İman sahibi, esas gayesine varıncaya kadar rahat ummasın. Onun gayesi Rabb'i olduğuna şüphe yoktur. Rahat bekleyen, O'na vasıl olmanın yolunu aramalı. Yazık, Beni dilediğini iddia edersin, ama Benden, şenin için zuhur eden şeye karşı tuhaf bir hâl alırsın. Bu hâlde, Benden sana ne fayda gelir? Davanda yalancısın.
Bir müridin, hocası önünde sarık, gömlek, altın ve mal gibi şeyler için bir iddiası olamaz. Yemesi için emir verdiği kabından alır ve yer. Kendinden geçer, efendisinin verdiği emre intizar eder. O bilir ki, efendisi her işi için emri Hak'tan alır. Her müridin iyiliği efendisinin elindedir ve çözülen bağlarını o bağlar.
Efendini itham etmekte isen, bir daha ona yakın olma. Onu ithama kalkarsan, onunla oturmak artık sana yakışmaz. Bir hasta ki, doktorunu itham eder, doktorun vereceği ilâç onun nesine yarar? Hiçbir işine yaramaz ve hastalıktan da beri olamaz.
Bir kimsenin halk arasında zâhidlik durumu doğru olursa, halk ona rağbet eder. Sözleri halka fayda sağlar, bakışları onlara hoş gelir.
Halkı Hakk'ın verdiği bilgi ile ölçer, O'nun ihsan ettiği marifet duygusu ile görürsen, onların maddi vasıfları sana görünmez. İns, cin ve melek senin için önem taşımaz. Kalbine bir başka isim verilir. Sır âlemin, keza bütün maddi sıfatlardan soyunur.
Vücudun, Âdemoğulları âdeti gereğince bir kabuk sayılır. İlim ve irfanla dolarsan, bütün maddi yapılar, kalbinden ve sırrından uzak olurlar. Sana hikmetler gelir. Üzerine hikmet gömleğini giyer, nefsine ait işleri onunla görürsün. Halka ait işleri ise, Rabb'inin emrine uyarak yaparsın. Daha sonra, rabbânî ve ilâhî bir ilme erer, onları kalbine ve sırrına libas yaparsın.
Peygamber'in (s.a.v) getirdiğine, yani Kur'ân'a, Sünnet'e devam et, çünkü bir kimse onları bırakırsa zındık olur. Ve İslâm bağından kendini salıverir. Ateşli darlık ve azap onun ileride hakkı olur. Ve dünyada iken umulmadık sıkıntılara düşer.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.