyet... yetiştirdiğimiz turfanda neslin hali.
Türk gencini dünyanın diğer milletlerinin gençleriyle bir araya getirin aralarında nüans farkı bile yok.
İngiliz gencini tanırsınız,
Alman gencini de tanırsınız,
Hadi Japon'u gözlerinden tanırsınız, ama, asırlarca dünyaya nizamat vermiş bir milletin ahfadını tanıyabilene aşk olsun.
Nasıl bir genç hedefliyoruz, işte o belli değil.
İrticaya bandırılmamış,
Aşırı dinciler tarafından kandırılmamış,
Yeşille bulandırılmamış... son derece ideal bir nesil yetiştirdik.
Nezaket, nezafet, iffet, haya, saygı, edep, milli duyarlılık...sözlüklerde derin bir uykuya dalmış kelime ve kavramlar.
Kendinden utanan, yabancılara hayran, tarihini bilmeyen, ecdadına söven bir nesli yetiştirmek, az emek gerektirmese gerek.
Dünyada tarihine hakaret ederek baki kalan kaç millet var?
Bu öyle bir hakaret ki, savunur gözüken bile onu yapıyor.
Yeni eğitim ve öğretim yılı hayırlı olsun.
Tarihten günümüze
III. Selim döneminde memlekette otorite zayıflamıştı. Anadolu'da halkı sindiren kabadayılar türemişti. II. Mahmut 1808'de tahta oturunca derhal memleket idaresine yeni bir düzen vermek istemişti.
Yozgat'ta halkı kendi kontrolleri altında bir derebeyi gibi idare eden Çapanoğulları sülalesini de II. Mahmut ortadan kaldırmıştı.
Fakat Çapanoğlu Süleyman bey o dönemde devlet otoritesinin ulaşmadığı Yozgat'ta, zalim ve güçlülere karşı, mazlumları korumakla ün yapmıştı.
Bir gün ihtiyar ve zayıflıktan iskeleti çıkmış bir eşek, Çapanoğlu konağının önünde mecalsiz ve dermansız dolaşırken, açlıktan konak kapısının ipini kemirmeye başlıyor. İp sallanınca ucundaki kapı çanı çalınıyor, kapıyı açan uşaklar merkebin bu haline acıyor ve bunda bir iş var diyerek durumu Çapanoğlu'na haber veriyorlar.
Hayvanı gören Çapanoğlu, haline acıyor, sahibini buldurup yüz değnek attırıyor ve adama şu emri veriyor:
-Bu hayvana günde beş okka arpa yedireceksin, her gün tımar edeceksin ve her hafta bana getirip göstereceksin!..
Bu kuvvetli bakım sonunda eşek, çok semiriyor ve keyfinden avazı çıktığı kadar anırmaya başlıyor. Eşek anırdıkça sahibi mahzun mahzun şunu diyor:
-Anır eşeğim anır! Çapanoğlu gibi arkan var.
Yine proplemleri bol ve bir türlü çözülemeyen bir öğretim yılına kavuştuk.
Bu anlayışla da kısa vadede çözülmesi zor gözüküyor.
Adı üstünde; "eğitim-öğretim."
Önce eğiteceğiz, sonra öğreteceğiz.
Eğitebiliyor muyuz?
Hayır.
Genç neslin eğitimi "paparrazzi ve televole" programlarına emanet.
Pop kültürü, millî kültürümüzün yerini almış vaziyette.
Argo kelimeler, edep sınırını aşmış kalıplar, ucube vitrin bir şahsiyet... yetiştirdiğimiz turfanda neslin hali.
Türk gencini dünyanın diğer milletlerinin gençleriyle bir araya getirin aralarında nüans farkı bile yok.
İngiliz gencini tanırsınız,
Alman gencini de tanırsınız,
Hadi Japon'u gözlerinden tanırsınız, ama, asırlarca dünyaya nizamat vermiş bir milletin ahfadını tanıyabilene aşk olsun.
Nasıl bir genç hedefliyoruz, işte o belli değil.
İrticaya bandırılmamış,
Aşırı dinciler tarafından kandırılmamış,
Yeşille bulandırılmamış... son derece ideal bir nesil yetiştirdik.
Nezaket, nezafet, iffet, haya, saygı, edep, milli duyarlılık...sözlüklerde derin bir uykuya dalmış kelime ve kavramlar.
Kendinden utanan, yabancılara hayran, tarihini bilmeyen, ecdadına söven bir nesli yetiştirmek, az emek gerektirmese gerek.
Dünyada tarihine hakaret ederek baki kalan kaç millet var?
Bu öyle bir hakaret ki, savunur gözüken bile onu yapıyor.
Yeni eğitim ve öğretim yılı hayırlı olsun.
Tarihten günümüze
III. Selim döneminde memlekette otorite zayıflamıştı. Anadolu'da halkı sindiren kabadayılar türemişti. II. Mahmut 1808'de tahta oturunca derhal memleket idaresine yeni bir düzen vermek istemişti.
Yozgat'ta halkı kendi kontrolleri altında bir derebeyi gibi idare eden Çapanoğulları sülalesini de II. Mahmut ortadan kaldırmıştı.
Fakat Çapanoğlu Süleyman bey o dönemde devlet otoritesinin ulaşmadığı Yozgat'ta, zalim ve güçlülere karşı, mazlumları korumakla ün yapmıştı.
Bir gün ihtiyar ve zayıflıktan iskeleti çıkmış bir eşek, Çapanoğlu konağının önünde mecalsiz ve dermansız dolaşırken, açlıktan konak kapısının ipini kemirmeye başlıyor. İp sallanınca ucundaki kapı çanı çalınıyor, kapıyı açan uşaklar merkebin bu haline acıyor ve bunda bir iş var diyerek durumu Çapanoğlu'na haber veriyorlar.
Hayvanı gören Çapanoğlu, haline acıyor, sahibini buldurup yüz değnek attırıyor ve adama şu emri veriyor:
-Bu hayvana günde beş okka arpa yedireceksin, her gün tımar edeceksin ve her hafta bana getirip göstereceksin!..
Bu kuvvetli bakım sonunda eşek, çok semiriyor ve keyfinden avazı çıktığı kadar anırmaya başlıyor. Eşek anırdıkça sahibi mahzun mahzun şunu diyor:
-Anır eşeğim anır! Çapanoğlu gibi arkan var.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024