Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) gerçek ilmin kapısını bizlere asırlar önceden işaret etmişti; "Ben ilmin şehriyim Ali ise kapısıdır. İlmi isteyen kimse kapıdan girmelidir" (Tirmizi). Yüce peygamberimiz ümmetine gerçek ilme ulaşmanın yolunu işaret etmesine rağmen Müslümanlar O'nun bu tavsiyesine uymadılar ve kapıdan uzaklaştılar. İlmin kapısını terk edenler doğru olan ilimden de adım adım uzaklaştılar. Allah'ın ve Resulünün emir buyurduğu hayat ölçülerini değiştirdiler. Korkunç cinayetlerine bile kılıflar uydurdular. Saltanat uğruna kardeş, evlat, dost katline dahi cevaz verdiler. Bu katillerin yaptığı iğrençlikleri sözde dinin esaslarıyla izaha kalkıştılar. Milleti de bu ve benzeri yalanlarına asılar boyu inandırdılar. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın Ehl-i Beyt Külliyatıyla birlikte Ehl-i Beyt'in saklı kalan bilgileri ve yaşantılarında hâkim olan anlayışı öğrendikçe beynimizi kemiren o sorulara da cevap bulmaya başladık. "Rivayete göre, Hz. Ali Abdurrahman İbn Mülcem'i görünce , "Beni Öldürecek olan budur" demişti. "Ona karşı seni durduran şey nedir?" diye sorduklarında, "O, henüz beni öldürmedi" buyurmuştur." (İmam Ali/Prof. Dr. Haydar Baş/ sayfa 745). İslam'ın gerçek ölçüleri olan Kur'an ve Sünnetin uygulayıcısı ve taşıyıcısı olan Ehl-i Beyt'in ilminden uzak bir anlayış yüzünden, eksik ve yanlış din anlayışından dolayı bilerek ya da bilmeyerek işlenilen saltanatı koruma cinayetlerinin hiçbir haklı gerekçesi olmadığı da meydana çıkmış olmaktadır. İmam Ali(a.s.) bu görüşüyle evrensel hukuk normlarına geçecek mühim bir hukuk kuralını da vaaz etmiş oluyordu. "Hiçbir kimse fiile dökmeden, işlemeyi düşündüğü suçtan dolayı cezalanamaz, öldürülemez; hele de zanla asla suçlanamaz?" Akıl sahipleri düşündükleri zaman göreceklerdir ki; Ehl-i Beyt anlayışının hâkim olmadığı bir dünyanın ve bir hayatın; huzura ve barışa ulaşması asla mümkün değildir. Yapılacak iş; Kur'an ve Sünnetin ölçülerini bize ulaştırmakla görevli olan Ehl-i Beyt anlayışını, ilmin kapısına gelerek öğrenmek ve yaşamaktır. Böylece yanlış ezberler de kendiliğinden bozulmuş; Hak ve hakikat meydana çıkmış olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Hüseyin’i yalnız bırakanlar / 08.09.2025
- Allah’ı seviyorsanız Muhammed’e tabi olacaksınız / 07.09.2025
- Hüseyin Baş’ın hukuk davası, bir ifade hürriyeti davasıdır / 06.09.2025
- Hariçten gazel okuyanlar bilsin ki Muhammed’siz din olmaz / 05.09.2025
- Muhammed-i Aşk sırrına erenlere selam olsun / 04.09.2025
- Hüseyin Baş Lozan’da oynanmak istenen İngiliz oyununu anlattı / 03.09.2025
- Zafer sadece savaşla değil, ekonomi ile de kazanıldı / 02.09.2025
- Ölüme hazırlık nasıl olur? / 01.09.2025
- Atatürksüz Zafer Bayramı kutlamanın anlamı olmaz / 30.08.2025
- Millete rağmen bir şey yapmak ayıptır günahtır / 29.08.2025
- Allah’ı seviyorsanız Muhammed’e tabi olacaksınız / 07.09.2025
- Hüseyin Baş’ın hukuk davası, bir ifade hürriyeti davasıdır / 06.09.2025
- Hariçten gazel okuyanlar bilsin ki Muhammed’siz din olmaz / 05.09.2025
- Muhammed-i Aşk sırrına erenlere selam olsun / 04.09.2025
- Hüseyin Baş Lozan’da oynanmak istenen İngiliz oyununu anlattı / 03.09.2025
- Zafer sadece savaşla değil, ekonomi ile de kazanıldı / 02.09.2025
- Ölüme hazırlık nasıl olur? / 01.09.2025
- Atatürksüz Zafer Bayramı kutlamanın anlamı olmaz / 30.08.2025
- Millete rağmen bir şey yapmak ayıptır günahtır / 29.08.2025